İyi okumalarrKim Taehyung çok uzun yollardan geçmişti. Askeri bir okulda okuduktan sonra orduya girmişti. Daha sonra kendini geliştirebildiği kadar geliştirmiş, rütbeler atlamıştı. Bulunduğu askeriyenin komutanı olmuştu. Komutanlık döneminde duygusuzluğuyla tanınırdı. Evet gençti ama bir o kadar da disiplinliydi. Bu özellikleriyle çok başarılı askerler yetiştirmişti.
Tabii onun bu çabası ve başarısı devletin gözünden de kaçmamıştı.Devlet onu en zorlu görevlerde, en ölümcül operasyonlarda lider olarak görevlendirmişti. Kim Taehyung bunların hepsinde başarı elde ettikten sonra artık devletin gözünde önemli bir yere sahip olmuştu.
Ama onun istediği bu değildi. Evet adını tüm ülkeye duyurmuştu ama yolun daha başındaydı. Onun hedefi ün veya şöhret değildi. Onun hedefi insanları kurtarmaktı. Dünyanın gerçek yüzünü herkes gibi o da çok iyi biliyordu.Masum insanların sebepsiz yere zarar gördüğü o adaletsiz dünya. İşte bunun önüne geçmek istiyordu Kim Taehyung. Bu yüzden bu kadar ilerlemişken örgüt kurma fikri gelmişti aklına. Bunu tek başına yapması imkansız değildi. Ama zordu ve çok uzun zaman alırdı. İşte bu yüzden devletle iş birliği yaptı.
Üst düzey yöneticiler bu çok sevdikleri ve güvendikleri askere bi şans vermek istedi. Bu nedenle örgütü kurmasına yardım ettiler.
Büyük bir gizlilik ve özenle örgüt kuruldu.
Başına ise Kim Taehyung geçti.
Ama bu kadar kapsamlı bir örgütü yönetmek kolay değildi. Kim Taehyung ise her şeyden geriye kalan abisine sonsuz güveniyordu. Ondan yardım istedi. Kim Namjoon ise bu yardım isteğini geri çevirmedi ve o da örgütün başına geçti.Her şey Fransa'da başladı. Sonra Kore'nin büyük bir bölümüne ve iş birliği yapmak isteyen bazı ülkelerde de yayıldı bu örgüt. Zamanla Kim Taehyung hedefine ulaştığında bir çok çeteyi çökertmişlerdi.
Elde edilen bu başarılarla ise Kim Taehyung general rütbesine yükseltilmişti.
Tabii bu süreçte örgüt liderleri hiç bir zaman kendi adlarını kullanmamış, kendileri buldukları takma adlarla tanınmışlardı.
Gerçek isimleriyle insanlar onları sıradan kişiler sanarken, onlar dünyaca ünlü Blindé örgütünün kurucularıydılar.
Bütün bu zorlu süreçten geçerken Kim Taehyung hiç bir zaman duygularıyla hareket etmemişti. Bu hassas işte duygulara yer yoktu. Bu yüzden hayatı boyunca hiç aşık olmamış ve aşk duygusunu tatmamıştı.
Ta ki bir gün biriyle tanışana kadar
Jeon Jungkook.
Kısa bir an görmüştü onu. Örgütü için önemli bir toplantıya giderken, yolda arabaları durdurarak karşıya geçmeye çalışan bir çocuktu. Yolda gördüğü kediyi kurtarmak isteyecek kadar temizdi kalbi.
O an Kim Taehyung'un gözü çocuğun yüzünde takılı kalmıştı. Kalbini hızlandıracak kadar tanıdık bir yüz... Ama bir o kadar da yabancı. Daha ilk gördüğü anda çocuğa karşı farklı duygular hissetmişti. Ve bu yüzden ilk yaptığı şey o yol üzerindeki kayıtlara baktırarak çocuğu bulmak olmuştu.
Onunla ilk konuştuğu anda ise gerçekten farklı olduğunu anlamıştı.
Ona yakınlaştıkça çocuğun büyüsüne kapıldığını hissetmişti. Ve daha sonra hiç tatmadığı o duyguyu yaşamaya başlamıştı.
Aşk.
Onun hayatında duygulara yer yokken en büyük hatayı yapıp birine aşık olmuştu.
Şimdi de belki bunun için ödemesi gereken bir bedel vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blindé | taekook
FanfictionGüney Kore'nin en büyük örgütlerinden birinin lideri Vante bir gün gözlerinde yıldızları gördüğü bir çocukla karşılaşır. " Gözlerin yıldızlar kadar parlakken ben asla karanlıkta kalmam Jungkook. "