Kardeşinin İnfazı!9

27 4 1
                                    

Kardeşinin infazı... Önce inanmak istemedi. Birisi kötü bir şaka yapıyor gibiydi. Zaten Alen ölmekten de beter durumdaydı. Şimdi onu tamamen hayattan söküp almak istiyorlardı. Deniz Alen'in ikinci kez ölümüne tanık olamazdı... Ne yapacaktı? Nasıl yapacaktı? Onu nasıl koruyacaktı? Kimden ya da kimlerden koruyacağını bile bilmiyordu... Memur yardımcı olacaklarını ona yeni bir kimlik verebileceklerini söylemişti. Ama adamlar onu tanıyorsa kimliğin önemi var mıydı? Zaten onun hakkında her şeyi bilmeseler o gün o parkta olduğunu da bilemezlerdi. Mutlaka yaşadığı yeri biliyor olmalıydılar.

Alen üniversiteye yakın bir yurtta kalıyordu. Eve çok az gelip giderdi. Belki evin adresine henüz ulaşamamış olabilirler diye düşündü. Onu bu halde yurtta bırakamazdı zaten. Ya şimdi onları takip ediyorlarsa? Ya uzaktan onları izleyen bir çift göz varsa? O zaman evin adresini de öğreneceklerdi. Bir çözüm bulması gerkiyordu.

Alen bunlar olup biterken hala Jesica'nın mezarına başını koymuş öylece duruyordu. Gözlerinde yaş kalmamıştı. Deniz bir müddet daha ona müsaade etti. Onu oradan çekip almak çok zor olacaktı. Sevdiğini toprağın altında bırakıp arkanı dönüp gitmek... Bu bir insanın başına gelebilecek en zor sınavlardan biriydi. Babaannesi böyle durumlar için küçük kıyamet derdi. Alen şimdi kendi kıyametinin içinde eriyor küçülüyor, kayboluyor gibiydi.

Deniz bir müddet sonra Alen'in yanına geldi. Sevgiyle başını okşadı. "Alen sen ve Jesica'yı hayattayken kimse ayıramazdı. Şimdi ben inanıyorum ki... Ölüm bile ayıramayacak. Bu kadar büyük bir sevgi karşısında ölüm bile çaresiz kalır. Kardeşim ben hissediyorum. Jesica bizimle ve daima bizimle kalacak. Bir gün hepimiz bu dünyadan gideceğiz. Ama canlar ölebilir. Ruhlar ölümsüzdür. Jesica'nın ihtiyacı olan şey şimdi huzur. Burası onun huzurlu olmasını ümit ettiğimiz son mekan. Ama seni bu şekilde görüyorsa nasıl huzurlu olabilir. Alen onun üzülmesini ister miydin?" Deniz'in bu sözlerinden sonra Alen yavaşça başını kaldırdı. Deniz'in yüzüne gözlerinin en derinine bakarak, kuyudaymış gibi bakan karanlık gözlerle "Jesica gitti. Benim kalbim param parça abi. Beni anlıyor musun?... Hayır asla anlayamazsın... Paslı bir makasla kalbimi parçalıyorlar. Nefes alamıyorum. Ben her gece onu düşünerek uyudum. Her sabaha onun hayaliyle uyandım... Şimdi yok... Neden? Benim yüzümden... Ben onun hayatını mahvettim. Onu canımdan çok sevdim. Ama benim aşkım onu hayattan aldı. Ben onsuzluk nedir bilmiyorum ki... Şimdi bu sözlerin beni teselli ediyor mu? Hayır her adını duyduğumda utanıyorum. Ben sevdiğinin katili olmuş bir adamım artık. Bak o nerede? Burada, toprağın altında. Benim olmam gereken yerde. Ben toprağın üstünde... Nasıl yaşayacağım böyle. Elbette o her zaman kalbimde... Ama kalbimi parçaladılar abi... Kalbim param parça... O orada bile acı içinde. Ben onun üzülmesini istemezdim. Ama daha önemlisi ölmesini istemezdim. Kardeşin dünyanın en beceriksiz adamı abi. Her zaman her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum işte. Dayanamıyorum. Kalbim parçalanıyor abi. Anlıyor musun beni... Anlayamazsın..." dedi Alen gözlerinden yaşlar boşalarak. Yağmur bulutları gibiydi gözleri. Sağnak sağnak ve aniden şiddetlenerek göz yaşları akıyor akıyordu... Onun bu sözleri Deniz'in de içine işlemiş, adeta bıçak gibi kesmişti.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ALENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin