Oyun 15

15 2 2
                                    

Ertesi gün Deniz her şeyi hazırlamıştı. Alen'e farkettirmeden bir kaç parça eşyasını koyduğu bavulu odasında saklıyordu. Gemi hareket saati 14:00 idi. Sabah kahvaltıda son kez Alen'i ikna etmeye çalışacaktı. Günlerdir uyku uymuyor yemek yiyemiyordu. Şimdi her şeyin sonuna gelmiş gibi hissediyordu. Ya Alen fikrini değiştirmezse? Bu düşünce kalbini sıkışıtırıyordu.

Kahvaltıda Deniz konuşuyor bir şeyler anlatıyordu. Eski güzel anılardan çocukluklarından bahsediyordu. Alen bazen hiç umursamıyor bazen abisine bakıp kırık bir tebessüm atmaya çalışıyordu. Ama bu sabah her zamankinden daha düşünceliydi. Deniz bunu farkedemeyecek kadar başka şeylere konsantre olmuştu. Deniz konuyu tekrar yolculuğa getirmeliydi. Etrafında dolaşıyor ama bir türlü söyleyemiyordu.

Sonunda "Alen kardeşim gitmen gerekiyor. Burada kalmak senin için çok ..." sözü bitmeden Alen " Abi Jesica'nın katillerini bulacağım ve onları öldüreceğim. Jesica'yı bu hayattan, benden koparanlara cezalarını vereceğim. Bana yardım eder misin?" dedi. Deniz şok olmuştu. Bu sözleri söyleyen onun kardeşi olmazdı. Ne diyeceğini bilemedi. Sonra Alen'in gözlerine bakarak " Ne yani katil mi olacaksın? Benim de sana yardım etmemi mi istiyorsun? Bu nasıl yardım? Gerçekten birini öldürmek bir şeyleri düzeltecek mi yani? Ne yapalım şehri yakalım mı Alen bu şekilde içindeki acı bitecek Jesica tekrar hayata mı dönecek?" dedi. Alen "Yeter artık sus. Yardım etmeyeceksen sus. Asla ne yaşadığımı ne hissettiğimi anlamıyorsun. Birileri gelip canımdan can aldı. Ben burada hiç bir şey olmamış gibi hayata devam mı edeceğim?" dedi. "Buradan gideceksin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyeceksin. En önemlisi o aptal kafana sok kimi aradığını bile bilmiyorsun. Bir katil! Ama yüzlercesi dışarıda ve her an seni de öldürebilirler. Bu onlar için çok kolay. Ama senin için? Her şeyden önemlisi ben seni böyle mi yetiştirdim? Sen avukat olacaktın adalet için mücadele edecektin. Şimdi karşıma geçmiş katil olmaktan bahsediyorsun. Kes artık Alen. Şu dakikadan sonra bu düşünceleri bırakacaksın ve kendi hayatına odaklanacaksın. Bunu kendin için yapacaksın. Kendin için yapmak zor mu? O zaman annem için babam ve benim için yapacaksın. Buna mecbursun. Seni bu hayatta her şeyden çok seven ailen için hayatta kalmaya mecbursun, bir suçlu gibi değil onurlu bir adam olarak." dedi Deniz.

"Benim hayatta en sevdiğim peki? Onun için ne yapacağım o ne olacak? Katilleri ceza bile almadan hayatlarına devam edecek ben de kaldığım yerden yaşamaya mı? Sen yanımda ol ya da olma ben kararımı verdim." dedi Alen öfkeden ve acıdan sanki bambaşka birine dönüşmüştü. Acısı öfkeye, öfkesi daha da büyük bir öfkeye dönüşüyordu. "Kendine iyi bak abi istersen beni de artık unut!" dedi hızla masadan kalkarken. Deniz ani bir refleksle kolundan tuttu. Gözlerinin içindeki kararlılığı görünce bir an ne yapacağını bilemedi. Şimdi başını yere eğdi. Sakin bir ses tonuyla " Alen yapma... lütfen..." diyebildi. Sonra derin bir nefes aldı ve hala tuttuğu kolundan çekerek onu koltuğa oturttu. "Tamam artık sana engel olmayacağım. Zaten ne dersem deyim beni dinlemeyeceksin... Anladım. Ama sonkez eski günlerdeki gibi bir şey yapmak istiyorum. Bir oyun. Aslında bu şekilde planlamamıştım ama... Sorun değil. En azından son mutlu bir anı kalsın bizden. Eskiden annem portakal suyu sıktığında yarış yapardık hatırlıyor musun? Sonra da önce bitiren ne isterse karşı taraf bunu yapardı. Şimdi son kez bunu yapacağız. Sonra sana engel olmayacağım... Zaten gücüm kalmadı..." dedi Deniz son sözlerini söylerken Alen'in konu bıraktı ve onay bekledi. Alen abisinin bu bir kaç günde ne kadar zayıfladığını gözlerinin altının morardığını farketmişti. İçi sızladı bir an. Saçmalama abi bu durumda çocuk gibi bu mu aklına geldi diyemedi bile. "Peki..." dedi. Deniz minnettar bir tebessümle masada duran bardağı aldı ve Alen'e uzattı. Sonra dönüp kendi bardağını da aldı. "Hile yapmak yok." dedi Deniz gülümseyerek. Alen de gülümsedi. Geri sayım yaptı Deniz ve ikisi de soluksuz bardaklarını bitirmeye çalışırken "Birinci" dedi Alen. Deniz'in bardağın yarısına kadar bile içemediğini görünce yutkundu. Sevinemedi. Çocukken bu oyunu her zaman abisi kazanırdı. İlk defa o yenmişti ama bu birincilik sanki ödül yerine cezaymış gibi geldi ona... Kalktı usulca geldi Deniz'in yanına oturdu. "Abi sen her zaman dünyanın en iyi abisi oldun... Ben her zaman büyüdüğümde senin gibi olmak istedim. Sen babam gibiydin. Ne zaman babam ne zaman abim olduğunu çoğu zaman karıştıyordum. Sana olan sevgim ikisinden de büyük. Ama gitmem gerekiyor abi. Anlıyor musun? Git mem gere .. yor..." Alen sözlerini bitiremeden derin bir uykuya dalmıştı. Deniz son ana kadar her şeyi düşünmüştü. Bunu beklemiyordu ama sonuç olarak Alen gidecekti. İsteyerek ya da istemeyerek demişti Deniz. Gitmeliydi...










Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ALENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin