19' one last day

92 8 64
                                    

Bilmem kaç gündür bölüm gelmiyor, çünkü mevsim değişikliği ile sürünüyorum. Hastayım, yeni iyileştim. Artık eski düzene dönerizz.

Arkadaşlar okunmalar çok düştü :/
Oylar ve yorumlarda öyle :/
Acabaa
Oy sınırı mı yapsamm
10 oy bekliyorum her bolume

Iyi okumalarr
(⁠。⁠•̀⁠ᴗ⁠-⁠)⁠✧

Minho'dan

Sınava bir gün...
Ne kadar belli etmemeye çalışsak da bir o kadar stresliyiz. Ailelerimiz de biz gibi. Bangchan ve Changbin bize çok destek oluyordu. Bugün de sınavı unutalım diye bizi buraya getirmişlerdi. Gülmemizi istiyorlardı, susunca sınav düşüyordu aklımıza. Hyunjin dahi ne kadar rahat gözükse de aslında stres yapıyordu.

Chan oyun oynamayı önermişti, bu yüzden şu an Changbin'in evine gidiyorduk bulunduğumuz kafeden. Chan bize Hyunjin'in küçüklüğünü anlatıyordu, ben de ona eşlik ediyor, Felix'in yaramazlıklarını anlatıyordum. Felix ise bana karşı çıkıyordu:
-Minho, sen daha yaramazdın bir kere.

-Felix yaramaz olan sendin, ben abin olarak arkanda duruyordum.
-Aramızda 2 ay var Minho.
-Hyung'unum işte.
Jisung konuştu bu sırada:
-Hyungg, boş ver onu.

-Ne!?
Oldum bu sırada.
Seungmin güldü ve ekledi:
-Hyung seviyor bu da.
Chan "aynen öyle" diyip gülüyordu.

Bir anda Jeongin telefona baktı ve yüzünü düşürdü. Changbin hemen Jeong'a yaklaştı ve ne olduğunu sordu.
-Hyung, sınava 18 saat kaldı.
-Bebeğim, sınav konuşmak yok demedik mi? Hem yapar benim bebeğim.
Chan ekledi:
-Aramızda sınavı yapamayacak kimse yok, hepiniz istediğiniz yeri çok rahat kazanacaksınız. İnanıyorum size.

Hafifçe tebessüm ettim. Jisung ise hâlâ durgundu. Yüzünü izlerken kenetli ellerimizi ayırmadan elini okşadım yavaş yavaş. Gözleri önce ellerimize kaydı, sonrasında yüzüme çıktı ve gözlerimiz buluştuğunda tebessüm etti. O an dudaklarını öpmeyi çok isterdim ama dışarıdaki insanlar kenetli ellerimize bakarken dahi bir çok şey diyordu arkamızdan, bunu kaldırabileceklerini sanmıyordum.

Jisung'un tabiriyle kedi gülüşümü sundum ona, gözleri gülmüştü hareketimle.

Changbin'in evine girdik hep beraber. Ailesiyle yaşamıyordu, fakülteye yakın olmak için ama şimdi Jeongin hangi okula giderse oraya nakil aldıracaktı.

Chan ve Seungmin hızlıca oyunları getirmeye gitti, Jeongin ve Changbin de mutfağa atıştırmalık almaya. Biz dörtlü ise oturuyorduk sessizce. Felix konuştu bu sırada:
-Aynı üniversiteye gidersek ev mi tutarız?
-Gidersek değil, gideceğiz Felix. Bunun için çalıştık.
Jisung'un cevabıyla mutlu olmuştum nedensizce.

-Yalnız evin yalıtımı çok iyi olmalı.
Dedim ve gülümsedim. Bizimkiler de aynı şekilde gülümsedi. Bu sırada odaya elinde oyunlarla Seungmin ve Chan girdi. Onlar oyunu kurarken Hyunjin yardımcı oldu, Jeongin ile Changbin de gelip içecekleri koyuyordu.

Bir kaç oyun sonunda UNO oynamaya karar verdik. Hyunjin'e attığım artı 4, Chan'a gitmiş ve 8 olmuştu. Ve Chris bu sırada yanındaki Felix'e kocaman gülümseyip bunu artı 12 yapmıştı. Felix sinirli sinirli kartları çekiyordu.

Gece olmadan evlere gitme kararı aldık, güzel uyumalıydık. Saat 8'i biraz geçerken gitme kararı aldık. Caddede yürürken bir anda Jisung bana döndü ve konuştu:
-Annem stres olmaz değil mi Minho? Canı yanmaz değil mi?
-Hayır güzelim, neden böyle düşündün? Annen sana güveniyor.

-Ben korkuyorum sevgilim.
Elimle çocuklara gitmelerini işaret ettim ve Jisung'un tam karşısına geçip iki elini sıkıca tuttum.
-Korkman gereken hiçbir şey yok güzelim. Yanındayım, annen yanında, arkadaşlarımız yanında. Hiçbir şekilde yalnız kalmayacaksın.

-Seni çok seviyorum Minho. Iyi ki hayatımdasın.
-Ben de seni çok seviyorum melek kalplim. Iyi ki tanışmışız.

Bizimkilere yetişmek için ellerimiz kenetli, biraz hızlı şekilde yürüdük. O kadar güzel duruyorlardı ki. Felix Hyunjin ile kol kola, Chan Seungmin'in belinden tutmuş, yan yana yürüyorlar. Gerçekten çok tatlılardı. Hep beraber olduğumuz için mutluydum.

Herkes evine dağıldı sonrasında, ben ise ilk Jisung'u bırakma kararı almıştım. Jisung'un annesi ise gitmemem için ısrar ediyordu. Ailem beni zorlamak istemiyordu bugün, o yüzden illa eve gitmeme gerek yoktu. Daha fazla stres olacaktım evde zaten, hiç stres olmamış gibi.

Bu yüzden kabul ettim Jisung'da kalmayı. Ailem evde yokken Jis bende kalmıştı ama annesi hep evde olduğu için ben onlarda hiç kalmamıştım. Yine de annesiyle tanışıyorduk.

Akşam yemeğinde annesiyle karşı karşıya oturuyordum, Jisung annesinin yanındaydı. Bir müddet sonra annesi Jisung'a bebeklik albümünü getirmesini söyledi. Jisung minik minik zıplayarak odasına gitti, çok tatlıydı. Gülerek arkasından baktığımı annesi sayesinde farkettim.
-Jisung'dan mı hoşlanıyorsun?
Paniklemiştim, ne cevap vereceğimi bilemeyerek annesine bakıyordum.
-Sakin ol, homofobik değilim. Ve şunu söylemeliyim ki Jisung seni seviyor. Sürekli senden bahsediyor.

-Aslında, onu çok seviyorum. Ve biz, biz Jis ile çıkıyoruz.
-Neden Jisung bana bunu söylemedi ki?
Annesi şaşırmıştı.

Bu sırada Jisung içeri geldi elinde büyük bir albümle.
-Jisung, annecim. Neden benden sevgilini saklama gereği duydun?
-Anne?

-Anneler her şeyi bilir oğlum.
-Anne hoşlandığım kişi ve sevgilim... O bir erkek... Ne tepki vereceğini kestiremedim.
-Oğlum, bana gününü anlatırken Minho hakkında konuşmaya başladığında gözlerin parlıyor. Ondan hoşlandığını anlamıştım. Ama sevgilin olması, şaşırttı.

-Tepkini kestiremedim anne, özür dilerim.
-Aşık olduğun için mi özür diliyorsun oğlum? Size destek olurum ben. Hem benim de ilk aşkım bir kızdı.

Ağzım açık konuşmalarını dinliyordum. Jisung'un annesi gülerek ekledi:
-Babana çok sonrasında aşık oldum. Çünkü kız homofobikti.

Bu sırada Jisung bana kocaman gülümsedi. Annesi yine konuştu:
-Hadi oğlum, geç sevgilinin yanına.
Jisung gülerek elinde büyük albümle yanıma oturdu ve sayfaları çevirmeye başladı. Bebek Jisung çok tatlıydı, yanakları bebekliğinden beri vardı.

-Yanakların ısırmalıklar.
-Yaa, öyle deme ama. Hem bebekliğimden beri beraberiz onlarla.
-Evet, sana ayrı bir güzellik katıyorlar.
Annesi bizi gülerek izliyordu ve konuştu:
-Çok tatlısınız siz.

Gülümsedim annesine. Yemekten sonra bir film izleme kararı aldık hep beraber.
Fakat film bizlik değildi. Jisung dizlerime yatmıştı, ben saçlarını okşarken beni izliyordu. Öpücük attım gözümü kırparak. Tebessüm etti.

Annesi konuştu bir müddet sonra:
-Sıkıldıysanız Jisung'un odasına geçin, yatağı iki kişilik zaten.

-Beraber mi uyuyalım?
Şaşırmıştım.
-Sevgili değil misiniz?
Annesi gülerek soruma soruyla cevap verdi.

Jisung kalktı dizlerimden. Gülümseyerek annesine iyi geceler diledi ve yanağına öpücük kondurdu. Ben de annesine iyi geceler dinlediğimde beraber jisung'un odasına geçtik.
-Aslında uyumamayı teklif ederdim de yarına yorgun olmayalım sevgilim.
-Spor mu yapacaktık?

-Aynen güzelim ama uyuyalım.
Dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum.
Jisung dolabına ilerledi bu sırada ve bana bir çift pijama takımı verdi. Ikimiz de giyindik ve sarılarak uyuduk.

 Ikimiz de giyindik ve sarılarak uyuduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yiyim mi siziii

Love Isn't Real | Hyunlix MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin