20' exam

40 6 81
                                    

Hi everyone!!

Ben yazarınızz. Bu aralar, hatta baya uzun süredir, aktif olamadım. Kusuruma bakmayın, önümüzdeki bölümler daha hızlı gelecek!! Ve gelecek bölümlerde geleceğe geçiş yapıp bitiriyoruz seriyi :)) Taslaklarım hazır ama ne kadar uzatırım bilmiyorum, şunu belirteyim: bazı kişilere dikkat edeceğiz. Bu bölüm de Minho'dan, sonra Hyunjin'e geçiyoruz.

Bir şey daha belirteyim: Bir kaç tane taslak ficim var ve istenirse bu fic bitince, istenirse taslaklarda bir kaç bölüm biriktirince yayınlarım.

Bir de oy sınırımız vardı, uzun zamandır olmamama rağmen umursanmamış.
Neyse yorum sınırı deneyelim bir de
Ama gerçekten emek var, lütfen hayalet okuyucu olmayın.
5-6-7-8-9. bölümlerde yorum çok az, yorum atıp gelin hemenn.
Yorumlarınızı çok seviyorum çünkü.
Vee
Yorum sınırımız 40
Çok değil ya...

Iyi okumalarrr
\⁠(⁠^⁠o⁠^⁠)⁠/

Minho'dan

Sınav.
Ne kadar berbat bir kelime.
İğrenç.

Sınava gireceğimiz için gece uyuyamamıştık, maalesef ki.

Ne kadar stres yapmak istemesek de stresliyiz.

An itibariyle yeni yeni kendimize geliyorduk, sınav bitmiş ve üstümüzdeki yük kalmış hissetmeliydik ama olmuyordu, stresimiz daha da artmıştı.

Ya başaramadıysak?

Sınav çıkışı ailemiz de buradaydı, bizi eleştiren ailemiz. Hyunjin'in annesiyle abisi de gelmişti ama Hyunjin için değil de Seungmin için gelmişti. Changbin de biz gençler arasında Chris yalnızlık çekmesin diye geldiğini iddia ediyordu. Ama şansa bakın ki ne Chris Hyunjin'in yanındaydı, ne Changbin Chris'in. Tatlı aşıklar.

Annemin gözü sürekli Jisung ile benim üstümdeydi, bunu bekliyordum. Zaten bana karşı rahatlığı sadece sınav dönemiydi, o da yaklaşık iki saat önce sona ermişti. Ve ben annem bize burada böyle baktıkça herkesin içinde Jisung'un dudaklarını parçalayacak şekilde öpmek, onunla sevgili olduğumuzu haykırmak istiyordum.

Ama olmuyordu, yapamıyordum. Ben güçsüzdüm.

Hepimizin ailesi başka bir şey demişti sınav çıkışı, hepsinin bizle alakalı başka bir planı vardı. Fakat bize en mantıklısı Seungmin'in ailesinin planı gelmişti. Şimdi geldiğimiz parktaydık, ailelerimiz başka bir çardakta, biz başa bir çardakta oturuyorduk. Jisung ne kadar belli etmese de o da annemin bakışlarından rahatsız olmuştu. Bu yüzden tam karşıma değil de karşımdaki Seungmin'in yanına oturmuştu. Yine de akıllı bir çocuk olduğum söylenemezdi, bacağına sürtünüyordum. Jisung ilk ne kadar şaşırmış olsa da sesini çıkaramıyordu, bu onu daha da zorluyordu.

Göz göze geldiğimiz de ukalaca gülümsedim, gözleri ile alt tarafı işaret edince dudaklarımı yaladım.

-Parktayız, ailelerimizle aramızda maksimum 50 m var. Burada bari sakin olun.
Felix'in sesiyle Jisung konuştu:
-Kıskandın mı yoksa bizi? Sevgilin sana ilgi vermiyorsa biz napabiliriz?
Felix şaşkınca Jisung'a baktı ve gülümsedi.
-Aslında ben bu cümleyi direkt sevgilime söylememek için ortaya söylemiştim ama siz üstünüze alınmışsınız.

-Neden ifşalandım şimdi?
Hyunjin yapay bir sinirle konuştu, Felix ise Hyunjin'e gülümsedi ve ekledi:
-Devam edebilirsin.

-Felixcim aslında benim lavaboya gitmem lazım, bir gidip gelsek?
-Kuzenim elden gidiyor amanın aman.
Hyunjin'e karşılık konuştuğumda hepimiz kahkaha atmıştık, şimdi ailelerimiz buraya dönmüştü.
-Eğlenmenize bakın gençler.
Jisung'un annesi bunu dedikten sonra gülümseyerek Jisung'a bakmış ve gözleriyle beni işaret etmişti. Gülümsemesine karşılık hafif tebessüm etmiştim.

Felix ayağa kalktığında Hyunjin de ayaklandı.
-Tuvalete gidiyoruz biz. Gelmeyin.
-Hyunjin aslında 8 kişi gitseydik daha rahat olurdu, olmadı böyle.
Changbin'e gülerek ilerledi Hyunjin. Felix ise paytak paytak peşinden yürüyordu. Kuzenim olduğu için demiyorum, Felix gerçekten çok güzel bir çocuktu. Yüzü çok güzeldi, ince beli ve orantılı vücudu yüzünü tamamlıyordu. Ve de Hyunjin'le çok uyumlulardı. Felix'in çocuksuluğu Hyunjin'in olgunluğunu, kalın sesi Hyunjin'in ince sesiyle melodiye dönüyordu. Bizim kadar uyumlu değillerdi tabi ki ama yakışıyorlardı. Felix de mutluydu, Hyunjin de. Bizim için önemli olan da buydu zaten.

-Ya aşkolar, mezuniyetimiz var bir de bizim. Ne giyeceğiz ki?
Jisung'umun konuşmasıyla geldi aklımıza mezuniyet. Evet, bir de onunla uğraşacaktık.
-Ah, Changbin. Bizi çağıran olur mu dersin?
-Olmaz kanka. Biz de ikimiz gidelim.
-NE!?
-NE!?
Jeongin ve Seungmin aynı anda konuşunca Changbin ve Chan "o" gülüşü attı ve bir beşlik attılar.

-Ben mezuniyete gideceğim kişide siyah, deri, zincir işlemeli, uzunluğu en fazla diz üstü bir etek istiyorum. Üstüne de beyaz bir gömlek.
Cümlemle beraber az önce Chan ve Changbin'in attığı gülüşten atıp Jisung'un gözlerinin içine baktım. Yanakları hafif kızarmıştı, gözlerimin tam içine bakıp cümle arıyordu kendine.

-Mezuniyete gelmiyorum.
-Tamamdır, aranızda dediğim etek ve gömleği giyebilecek bir kız var mı?
-Kız derken?
Jeongin sahte bir sinirle aramızdaki konuşmaya dahil olmuştu.
-Aslında bir erkek üzerinde görmek daha iyi olur da mezuniyete etekle gelecek bir erkek tanımıyorum. Gelecek olsa bile bu kombinle gelen olmaz. O yüzden kız arıyorum.
Seungmin cevap verdi gülümseyerek:
-Elimde güzel bir liste var o zaman, atarım kızların hesaplarını akşam.

-Bekliyorum kardeşim.
Jisung sahte bir sinirle ellerini önünde bağladı ve ekledi:
-Bu gece sokakta kal Lee Minho, almıyorum seni eve.
Felix önde Hyunjin arkada geri gelmişlerdi bu sırada, dudakları kızarıktı. Gülümsedim Jisung'a gözümle gelen ikiliyi işaret ederken. Bu sırada Hyunjin yanıma otururken elini omzuma attı ve ekledi:
-Kanka evden kovulduysan hiçbirimiz seni almayız, kusura bakma.

-Uf neyse, boş verin bu konuyu. Düğün yapmıyor mu kimse?
Changbin'in sorusu ne alakaydı anlamamıştım ama umursamadım. Sıradan park muhabbeti yapıyorduk şu an ve hepimiz de mutluyduk. Bir kola - çekirdek ikilimiz yoktu.

Changbin sorusunu anlamadığımızı farkedip açıklama yaptı:
-Ya hepimiz mutlu mesut sevgilileriz, biriniz evlilik teklifi etsin de bir düğün olsun. Iki göbek atalım.
-Changbin bir şeyi düzeltmek istiyorum. Türkiye de değiliz, Kore burası. Düğünlerde halay çekmiyoruz maalesef.
-Uf Chan niye hatırlattın ya.

Gülüşerek bitirdik o akşamı. Sınava giren biz gibiydik. O girmemişti bize. Ailem eve geçmemi istiyordu fakat biz dörtlü beraber Felix de kalmak istediğimizi söylemiştik. Felix ne kadar Hyunjin harici, Jisung'la beni evine almak istemese de -haklı olarak- yalvar yakar kabul ettirmiştik bizi.

Aileler giderken ise bir şey oldu, Jisung'un annesi gelip anahtarı Jisung'un eline verdi. "Bu akşam evde olmayacağım yakışıklım, sabah erken geçersin sen. Al şu anahtarı." Fakat göz kırpmıştı Jisung'a. Jisung da saklama gereği duymamış, teşekkür etmişti annesine.

"İyi eğlenceler oğlum."

Love Isn't Real | Hyunlix MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin