Ben geceyi çok severim. Yalnız olmam geceleri. Ay, yıldızlar yalnız bırakmaz ki beni, ben konuşurum onlar dinler, ben gülerim onlar parlar. Ama ağlarken yalnız ağlarsın, istemezsin öyle görünmek. Göz yaşlarım bana ait. Paylaşamam ki, bir başkasıyla.
Olaysız bir gün geçmezdi bu konakta. Ve tüm kötü olaylar benim başıma gelirdi. Tıpkı bu gün ki, gibi.
Hiç bir şey ağrıma gitmezdi benim. Sevilmedim hiç bir zaman. Ama sustum, hep hor görüldüm, hep ezildim.
Hiç sevmedi beni babam, Alıştım. Bu gün olanlar, kardeşi için benden vazgeçti. Alıştım ama bu kadar da yetmez mi? Kardeşin kadarda sevmedin mi beni baba? Ondan değilde benden vazgeçecek kadar mı sevmedin beni?.
Dilan'la konuştuktan sonra, konağa gireceğimiz sırada, "Güneş hanımım" diyen, daha önce görmediğim bir koruma yaklaştı. Bir kağıt uzattı, ve gitti. Nottu. Not göndermişti bana.
Notu açtım ve okumaya başladım."Bir saat sonra kapıda ol"
Bir saat sonra mı? Neden ki? Ne konuşacak ki acaba? Düşüncelere dalmışken dilan'ın sesiyle irkildim.
"Ay inanmıyorum sana notmu göndermiş bidee. Ay kıyamam ya canım eniştem. Ver bakayım ne yazmış" kağıt elimden çekiştirip okumaya başladı.
"Bir saat mi?!" Diye bağırınca, ağzını tutma ihtiyaç'ı duydum.
"Neden bağırıyorsun duyacaklar şimdi' diye kızdım. Bana karşılık olarak yavaşça öne eğilip
"Kızım bir saate kapıda ol yazmış bir saat" deyince "eee nolmuş " diye karşılık verdim
Dilan gözlerini kocaman açmış bana bakıp "Nolmuş mu? Bir saate kadar sen nasıl hazırlanacaksın? Hadi gidiyoruz, iş başa düştü." Diye cevap verdi.
"Dilan hiç bir yere gitmiyorum. Daha yarım saat önce tanıdığım biriyle hiç hemde."
"Kuzum evleneceksin ama, biliyorum istemiyorsun ama , ikimizde bu evliliğin olacağını biliyoruz. Hem tanımaya çalışsan? bir ömür geçireceksiniz sonuçta."
Biliyorum karşı çıkmaya çalışsamda bu evlilik olucak. Derin bir nefes verdikten sonra dilan'a cevap verdim.
"Doğru söylüyorsun. Gideceğim tamam, ama babam izin vermez ki"
"Ondan izin isteyen mi oldu? Görmedin mi az önce gecenin karşısında nasıl titriyordu?."
Başımı salladım ve Dilan'la odama çıktık. Dilan dolabımdan beyaz bir elbise götürünce, gözlerimi devirdim ve geceye yakışır dizlerimin üzerinde biten siyah bir elbise ve beyaz spor ayakkabılarımı aldım ve giydim. Ardından Annemin tabiriyle güneşi andıran belime kadar gelen ipek misali saçlarımı özgür bıraktım.
Biraz oyalandıktan sonra , zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim bile. Aşağı inmek için odamdan çıkacakken Şahinur'un beni kolumdan tutması ve içeriye itmesi bir oldu.
Kaşlarımı çatıp "ne oluyor?" deyince "Ne bu hal bir yere mi gidiyorsun?" Diye cevap verdi
"Arjen ağa" Derken kahkahasıyla sözümü kesti "Ne sanıyorsun sen Arjen'in sana aşık olduğunu mu? Bu halinle seni beğeneceğini mi? Unut Arjen'i sen ona layık değilsin!"
Gözlerim fal taşı gibi açılmış ona bakıyordum. Hiçbir cevap vermeden odadan çıktı. Alışmıştım bu hallerine, söylediklerini takmadan odadan çıktım.
Merdivenlerden indiğim sırada onu gördüm , Avlunun ortasında durmuş Behram Behramgil'e öfkeyle bakıyordu .
Merdivenleri indikten sonra, babam yanıma yaklaştı "Sakın. Sakın onu sinirlendirecek bir şey Yapmayasın yoksa benden çekeceğin var" diye kulağıma tısladı. Söylediklerine başımı onaylar gibi salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİ
RomansaKim bilebilirdi ki, Güneş huzuru Gece'de bulacak. "Sevdan biter mi?" Diye sordum. Sakallarını saç diplerimde hissettim önce, sonra dudaklarını. "Nefesim bittiğinde mi?" Diye karşılık verdi. Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü...