Dokuzuncu Bölüm

17 6 0
                                    

"Alapati! Hey, Alapati!" Alapati birisinin kendisini sertçe dürttüğünü hissetti. Püskülpati'nin öfkeyle karışık kokusunu alabiliyordu.

Aniden gözlerini karanlığa açmak ve taş oyuktaki kokular ile sesler karşısında kafası karışınca patileri üzerinde yalpaladı. Postundaki her tüy hâlâ mağarada hissettiği keder, öfke ve ihanet duygularıyla titriyordu.

Irmak, diye düşündü. Hissettiği şeyleri ben de hissediyordum! Ve bu bir rüya değildi, uyanıktım. Onun anılarına girmenin bir yolunu bulmuş olabilir miyim?

Yeni ve farklı bir gücün düşüncesi karnını heyecanla karıncalandırdı ama şimdi onu keşfedecek zamanı yoktu.

"Alapati, böyle bir zamanda nasıl dalıp gittiğini anlayamıyorum," diye miyavladı Aslanpati. "Bu garip kedilerin neden buraya geldiğini öğrenmek için kulaklarımızı dört açmamız gerek."

Alapati, kendisi klan ile birkaç gün geçirmiş gibi hissetmesine rağmen burada, açıklıkta zamanın sadece birkaç saniye geçtiğini fark etti. Yeni gelenler; Fırtınatüy, Irmak ve Ateşyıldız ile birlikte hâlâ av yığınının yanındaydılar.

"Sanırım nedenini biliyorum," diye mırıldandı. "Ve Fırtınatüy ile Irmak'ın onları gördüklerine pek sevindiklerini sanmıyorum."

"Ne demek istiyorsun?" Püskülpati merakla sordu. "Neden klan arkadaşlarını görmek istemesinler?"

Alapati daha bir açıklama yapamadan (deneyiminin öyküsünü anlatmak bütün gün sürerdi) Pençe'nin sert sesini duydu.

"Ateşyıldız, Fırtınatüy ve Irmak'tan dağlara dönmelerini istemeye geldik. Çağlayan Su Klanı'nın onlara ihtiyacı var."

Alapati tüylerinin şaşkınlıkla dikildiğini hissetti. Klanın Irmak ve Fırtınatüy'ü sürgün etmesi hâlâ kulaklarında çınlıyordu. Ancak Şimşek Kabilesi kedileri ihtiyatlı bir ilgi dışında hiçbir şey hissetmiyordu.

"Ne?" Fırtınatüy alçak sesle ve öfkeyle hırladı. "Buraya gelip bunu sormaya nasıl cesaret edersiniz? Klan açısından Irmak ve ben öldük!"

Alapati, Şimşek Kabilesi kedilerinin hayret dolu nefeslerini duydu. "Size söylemiştim," diye mırıldandı kardeşlerine omuz silkerek.

"Fırtınatüy, sanırım neler olup bittiğini açıklasan iyi olur." Ateşyıldız'ın sesi sakindi ama Alapati, Şimşek Kabilesi'yle hayatlarını sürdürmeye gelen iki kedi için endişelendiğini anlayabiliyordu.

Fırtınatüy istilacı kedilerin hikâyesini anlatmaya başladı ama Alapati dinleme zahmetine girmedi. O olayların hepsine canlı olarak tanık olmuştu ve bunu nasıl başardığını öğrenmek onu daha çok ilgilendiriyordu. Irmak'ın anılarının içindeydim herhalde. Tekrar yapmayı denedi ama tekir dişi kedi, eşinin söylediklerine ve diğer kedilerin tepkilerine odaklanmıştı. Anıları bomboştu.

Fırtınatüy dikenli tünelde kendilerine yol açmaya çalışan kedilerin sesiyle durdu.

"Ateşyıldız!" Böğürtlenpençe seslendi. "Davetsiz misafirlerin kokusunu aldık!"

Ateşyıldız, "Davetsiz misafirler burada," diye yanıtladı.

Alapati, Kumfırtınası ve Sincapkuyruk'un Böğürtlenpençe'yle birlikte olduğunu fark etti.

"Pençe! Gece!" Sincapkuyruk miyavladı. "Klanın kokusunu bildiğimi zannediyordum."

Aslanpati mırıldandı, "Annemiz ve babamızın klan ile bu kadar çok zaman geçirdiğini düşünmek tuhaf."

Savaşçı Kediler Üçün Gücü 3- DışlanmışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin