İyi okumalarrrJungkook'un karanlık bir geçmişi vardı. Her gece kabuslarını süsleyen bir geçmişi. Bir yandan hatırlamak istemeyip bir yandan da unutmamak için direndiği şeyler vardı. Bugüne kadar o yüklerle yaşamıştı. Jeon Jungkook annesini kaybetmişti. Belki de her gün duyduğu annesine ait olan ses haklıydı. Kurtaramamıştı Jungkook onu. Küçüktü. Güçsüzdü. Konuşamamıştı bile. Kimseye anlatamamıştı neler olduğunu.
Annesi ölmüştü. Ve bu bir cinayetti. Kimse ise üstü örtülen bu olayın altında yatan gerçekleri bilmiyordu.
Yıllar sonra bir adam çıkmıştı Jungkook'un karşısına. Elinde annesinin davasına ait eski bir dosya vardı. Bunu bulmak neredeyse imkansızdı ama o bulmuştu. Adam ona bir teklif sunmuştu. Katili bulabilirdi. Bunun için çabalardı ve Jungkook'un tek yapması gereken örgüte girmekti. Düşündü. Çok uzun bir süre düşündü. Gerçekten hazırmıydı eskilerin açılmasına?
Jungkook yıllar sonra karşısına çıkan dosyaya bakarken bir karar verebilmişti. Annesine bunu yapanın bulunmasını istiyordu. Kimsenin bulamadığı o kişinin bulunmasını. Ve cezasını çekmesini.
Evet cezasını çekmeliydi.
Dosyadaki fotoğrafın üzerinde parmaklarını son kez gezdirdikten sonra dlan gözlerini elinin tersiyle sildi. Dosyayı yatağının yanındaki komidine koyup ayağa kalktı. Uzun zamandır bir şey yemediği için artık başı dönmeye başlamıştı. Çalışma masasına tutunarak yürümüş ve odasından çıkmıştı. Ev çok sessizdi. Jungkook buna alışkın değildi. Büyükannesini özlüyordu.
En son Taehyung ona o dosyayı verdiğinde Jungkook'a bozulan telefonunu da sağlam bir şekilde vermişti. Daha sonra birlikte o yerden dışarı çıkmışlardı. Temiz havayı solumak çocuğu rahatlatmıştı. Jungkook kendisi gitmek istesede Taehyng'un arabasına binmişlerdi. Genç çocuğun eve geldiğinde ilk yaptığı şey kedisine yemek vermek olmuştu. Zavallı hayvan tek başına korkmuş ve acıkmıştı. Daha sonra artık çalışan telefonuyla büyükannesini aramıştı. Ve malesef kadının işlerinin uzadığını, bir hafta daha orada kalacağını öğremmişti. Büyükannesi ona eğer kendini kötü hissederse hemen dönebileceğini söylemişti ama Jungkook reddetti. Büyükannesini zorlanak istemiyordu.
Telefonu kapattığında ise saatlerce yatağında oturmuş, düşünmüştü. En azından şimdi ne yapacağını biliyordu.
Jungkook sarsak adımlarla mutfağa girdiğinde ilk önce dolaptan bir bardak alıp su içti. Bu biraz daha iyi gelmişi kendisine. Boş bardağı tezgaha bıraktıktan sonra ise buzdolabını açıp büyükannesinin hazırladığı şeylerden bir kaç parça aldı. Isıtmaya bile gerek duymadan masaya oturup aldığı şeyleri yemeğe başladı. Midesine bir şeyler girdikçe kendisini daha iyi hissetmeye başlamıştı. Ama bu sefer de okulunu düşünüyordu. Bugün gitmesi gerekiyordu ama gidememişti. Vante'nin teklifini kabul ettikten sonra nasıl rahat bir şekilde hayatına devam edebilirdi ki?
Ayrıca onunla nasıl iletişim kuracağını bilmesede telefonunu açtığında yeni kaydedilmiş bir nunara görmüştü. 'V' diye kayıtlı bu numaranın Vante'ye ait olduğuna emindi. Ne ara telefonunu alıp kendini kaydettiğini bilmiyordu.
Yedikleri bittikten sonra biraz ortalığı toplayıp kedisiin yanına gitti. Salonda yere oturup onunla oynamaya başladı. " Hâlâ bir ismin yok. " dedi dudaklarını büzerek. Sanki hayvan onu anlayacakmış gibi. Başındaki belalardan kurtulduktan sonra ona bir isim bulacaktı. Hatta bir kaç şeyde alması gerekiyordu. Neyse ki büyükannesine yük olmuyordu. Yeteri kadar parası vardı. Annesinden ve babasından ona büyük bir miktarda miras kalmıştı. Çocuk sadece annesinden kalan parayı kullanıyordu. Yinede bu parayı tutumlu bir şekilde kullandığı için ona yetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blindé | taekook
FanfictionGüney Kore'nin en büyük örgütlerinden birinin lideri Vante bir gün gözlerinde yıldızları gördüğü bir çocukla karşılaşır. " Gözlerin yıldızlar kadar parlakken ben asla karanlıkta kalmam Jungkook. "