Aşk Okulu ! 12

27 4 2
                                    

Deniz James adına gemide bir yer ayırttı. Şimdi ona göz kulak olacak birini bulması gerkiyordu. Onu bu halde tek başına göndermek zaten çok kötü olacaktı. En azından gözünü ondan hiç ayırmayacak onu gemiden ininceye kadar kendinden bile koruyacak birine ihtiyacı vardı. Ama kimi onunla gönderbilirdi ki... En iyisi gemi mürettebatından ya da yolculardan birini bulmak ve onu bir nevi bakıcı olarak tutmaktı. Gemi mürettebatını araştırdı. Alen'e kim nasıl bakıcılık yapabilirdi ki... Bunu nasıl isteyecekti... Ne diyecekti... Tüm bunları düşünürken Alen'in salona girdiğini gördü. Gözlerinin altı morarmıştı. Sanki erimiş gibiydi. İki gündür ağzına bir lokma yemek koymamıştı. Ayakta duracak gücü dahi yoktu.


"Günaydın Alen. Bugün nasılsın... İmm hadi bugün sana güzel bir kahvaltı hazırlayayım. Gücünü toplaman lazım." dedi Deniz. Ne söyleyeceğini nasıl davranacağını o da bilmiyordu. Ama hayata döndürmesi gereken kardeşini artık hayatta tutması da gerkiyordu. Önünde uzun bir gemi yolculuğu vardı. Bu halde hasta düşecekti. Deniz her şeyi düşünüyordu. Yapmak ise düşünmekten bir adım öndeydi.


"Gücümü toplamam mı gerekiyor? Neden abi? Neden güçlü olmalıyım? Gücümü tolarsam şu kapıdan Jesi girip koşup sarılacak mı?" Bunları söylerken sesi yükselmeye başlamıştı ve sanki konuşan Alen değil de başka biri gibidi. Bir adım daha atı salona doğru. Koltuk ve şifonterin arasında yüksek sesle haykırırcasına konuşuyordu. Deniz ne yapacağını bilmiyordu. Sinir kırizi geçirdiğini düşündü. Alen şifon yerinüstündekileri eliyle yere savurdu. Ve devam etti sözlerine yakarırcasına...

"Gücümü toplarsam olanları başa alıp onu hayatta tutabilecek miyim? Ne mesela gücümü toplarsam ne olacak... Neden hayattayım hala diye düşünmekten kurtulacak mıyım? Ne olacak abi ne vaadediyorsun ne ..ne vadediyorsun..." dizleri üstüne çöktü. Ağlamaya başladı. Dinlenmenin verdiği gücü de pişmanlık, kalp kırıklığı ve Jesica'nın doldurulması imkansız boşluğu alıp götürmüştü işte.


Deniz Alen'in yanına çöktü. Başını göğsüne bastırdı. Sarıldı ve sakinleşmesini bekledi. Daha sonra kaldırdı. Koltuğa oturttu.

"Kalbin nasıl param parça anlıyorum. Ama hayat devam ediyor Alen. Her zaman bu böyleydi. Babamı kaybettiğimizde ne hissettik hatırla. Şimdi belki çok farklı çok daha beter bir acın var. Ama unutma ki henüz yolun çok başındasın. Jesica'nın ölümünden şimdi kendini sorumlu tutuyorsun. Jesica kahraman bir kızdı. Eğer yaşasaydı ve bu olanların yaşanacağını bilseydi asla kararından vazgeçmezdi. Polis bana her şeyi nasıl bir çeteye karşı savaştığınızı anlattı. İkinizle de gurur duyuyorum. Siz olmasaydınız bu adamlar kim bilir kaç genci hayattan söküp alacaklardı. Kaç kişi daha feda olacaktı. Ama sen ve Jesi çok büyük bir iş başardınız. Şimdi sana yakışan Jesi'nin sende bıraktığı anılara onun hatırasına sahip çıkmak. Jesi sence ne isterdi? Senin de ölmeni mi yoksa bir ömür onun anılarıyla hayatta ayakta kalmanı, hayatına devam edip mutlu olmanı mı?" Alen bu sözleri duyunca biraz kendine geldi.

"Jesi ile hayallerimiz yarım kaldı abi.. Şimdi ben o olmadan nasıl yaşayacağım. Onsuzluk nasıl bilmedim ki... Sanki doğmadan önce sevmeye başlamışım gibi. En büyük sevgi kaynağım kalbim yok olmuş, kaybolmuş,parçalanmış gibi... Hiç düşünmedim ki Jesi olmadan hayat nasıl olur. Ben onsuzluğun cahiliyim abi. Aklım yok gibi. Düşüncelerim birbirine giriyor. Jesi yoksa ben neden varım ki?" dedi Alen. Deniz onun bu sözleri karşısında kendi kalbinin cehaletini hissetti. Henüz yirmi yaşındaki kardeşi nasıl bu kadar olgun cümleler kurabiliyordu? Aşk nasıl bir okuldu ki öğrencileri hem bu kadar alim hem de bu kadar cahil olabiliyordu... Kalbi daraldı bir an. Derin bir nefes aldı Deniz. Sonra Alen'in elini tuttu.

"Sen varsın her zaman da var olacaksın. Kalbinde kocaman bir aşk var. Onu görmüyor musun? Sana neler yapmış bu aşk hisset kardeşim. Aşkı olan için hayat bir ızdırap yeri belki ama aynı zamanda içinde bir cennetin varlığını unutma. Sen çok şanslısın. Bazı insanlar hayat boyu bir şeyler ararlar. Ne aradıklarını bilmeden sadece arar dururlar. Bence farkında olmadan arayan hekes bir yerlerde aşkı arar. Aşk bizim yaşama sebebimiz. Bazıları onu çok erken bulur. Bazıları ise hiç bulamaz. Çünkü Allah onu her insana hediye etmez. Ama sen bu kadar genç yaşta ona sahip oldun.

"Ve çok erken kaybettim abi.." Hayır kaybetmedin. Aşk ölümsüzdür. Ölen sadece bedenlerdir, ruh da ölümsüzdür. Şimdi aşkına sarılma zamanı. Ama önce onun varlığını hatırlama zamanı." Bu son sözleri söylerken Alen'in elini tutup kalbinin üstüne koydu. Alen bu konuşmadan çok etkilenmişti. Abisi ile ilk defa bu kadar açık seçik içten bir konuşma yapıyorlardı. Deniz de anlamamıştı bu sözleri nasıl söylediğini. Ama hisleri bir anda cümlelere dökülüvermişti işte.

İnsanın duygu dili devreye girince bütün sözlerin tesiri tadı bambaşka oluveriyordu. Alen Deniz'e sarıldı. "Abi o benimle, her zaman benimle. Hissediyorum. Kalbimin içinde bir ateş yanıyor ama Jesi hep o ateşten uzakta. Yanan sadece benim..." dedi Alen.


ALENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin