Tamsan Denizi
11.2010
Alen gözlerini açtığında küçük bir odanın içinde buldu kendini. Kendi odası değildi. Neresiydi burası anlamaya çalışıyordu. Kendini çok yorgun hissediyordu. Ne olmuştu buraya nasıl gelmişti bilmiyordu. Ne zamandan beri orada olduğunu da bilmiyordu. Hafif bir sarsıntı hissetti. Önce deprem olduğunu sandı. Sonra odada bulunan küçük pencere dikkatini çekti. Uçsuz bucaksız mavinin ortasındaydı. Gemide olduğunu anladı. Ama nasıl gelmişti buraya. "Ahh abi ne yaptın sen. Bunu nasıl yaparsın. Bana bunu nasıl yaparsın. Neden bütün hayatıma sen karar vermek istiyorsun, neden bunu yaptın neden..." çaresizce sıktı yumruklarını. Pencerenin önündeki minik masaya sertçe vurdu. Eli acımıştı ama öfkesi daha derindi.
Kalbi bir süre hızla çarptı. Sonra sakinleşti. Oturdu kaldı pencere önünde duran sandalyeye. Her şey minimalistti. Sevimli bir odanın içinde hiç de hoşnut olmayarak öylece kala kaldı. Deniz dediğini öyle ya da böyle yapmıştı. Ama Alen kendi hayatını kendi yönetebilecek yaştaydı. "Bu kadar aptal olamazsın abi geri dönemeyecek miyim yani? Her gidişin bir dönüşü vardır. Nasıl benim irademi reddedersin? Elbette bu yolun sonunda vakit kaybetmeden geri döneceğim. Gerekirse öleceğim. Ama Jesi'yi benden hayattan koparanlardan hesap soracağım." diye düşünüyor belki kendini bu şekilde yatıştırmaya çalışıyordu.İçinde onu yutan bir öfke, çaresizlik büyüyordu. Karanlığa batmış hissediyordu. Hayatın sonrası nasıl olacak bilmiyordu. Belki bu düşünceler bile gelecek zamanda yapılacak eylemler için onu hayatta tutuyordu. Bazen insan bu şekilde farketmeden kin, nefret gibi duygularla da olsa bir şekilde farketmeden bilinçaltında kendini hayata bağlıyordu. Zaman geçtikçe bazen kin ve nefret, öfke, kırgınlık gibi duygular da yavaş yavaş silikleşiyordu. Hiç bir acı taze kalmazdı burada... Çünkü burası zoraki istikâmet hayattı...
Alen hala pencereden uçsuz mavilikleri izliyordu ki kapı çaldı. Sonra birisi dışarıdan kilitli kapıyı açtı. Gelen Stefan'dı." Merhaba James, ben Stefan." dedi elini uztarak. "Seninle karada tanışamadık. Deniz'de tanışalım." Alen de uzattı elini ama şaşkınlıkla karışık bir refleksle. "Abin sana bu mektubu vermemi istedi." dedi Stefan. James mi? Bu da ne demekti anlayamadı Alen. Ama karşıdaki adamın hoşgörülü tavrı karşısında da bir şey soramadı. Durumu anlamaya çalışıyordu. Adam Alen'in yorgun bakışları karşısında ve hasta da olduğunu düşünerek başka bir şey söylemedi. Gitmem lazım dedi ve kapıya yöneldi. Tam çıkacakken "Yapmam gereken bazı işler var bir kaç saat sonra geleceğim. Birlikte yemek yiyebiliriz istersen. Ya da sana gemiyi gezdirebilirim. Şimdi sen de biraz dinlen." Dedi ve kapıyı kapatıp kilitledi. Alen şaşkındı. James de nedemek oluyordu. Sorularının cevabını elinde tuttuğu bu kağıt parçasında bulabileceğini hissediyordu. Hemen zarfı açtı. Okumaya başladı.
" Alen bana ne kadar kızgın olabileceğini tahmin ediyorum. Umarım bir gün beni anlarsın. Jesi'den sonra seni de kaybetmem için buradan göndermem gerekiyordu. Yenizellanda'ya giden bu gemide Stefan sana yardımcı olacak. Ona güvenebilirsin. Ama o senin gerçek adını bilmiyor. Peşinde seni de öldürmek isteyen adamlar vardı. Polis seni tanık koruma kapsamına aldı ve yeni bir kimlik çıkarttı. Bu gemiye James olarak bindirildin. Yeni hayatındaki yeni adın James Wilson kardeşim. Bunları yaşadığın için üzgünüm. Ama sen ve Jesica kendi hayatınız pahasına bir çok insanın hayatını kurtardınız. Ama ödül yerine bu şekilde imtihan edildiniz. Birgün tekrar mutlu olacaksın ve her şey bittiğinde Alen olarak buraya döneceksin. Ama o zamana kadar bunları yaşamamız gerekiyor. Bunları yazmak ve yapacaklarınmı yapmak benim için ne kadar zor anlatamam. Ama inanıyorum ki sen birgün eski neşene ve umut dolu hayallerine tekrar kavuşacaksın. Sen de inan. Gemiden inince arkadaşım seni karşılayacak. Olanları biliyor. Ona güvenebilirsin. Seni çok sevdiğimizi unutma... Allah'a emanet ol..."
Deniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEN
Ficción GeneralKardeşimin hikayesi ALEN. Bir gidiş, bir geride kalışın hikayesi. Deniz ve Alen köklerinden çok uzakta, okyanus ötesinde bir ülkede Avustralya, Melbourne' de yaşayan iki kardeştir. Her şey Alen'in birgün hayallerini gerçekleştirmek için bir iş t...