Vante's union

68 8 31
                                    


Merhabaa

Bir sürü bölüm biriktirip öyle atmaya çalışıyorum o yüzden artık belirli aralıklarla bölüm atacağım
Yeni bölümleri cuma günleri atmayı planlıyorum bir sıkıntı çıkmazsa öyle devam edecek

İyi okumalarr

Diğer günlerin aksine dışarıda güneşli ve sıcak bir hava vardı. Kış yavaş yavaş bitiyordu. Seul'un bir köşesinde büyük ve her yerinden zenginlik akan villanın her bir tarafı korumalarla çevrilmişti. Her köşede bir kaç tane adam dururken hallerinden memnun gözüküyorlardı. Alışılanın aksine üzerlerinde takım elbise veya özel giyisiler yerine kendi günlük kıyafetleri vardı. Arada birbirleriyle sohbet edebiliyorlardı.

Güvenliğin üst düzey olduğu bu yerde gösterişli ama bir o kadar da güzel bahçenin içindeki evin dışı açık renklerle boyanmıştı. Bu huzurlu bir hava katıyordu. Belki de bir aile havası.
Ama evin içinde tam tersi bir şekilde ağırlıklı olarak kahverengi tonlarında dizayn edilmişti. Tuhaf bir şekilde bu eve bunaltıcı bir ortam katmamıştı. Eve çok güzel uymuş daha da güzel göstermişti.

Evin içinde de yine dolaşan bir kaç adam varken yine koyu tonlarla döşenmiş salonda deri bir koltuğa oturmuş, dikkatli bir şekilde telefonuna bakan Kim Taehyung bir süre sonra bu işten sıkılmış telefonunu sert bir şekilde koltuğa bıraktıktan sonra üzerine giydiği siyah geniş tişörtü çekiştirmişti. Rahat giyinmeyi severdi. Özellikle de evindeyken.
Bakışları salonun kapısına kaydığında

" Seojoon! " diye seslenirken sesi sertti.
Yüksek çıkan sesi duymasıyla hareketlenen adamın üzerinde siyah sade bir tişört ve pantolon varken tişörtün üstünden beyaz bir gömlek giyip önünü açık bırakmış uzun saçlarını ise arkada toplamıştı. Bu haliyle koruma veya yardımcıdan çok evin bir bireyi gibi duruyordu. Gerçi zaten öyle sayılırdı. Aslında bu evin sınırları içindeki herkes öyle sayılırdı. Onlar büyük bir aile gibiydiler.

Seojoon hızlı hareketlerle salona girdi. Tam karşısında oturan adama baktığında yutkunmak zorunda kaldı. Normalde ondan korkmazdı. Tam tersine eğlenceli bulurdu. Ama şuan ki durum farklıydı. Çünkü sinirli duruyordu. Bu anlarda ondan ne kadar uzak dursa iyiydi.

Taehyung kıstığı gözleriyle Seojoon'a baktı.
Yanına yaklaşması için eliyle işaret yaptığında adam üzerini düzeltip yavaş adımlarla oraya gitti. Karşısında ki bedenle göz teması kurmamak için yoğun bir çaba gösteriyordu.

" Sana akşama kadar tüm bilgiler elimde olacak demiştim ama sabah oldu Seojoon. Umarım geçerli bir sebebin vardır. " dediğinde karşısındaki adamı daha da germişti. Taehyung'un sesi sert olduğu kadar samimiydi de. Seojoon ve diğerleri onun için bir çalışandan çok daha fazlasıydı. Ama sinirlerine hakim olamadığı zamanlarda sert görünebiliyordu işte.

" Şey. Yani istediğin bilgiler sıradan bir insana aitti. Bu yüzden detaylı bilgi bulmam uzun sürdü. " resmi konuşmamasını ilk buraya geldiğinde Taehyung istemişti. Yani yıllar önce.
Ama bazen hâlâ değişik geliyordu böyle konuşmak.

Taehyung derin bir nefes aldı. Bilgileri almak için beklemeye devam ederken Seojoon bunu anlamış ve hemen cebindeki telefonunu çıkartmıştı. Ekranı açtığında karşısına çıkan yazılarda göz gezdirip konuşmaya başladı.

" Adamlarımız o yol üzerindeki bütün kamera kayıtlarına bakmış. Sonunda bulabildik onu. " dedi ve daha fazla uzatmadan devam etti. " Adı Jeon Jungkook. " diye başladı söze.

Jungkook diye geçirdi içinden Taehyung.

Hoş bir isimdi.

" 20 yaşındaymış ve Güzel Sanatlar Fakültesinde üçüncü sınıf öğrencisi. Notları güzel. Öğretmenleri tarafından seviliyor ama sessiz bir çocuğa benziyor. Arkadaşı yok, kimseyle konuşmuyor. " dediğinde Taehyung'un kaşları çatıldı. Bunun nedenini merak etti. Belki de onu dışlıyorlardı.

Blindé | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin