Onuncu Bölüm

20 6 0
                                    

Aslanpati'nin postundaki her tüy heyecanla diken diken olmuştu. Özlem duyduğu an gelmişti, dağlara çıkma fırsatı! Fazladan dört Şimşek Kabilesi kedisi, Fırtınatüy ve Pençe'nin söylediğine göre yeterince güçlü olsalar bile işgalcilerle başa çıkmak için yeterli olmazdı. Elbette Yıldız Kabilesi bunu klanı ziyaret edip onlar hakkında bilgi edinmeleri ve başka savaşçıların zorlu şartlarda nasıl yaşadığını görmeleri için ayarlamış olmalıydı.

Birden taş oyuğu çevreleyen duvarlar sanki daha da yükseldi ve onu sonsuza dek kampa kapattı. Daha önce hiç bu kadar hapsedilmiş hissetmemişti. Rüzgâr bile kürküne baskı yapıyor ve hiçbir yere ayrılmamasını sağlamaya çalışıyormuş gibiydi. Bulduğu en yakın delikten dışarı fırlamak ve ormanın içinden tepeleri aşıp dağlara doğru koşmak istiyordu.

Alapati, "Sakin ol," diye miyavladı. "Çırakları yanlarına alacak değiller!"

Aslanpati gözlerini devirdi. "Alapati, aklımı okumak zorunda mısın?"

"Yani dağlara gitmek istediğini mi söylüyorsun?" Püskülpati sordu.

Kendini savunmaya hazır olan Aslanpati, "Daha fazla kedi lazım olacak," diye belirtti. "Dört yetmez. Ama Alapati muhtemelen haklıdır," diye ekledi. Klanın asıl ihtiyacı olan şeyin deneyimli savaşçıların yardımı olduğunu anlayınca heyecanı azaldı. "Çırak almayacaklar."

Alapati beklenmedik bir şekilde, "Püskülpati gitmek istiyor, ben de istiyorum," diye duyurdu. "Böğürtlenpençe ve Sincapkuyruk gidiyor, öyleyse neden biz de gidip gidemeyeceğimizi sormuyoruz? Hayır deseler bile sırf sorduk diye bizi tırmalayamazlar."

"Gerçekten gitmek istiyor musun?" Aslanpati, Püskülpati'ye miyavladı.

Dişi kedi patilerinin üzerine sıçradı, kuyruğu kabarmıştı ve bıyıkları titriyordu. "Klan kedilerinin nasıl yaşadığını öğrenmek istiyorum. Bizden farklı kedilere hiç rastlamadım. Çok şey öğrenebiliriz."

Alapati, kendi gitmek isteme nedenleri hakkında hiçbir şey söylememesine rağmen, bu sözleri mırlayarak onayladı. Ne bekliyorum, bu bildiğimiz Alapati, diye düşündü Aslanpati. Düşüncelerini her zaman gizlenmiş avlardan bile daha derine gömerdi.

"Ormanın dışında başka neler olduğunu da bilmek istiyorum," diye itiraf etti kendisi. "Burasının Şimşek Kabilesi'nin evi olduğunu biliyorum ama dışarıda bir sürü başka bölge var. Nasıl olduklarını merak ediyorum."

"Peki, o zaman biz..." diye söze başladı Püskülpati, ama Ateşyıldız ayağa kalkarken lafı yarıda kaldı.

"Bunu tartışmamız lazım," diye miyavladı alev rengi lider, "Ama benim inim giden tüm kedileri almak için çok küçük. Hadi ormana gidelim." Durup dinleyen diğer kedilere göz atarak ekledi, "Griçizgili, Kumfırtınası, Yapraknehir, siz de gelin."

Aslanpati, kedilerin dikenli tünele doğru ilerlemesini izledi. Kabilenin geri kalanı yuvalarına veya görevlerine dönme konusunda isteksiz görünüyordu. Bir araya toplanmışlardı, gözleri şüpheyle parlıyordu.

Örümcekbacak, ayrılan kedilerin onu duyabileceği kadar yüksek sesle, "Klana yardım etmek için kendi savaşçılarımızı riske atmak için iyi bir sebebimiz yok," diye şikâyet etti. "Bizim de yeterince sorunumuz var."

Ateşyıldız'ın kulakları sanki genç savaşçının söylediklerini duymuş gibi titredi ama tünelde gözden kaybolmadan önce cevap vermek için durmadı.

Beyazkanat, "Şu anda her şey oldukça sakin," dedi.

"Beyazkanat haklı." Külpost Bulutkuyruk ile Parlakkalp arasında oturduğu yerden kalktı. "Kolaylıkla birkaç savaşçıyı ayırabiliriz. Böğürtlenpençe klana yardım ederek doğru olanı yapıyor. Büyük Yolculuk'a çıktığımızda bizim için ne yaptıklarını hatırlamıyor musunuz? Bizi bulmasalardı karda ölebilirdik."

Savaşçı Kediler Üçün Gücü 3- DışlanmışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin