𝐽𝑒𝑎𝑙𝑜𝑢𝑠𝑦?

248 17 6
                                    

Dian ile tüm geceyi birlikte geçirdik, o kadar güzeldi ki! Sanırım hayatımın en güzel akşamıydı.

"Çok güzeldi! Çok farklı hissettiriyor, anlıyor musun? Yani konuşacak o kadar çok şeyimiz var ki! Bir saniye için bile o saçma sessizliği yaşamıyoruz!"

Draco giyinirken anlattıklarıma gülüyordu,
"Adına mutluyum Theo, Dian gerçekten iyi biri. Yani umarım hep bu kadar mutlu olursunuz."
"Umarım, neyse çıkalım hadi!"
Odadan çıktık ve ortak salonda ki Enzo, Blaise ve Pansy ile buluşup birlikte Hogsmade'e gittik.
İçeri girdiğimiz gibi boş bir masaya yerleşip sipariş verdik.
Tam sohbet etmeye başlamışken yan masadan biri yanımıza geldi.
"Oh, Mattheo!"
"Selam!"
Ayağa kalkıp sarıldık, Mattheo bizden 3 yaş büyük. Eskiden o da Hogwarst'da okurken yakındık, bize çok yardım ederdi. Ama sonra mezun oldu ve tekrar görüşemedik.
"Tanrım, seni görmeyeli yıllar oldu! Bize katılsana?"
"Tabi! Konuşacak çok şey var."
Yanıma oturdu ve sipariş verdi,
"Ee nasıl gidiyor bakalım? Hogwarst eskiden olduğu kadar sıkıcı mı?"

"İnan hiçbir şey değişmedi, eskiden olduğundan daha boktan."
Pansy, Draco'nun sözlerine göz devirip lafa girdi.
"O sadece abartıyor Mattheo, o kadar da kötü değil."
Bana dönüp gülümsedi,
"Hele bazılarımız için bu sene okul evden daha güzel."
Herkes gülerek bana bakmaya başladı,
"Ah evet! Şu sıra Dian Daiman ile yakın olduğunu duydum?"
Gülümseyip Mattheo'nun sözleri ile başını salladım.
"Doğru duymuşsun!"
"Sana Daiman'lar ile iyi şanslar!"
Ve hemen ardından hızlı bir sohbet gerçekleşmeye başladı.
Bir dakika, Mattheo ne demek istedi ki şimdi? 'İyi şanslar' mı? Ne alaka ki?
Masada oturduğumuz süre boyunca sadece bunu düşünüp durdum, kafamı gereğinden fazla kurcalıyor. 1-2 saat sonunda Mattheo ile vedalaştık ve Hogwarst'a yürümeye başladık. Herkes ileride yürürken Enzo'yu yanıma çektim ve geride yürümeye başladık,
"Hey Enzo?"
"Evet?"
"Sence Mattheo 'Sana Daiman'lar ile iyi şanslar!' derken, ne demek istedi?"
"Ah, bilmem? Belki katı bir ailedir?"

Hiç sanmam, Dian'dan ailesini birçok  kez dinledim. Bana hiç katı yada kısıtlayıcı olduklarından bahsetmedi. Sikiyim, nereden çıktın şimdi Mattheo? Kafama fena taktım.
"Ama Dian hiç öyle bahsetmedi?"
aniden durdu ve bana dönüp dik dik bakmaya başladı,
"Ciddi misin sen? Tanrım, bilmiyorum! Belki Mattheo sadece Dian'dan hoşlanmıyordur? Ne biliyim?"
"Dian'ı nereden tanıyor olacak ki?"
"AH SİKİYİM!"
Enzo arkasını döndü ve koşarak benden uzaklaştı.
Sikiyim, Of ya.
Binaya girerken aniden gördüğüm görüntü ile durdum.

"Ne alaka ya?"
Kendi kendime konuşmama ile herkes bana baktı ve sonra baktığım tarafa döndü.
Dian ve yarık kafa Potter, ileride bir ağacın altında oturmuş gülüşüyordu.
Dian ve Potter'ın birbirini tanıdığını bile sanmıyordum, ne alakaydı şimdi?
Hızla onlara doğru birkaç adım atmam ile Enzo kolumdan tutup beni durdu.
"Nereye gidiyorsun?"
"Gidip bakacağım, o kadar?"
"Hiç sanmıyorum, Dian'la daha yenisiniz, saçma sapan bir şey yapıp her şeyi mahvetmek istemezsin değil mi Theo?"

Sıçıyım, Enzo çok haklı.
Dian garip kıskançlıklara katlanacak biri değil. Şu an yapacağım en küçük hareket onun benden soğumasına neden olabilir.
Enzo kolumu bıraktı ve ona döndüm,
"Ne yapayım şimdi?"
Omuz silkti,
"Hiçbir şey, sadece bizimle sakince içeri geleceksin, o kadar. Eğer çok rahatsızsan, daha sonra Dian'a 'tatlı' bir dil ile sorarsın."
'tatlı', o kadar bastırarak söyledi ki sanki aklımdan geçenleri biliyor gibi.
Derin bir nefes aldım ve kafamı salladım o kadar. Binaya girerken hala onlara bakıyordum, Tanrım yanaklarım ısırmaktan kanamaya başladı.
Neye gülüyordular bu kadar?!
Binaya girdik ve ortak salonda ki öğle yemeğine yetişmek için koşturmaya başladık, bulduğumuz ilk masaya da yerleştik. Herkes yemek yiyip sohbet ediyordu, ben ise sadece bir kaç yudum alabildim. Bu gün Mattheo'nun Dian ile ilgili söylediğinden sonra Dian ve Potter'ı görmem kafamı o kadar karıştırdı ki.

"Selam."
Sesin geldiği yöne döndük, Dian.
Hızlıca yanıma oturdu ve yanağımdan öptü.
"Naber?"
"İyi."
Sikiyim ters cevap verdim, hızlıca tekrar Dian'a döndüm. Tripli cevabım ile kaşlarını çattı. Ortamı biraz toparlamak için yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip, gerçekçi görünmesi için çabaladım.
"Yani, iyiyiz! Her şey yolunda. Sen nasılsın?"
"Ne oldu?"
Bu kız neden bu kadar zeki amına koyayım?
"Hiç, bir şey olmadı. Neden sordun?"
"Sanki biraz, bilemiyorum rahatsız görünüyorsun?"
"Ah hayır, bir şey olmadı. Her zaman ki gibiyim... sen Potter ile iyi vakit geçirdin mi?"
Masada ki herkes bir anda 'oflayarak' etrafa bakınmaya başladılar, ve Enzo'nun sessizce bana 'gerizekalı' dediğini duydum.
TANRIM, NEDEN SORDUM Kİ ŞİMDİ BUNU?!

"Gayet iyiydi, sen nereden biliyorsun?"
"Ah, hiç sadece sizi binaya girerken gördük o kadar. Baya komik bişey konuşuyordunuz sanırım, ikinizde fazlaca gülüyordunuz."
"Ne bu şimdi?"
"Ah hiçbir şey, sadece soruyorum."
"Hayır, bana biraz rahatsız olmuşsun gibi geldi de?"
"Yani, evet. Sana Potter'dan hoşlanmadığımı söylemiştim."
"Yani? Hoşlanmadığın için onunla konuşamaz mıyım?"
"Hayır, tabi konuş, sadece bana biraz flörtle-"
Dian aniden masaya ellerini vurup ayağa kalktı,
"Ağzını topla!"
"Yanlış bir şey söylemedim Dian? Sadece dışarıdan görüneni söylüyorum."
"Biz buna kıskançlık diyoruz Nott."
Ne? Kıskanmak mı? Hayır, ben kıskanmam? Kelimeler ağzımdan döküldü.

"Kıskançlık?"




𝘚𝘌𝘓𝘈𝘔
Bölümü beğendiyseniz vote ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen!!<3333

𝓝𝓸𝓽 𝓘̇𝓷𝓽𝓮𝓻𝓮𝓼𝓽𝓮𝓭• 𝘛𝘩𝘦𝘰𝘥𝘰𝘳𝘦 𝘕𝘰𝘵𝘵Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin