8' scream of the eyes

72 10 7
                                    

"Hadi Felix. Gidelim."
Felix koluna çantasını taktı ve ilerlemeye başladık. Koridorda iken müdür yardımcısı seslendi:
"Hyunjin, bir bakar mısın?"
"Buyrun hocam."
"Müsait misin?"
"Evet hocam. Ne oldu?"
Büyük ihtimal benden bir enayilik isteyecekti.
"Hyunjin, konuşmamız gereken bir konu var. Odama geçer misin?"
"Tabi ki Bay Namjoon. Geliyorum."

Müdür yardımcısı önden ilerlemeye başladı. Felix konuştu:
"Ben gelmeyeyim istersen. Özel olabilir."
"Felix, hayatımın her anında yanımda olabilirsin. Gel sen de."
Gülümsedi. Itiraf etmiş olabilirdim ama cidden her anımda yanımda olabilirdi. Belki aşktı bu, belki basit bir hoşlantı, belki zaaf... Anlam veremiyordum. Bu sırada odaya girmiştik. "Felix, acaba çıkabilir misin? Özel bir konu."
"Tabii Bay Namjoon."
"Hocam, kalsa olur mu?"
"Maalesef Hyunjin. Gerçekten özel bir konu. Bunu yapamayız."
"Ben kapının önündeyim Hyunjin."

Başımı salladım. Felix çıkınca konuştum:
"Hocam,ne bu kadar önemli konu?"
"Hyunjin, biliyorsun okulumuzun birincisi sensin. Bu konu hakkında iyi üniversitelerden şimdiden istekler geliyor. Sensiz bir karar vermeyelim diyoruz."
"Hocam, üzgünüm ama burada önemli bir konu göremiyorum."
"Hyunjin, netlerin biraz düşmeye başladı. Çok büyük farklar değil, biliyorum ama ailen bu durumdan rahatsız. Ve bir istekleri var."
"Neymiş hocam bu istek?"
"Hyunjin,senin için zor biliyorum ama ailen arkadaş çevrenden ayrılmanı istiyor, özellikle Felix'den."

Gözlerim dolmuştu. Hem üzgün hem sinirliydim. Konuştum yine de:
"Hocam ne dediklerinin farkında mısınız? Bilmiyorum farkında mısınız ama ben ailemle aynı evde yaşamama rağmen görüşmüyorum. Sadece aynı masada yemek yiyoruz ve bu onları sevmediğim için değil. Sürekli ders çalıştığım için. Ve onlar sürekli sürekli benden çalışmamı istiyor. Arkadaşlarım ise bu konuda benim tek motivasyon kaynağım. Ve Felix. O benim için çok farklı. Onlardan ayrılamam hocam. Ailem çok zorlayacak beni ayrılmam için. Lütfen hocam, söyleyin onlara bu isteklerinden vazgeçsinler."

Namjoon hoca beni dinlemişti konuşmadan. Abim ailemden konuştuğum tek kişiydi. Namjoon hoca okulumuzun sadece müdür yardımcısı olsa bile benim rehber öğretmenim dahi olmuştu. Seviyordum hocamızı. Çok iyi bir dinleyiciydi. Konuştu bu sırada:
"Biliyorum Hyunjin, biliyorum. Arkadaşlarının, Felix'in sendeki yerini biliyorum. Ve zaten onlar başarısız insanlar değiller. Felix ne istiyordu?"
"Hocam ikimiz de aynı üniversitede tıp istiyoruz. Felix bunun için çok çabalıyor."
"Hyunjin, ailene onların da başarılı olduğunu söyledim zaten. Ama ısrar ediyorlar. Onlarla çok vakit geçiriyormişsun. Eve çok geç gidip derslere yeteri vakit ayıramıyormuşsun."

"Hocam, aileme arkadaşlarımla onların evlerine ya da kütüphaneye gittiğimi ve orada çalıştığımı iletebilir misiniz? Ben desem dinlemeyecekler çünkü."
"Peki Hyunjin, iletirim. Kendine dikkat et. Görüşürüz."
"Teşekkürler hocam. Görüşürüz."
Üstelememişti Namjoon hoca. Odadan çıktığımda Felix beni bekliyordu. "Ne oldu Hyunjin?"
Dolu gözlerimle ona baktım. Ağzımı açacağım sırada Felix konuştu: "Yorma dudaklarını, gözlerin her şeyi yeterince haykırıyor zaten."

Felix buydu işte. Her şeyi anlardı, anlatmasam bile. O yüzden özeldi. Gözlerimi inceledi bu sırada. Gözlerindeki yıldızlar, kırılıyordu hepsi. Durun, kırmayın bakmaya kıyamadığım yıldızları, kıymayın, yapmayın diyemedim gözlerine. Felix konuştu yeniden.
"Ailen, ne istiyor onlar? Senden, benden, bizden..."

Yutkundum. Felix'in gözleri hafif dolmuştu. Aramızdaki bir kaç adımlık mesafeyi kapatarak koluma girdi. Fakat bu beni rahatlatmadı. Kolunu kolumdan çektim. Bana anlamaz gözlerle bakıyordu. Ben ise umursamadan elini avucumun arasına yerleştirildim. Minik parmakları elime çok yakışıyordu. Bu sırada yürümeye başladık. Felix hafif gülerek konuştu. "Eve atayım mı seni? Biraz rahatlarsın."
Tebessüm ettim.
"At bakalım Lee Felix. Ama altına alamazsın."
"O zaman görürüz seni, bay Hwang."

Gülerek yürümeye devam ettik. Okul bahçesinden çıktığımızda durdum, Felix de benimle durdu. "Motorum sağ tarafta."
"Motorla mı gideceğiz?"
"Motor okulda mı kalsın?"
"Ah, hayır. Hadi gidelim. Yedek kaskın vardır umarım."
"Olması lazım."
Motorum okul bahçesine almak yasak olduğu için bahçenin çıkışında biraz uzaktaydı. Felix'le el ele motora yaklaştık. Arkadan kaskları çıkardım. Ve kaskın birinde ,abimin bana şaka olarak yaptığı, kedi kulakları vardı.
"H-hyunjin?"

"Felix, abimin işleri. Cidden benle ilgisi yok."
"Ben bunu mu takacağım?"
"Yani üstte olanın böyle bir şey takması uygun olmaz."
"Hyunjin çok cringesin."
"Özür dilerim Lix."
"Yanağımdan öpersen özrün kabul edilir."
"Neden?" Anlamamıştım ani isteğini.
"Hep ben öpüyorum, birazda sen öp."
Elimi bırakmamıştı ama yine de trip atıyordu. Elimi elinden çektim. Hareketime şaşırmıştı ama tribe devam etti. Belinden tutup kaldırdım. Motora oturtum yavaşça.

Ne yaptığımı sorgulamaya çalışıyordu. Ben ise gayet rahattım. Zaten abimle beraber spora gidiyordum ve güçlüydüm. Felix ise bana göre incecikti. Bana şaşkın şaşkın bakarken yanağını öpmeye başladım. Ben öperken bir anda refleksle boynunu önüme serdi. Boynuna kayan gözlerimle yanağını yavaşça bıraktım ve boynuna yaklaştım. Boynu çok güzeldi. Boynunu yer gibi öpüyordum. Bir yandan kokusunu içime çekiyordum. Felix ise ellerini saçlarıma dolamıştı. Yavaş yavaş saçlarımı okşuyordu. Benim ellerim ise arkadan hafifçe boynunu tutuyordu.

Boynundan ayrılamıyordum. Felix de beni göndermeye çalışmıyordu ve arkadan bir ses geldi:
-Hey, napiyorsunuz siz? O benim kardeşimin motoru!
-Hey hey, bir dakika. Chan bu zaten senin kardeşin!
Yanımıza bir kaç adım daha yaklaştılar. Felix kendini hafifçe geriye verdi ve arkaya baktı. Gözlerini tavşan gibi açmıştı. Arkamı döndüm yavaşça ve ekledim:
-Abi?
-Sana da merhaba Hyunjin.

Felix motordan kalktı ve yanıma geldi. Sonrasında ekledi:
-Chris abi hoşgeldin.
Başını salladı abim.
O sırada abimin arkasındaki silüeti farkettim. Konuştum:
-Abi arkanda kim var?
Abim bir kaç adım sağa geçti ve ortaya Seungmin çıktı. Şaşırmıştım, Felix'in benden kalır yanı yoktu.
-Seungmin?
-Merhaba.
Abim konuştu yanındaki Seungmin konuşmayı bitirince.
-Bugün ne kadar çok şaşırıyoruz değil mi?
Ekledim:
-Abi burada ne işin var?
-Bir arkadaşımla beraberdim. Yürüyüş yaparken kardeşimin motoru ve üstündeki kişiler dikkatimi çekti. Nereden bileyim ben motorun üstünde kardeşim ve yakın arkadaşı olacağını. Tabi pek arkadaş gibi değildi de neyse.

-Abi ne alaka? Okul çıkışı ders çalışmaya gidecektik ve Felix bana tripliydi biraz. Gönlünü alacaktım.
Abim konuşmak için ağzını açınca ekledim.
-Bir dakika, bir dakika. Bir arkadaşın Seungmin mi? Ya da şöyle sorayım sadece bir arkadaşın mı?
-Evet Seungmin'leydim.
Felix'e döndü sonrasında.
-Naptı bu odun yine? Kalbini mi kırdı yoksa?
Felix gülümsedi ve konuştu:
-Evet Chris abi. Saçma sapan konuşuyor. Alınacağımı hiç düşünmüyor.
Şu an dalgaya vuruyordu. Abim ise gözlerini bir anda kocaman açtı. Felix'in boynundaydı gözleri. Felix konuştu:
-Boynumda bir şey mi var Chris abi? Niye öyle bakıyorsun?

-Evet Felix. Boynun mosmor.
Seungmin konuştu. Bu sırada gözlerimi Felix'in boynuna yönlendirdim.

Bu hale bir insan getirmiş olamazdı. Bembeyaz boynu mosmordu. Sanki biri yemiş gibi. Bir sevgili bunu yapsa cani derdik.

Ve sorun şuydu:
Bunu ben yapmıştım. Ve sadece arkadaş olarak...


 Ve sadece arkadaş olarak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.








Love Isn't Real | Hyunlix MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin