Kardeşimin hikayesi ALEN. Bir gidiş, bir geride kalışın hikayesi. Deniz ve Alen köklerinden çok uzakta, okyanus ötesinde bir ülkede Avustralya, Melbourne' de yaşayan iki kardeştir. Her şey Alen'in birgün hayallerini gerçekleştirmek için bir iş t...
Jesica yerde boylu boyunca yatıyordu. Yerde kan vardı çok kan... Hızla büyüyen bir kan gölü... Alen yere oturdu. Jesica'nın başını tuttu omzundan çekti. Başını dizine koydu. Jesica diye feryad ediyordu. Jesica yorgun bir sesle birşeyler söylemeye çalışıyordu. Alen yardım çığlıkları atıyordu. Ama etrafta hiç kimse yoktu. Bir taraftan "İyi olacaksın Jesica, lütfen dayan beni bırakma... Ne olur Jesica iyi olacaksın. Kimse yok muuu? Yardım edin ambulans çağırın, yardım edin, yardım ediiiin..." kimse yoktu... Sanki ıssız bir kara parçasında sadece ikisi kalmıştı. Kimse sesini duymuyordu...
Ambulansı aramayı akıl etti sonra. Cebinden telefonunu çıkardı. Acil ambulans gelmesi için konumunu bildirdi. Bir taraftan Jesica'yı uyanık tutmaya çalışıyordu. Bir an Jesica bilincini kaybetti. Alen feryat etti. Jesica çok kan kaybetmişti. Elini sol göğsünün altına bastırdı. Kurşun sırtından girip kalbinin altından çıkmıştı. Gömleğini çıkartıp yaranın üstüne bastırdı.
"Beni bırakma Jesica lütfen uyan, ben sensiz ne yaparım yalvarıyorum bırakma beni..." diye ağlıyor bir taraftan etrafa bakınıyordu. Hala kimse yoktu. Ambulans da gelmemişti. Jesica'nın yüzü bembeyazdı. Bir an gözlerini aralamaya çalıştı. Alen'e bir şeyler söylemek istiyordu. Ama hiç hali yoktu. Gücü hızla azalıyordu. Alen bir an feryat etmeyi ve yardım çağırmayı bıraktı. Jesica'yı duymak için başını eğdi. Yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Jesica "Alen üzülme. Biz hiç ayrılmayacağız. Elini kalbine koyduğun her an ben orada olacağım. Dünya çok güzeldi. Ama en güzeli seninle yaşadığım zamandı. Sanırım benim için bitti. Sadece seni sevdim. Türkiye'ye gittiğin zaman hayal ettiğimiz yerlere git. Yine sev. Ama beni unutma... Seni sevi..yor.... Sadece... .. unutma.." son sözlerini tamamlayamadı. Gözleri derin bir uykuya yenik düşer gibi kapandı. Başı yan tarafına düştü. Alen'in de sanki bir an kalbi durdu. Jesica dedi usulca. Gitme yalvarıyorum bırakma beni... Ambulansın sesini duydu. Jesica'nın başını usulca yere koydu. Gidip sağlık görevlilerini karşıladı. Jesica'nın yattığı yere getirdi. Hemen müdahele etmeye başladılar. "Nabız alamıyorum. Kalbi çok yavaş atıyor. Hastayı kaybediyoruz. Elektro şok yapacağız. Acele edin..." Konuşmalar, talimatlar hepsi Jesica'yı yaşatmak, onu tekrar hayata döndürmek içindi. Ama "Hastayı kaybettik..." dedi doktor.
Vurulduğu yerde hayatını kaybetmişti Jesica.Alen inanmak istemiyordu. Doktora yalvarmaya başladı. "O da doktor olmak istiyor, tıp öğrencisi. O da sizin gibi doktor olacak. Lütfen tekrar deneyin. Vazgeçmeyin yalvarıyorum tekrar şok verin, tekrar kalp masajı yapın. Ne olur onu döndürün. Ben onsuz yaşayamam. Yalvarıyorum bırakmayın onu, o daha çok genç. Bizim hayallerimiz var. Henüz çok erken, o gidemez lütfen lütfen yardım edin bırakmayın lütfen..." bunları söylerken kendini kaybetmişti. Doktorun yakasına yapışmış ümit veren bir söz, bir yardım, bir çare ama bir şey bekliyordu ondan. Fakat doktor elinden geleni yapmıştı.
"Geldiğimizde kalbi çok zayıftı. Çok kan kaybetmişti. Hayata dönse bile hastaneye kadar dayanması çok zordu değildi... Keşke daha fazlasını yapabilseydim... Üzgünüm. Maalesef kurtaramadık... Kabul etmesi çok zor ama... çok üzgünüm..." Alen hala doktorun yakasını bırakmamıştı çünkü duymak istemediği şeyleri söylüyordu. Bu kez çok daha kararlı bağırarak ve gözlerinin içine bakarak, öfke, acı içinde büyüyen amansız bir dertle yalvardı. "Bir kez daha deneyin. Lütfen! Bir kez daha deneyin yalvarıyorum... Lütfen..." dedi. Kendini kaybetmişti bir an. Daha sonra ellerini yavaşça çekti doktorun yakasından. Ama hala doktorun gözlerine çaresiz yıkılmış gözlerle bakıyordu. "Tekrar şok vereceğiz. Tekrar deneyeceğiz hadi!" dedi doktor. Belki o da inanmak istiyordu bu genç adamın sözlerine. Belki çaresizlikten delirmek üzere olan bir insanı, bu şekilde teselli etmek istiyordu. Neden, ne için önemli değildi. Genç bir kız, genç bir doktor adayının hayatı söz konusuydu. Ama bir de her insana özel bir yaşam süresi... Kader, yazgı..
Kabul etmesi zor olsa da bazılarımız bu dünyadan erken, çok erken gidiyordu. Tekrar başlayan, ilaçlar, talimatlar, koşuşturmalar. Kulakları uğuldatan seslerden önceki kısa süren sessizlik.
Alen olup biteni Jesica'nın yanı başından çaresizce izliyordu. Sanki kalbi doktordan duyacağı güzel haberi duymak için zar zor atıyordu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.