Leader JK

15 3 18
                                    

İyi okumalarrr

Havada sadece baharın o hoş kokusu yoktu. Biraz unutsuzluk, biraz acı, biraz da pişmalık vardı havada. Rüzgar en sert haliyle esmeye devam ediyordu. Çarptığı yerlerde ise bir uğultu bırakıyordu. Sanki kızıyormuş gibi.

Belkide hayatının en büyük trajedisini yaşayan Kim Taehyung hâlâ yüksek binanın tepesindeydi. Hâlâ inanamaz gözlerle sevgilisine bakıyordu. Çünkü onun bir katil olduğunu öğrenmişti.

Olamazdı.

Kendisi bile inanırdı katil olabileceğine ama bir karıncayı bile incitmeye kıyamayacak masum sevgilisi olamazdı. Jungkook'un yalan sòylemesinden nefret ederdi o. Ama şu an ilk kez çocuğun yalan söylüyot olmasını diliyordu.

İlk duyduğunda ağzından kısa bir kelime çıkmıştı. 'Ne' kelimesi. Ama sorusuna bir karşılık alamamıştı. Çünkü küçüğü gözlerine bile bakamazken sadece ağlıyordu.

Taehyung buna dayanamazdı. Bu yüzden elleri yumruk halindeydi. Sevgilisi orada ağlıyordu ama o hiç bir şey yapamıyordu. Çünkü dikkatli olmalıydı. Küçük bir hareketinde bile sevgilisi tehlikeye girebilirdi.

Ama hiçbir şey yapmadan da duramazdı. Bu yüzden hâlâ kendisine bakmayan sevgilisine karşı konuşmayı denedi tekrar.

" Jungkook. " dedi önce sesi titrerken. En son sesi böyle titrediğinde sevdiği adamı kaybetme korkusu yaşıyordu. " Nasıl? " diye sordu cümlesinin devamında. Çocuğun hıçkırıkları ve ağlama sesleri birbirine karışırken zar zor bakabilmişti adamın yüzüne. Ama hâlâ gözlerini kaçırıyordu.

" Güzelim benim hadi anlat. Ne oldu o gün? " diye sorduğunda hâlâ bir umut arama peşindeydi. Jungkook'un yapmış olabileceğine inanmak zordu. Hemde çok zor.

Çocuk zorlukla dudaklarını araladığında sonunda anlatacak gibi duruyordu.

<<<

Küçük çocuk en sevdiği yer olan odasıda yatağın yanında oturmuş ve oyuncak arabalarıyla oynuyordu. Çocuğun en mutlu günlerinden biriydi o gün. Çünkü annesi onu lunaparka götüreceğine söz vermişti.

O 6 yaşındaydı. Ama daha önce hiç lunaparka gitmemişti. Çok istemişti aslında. Ama babası hiç birzaman gitmesine izin vermemişti. Sadece film ve dizilerde gördüğü kadar biliyordu orayı. Ve bir gün gidebilmenin hayalini kuruyordu.

Sonuda o gün gelmişti işte. Annesi çocuğun ne kadar istekli olduğunu fark ettiğinde ona kıyamamış ve gidebileceklerini söylemişti. Tek sorun ise bundan Bay Jeon'ın haberi yoktu. Olsaydı asla izin vermezdi zaten. O daha küçücük olan oğlunun yaşıtları gibi oynamasını değil öğrenmesini istiyordu. Zeki olmasını istiyordu, derslerinin çok iyi olmasını. Ve acımasız olmasını. Tüm bunların aksine sürekli resim çizerken yakaladığı oğlunu ise azarlamaktan asla geri durmazdı. Evet Jungkook küçük yaşına rağmen çok iyi resim çiziyordu. Babası karşı çıksa bile...

Adamın tüm bu düşüncelerini henüz gerçekleştirememesinin nedeni Bayan Jeon'dan başkası değildi. Genç kadın buna asla izin vermezdi.

Çocuk arabalarıyla oynamaya devam ederken yüzünde masum bir gülümseme oluşmuştu. Bir kaç saat sonra lunaparka gideceği için çok mutluydu.

Bu mutluluğu ise aşağı kattan gelen gürültüyü duyana kadar sürmüştü. Çocuk sesle olduğu yerde irkilirken babasının gelmiş olabileceği düşüncesi ile hemen oynadığı arabalarını toplayarak yatağının altında sakladığı kutuya doldurmuştu. Babası bu oyuncakları görürse çok kızardı. Her şeyi topladıktan sonra bir süre bekledi. Ama gelen giden yoktu.

Blindé | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin