FORLORN
(KİMSESİZ)2024.02.24
İnsan bazen kuşlar gibi mutlu ve hür olmak ister. Onlar gibi gökyüzünde özgürce süzülebilmeyi kim istemez ki sonuçta.. fakat Kuşlar asla insanlar gibi olmak istemez, dünyayı kendi mallarıymış gibi kullanmayı istemez ve en önemlisi özgürlüğü tutsaklığa çevirmeyi asla istemezler. Çünkü Kuşlar özgür ruhlu varlıklardır ve asla başlarından geçen ne olursa olsun asla karşıya göstermek istemezler. Bu yüzden hayatları boyunca insanlardan çekilmiş ve korkmuşlardır insanlar ise hayatın başından belli zulüm ve tutsaklığı içinde karmaşık bir devir sürdürmeye devam etmişlerdir.
Bu yüzden kuşların yeri kafes değil Ak mavi gökyüzüdür. Tıpkı benim kahverengi ve Yeşilim gibi..
"Vuhuuu!!" Hızlı bir şekilde tepeden aşağıya doğru keçi ve koyunlarım ile koşarak inmiştim çığlıklarım bütün yeşil tepeleri sarıyordu. Kuşlar da bana eşlik ediyorlardı. Coşkum sanki bütün hayvanları etkiliyormuş gibiydi sevinçle kendimi yere atınca koyunlarım ve keçilerimde durmuştu bir anda üstüme atlayan köpeğim Love ile çığlık atarak gülmüş ve Love'a sarılmıştım." Sonunda gelebildin Love!.." patilerini omzuma atmıştı. Yüzümü yalayınca daha da gülerek kafasını okşamıştım.
"Hiç gelmiyeceksin sanmıştım ama yine beni yanılttın koca oğlan.." bir anda beni anlamış gibi havlayınca gülümsememi çoğaltmıştım, love'a daha da sarılıp yere tekrardan kendimi atarak mutlulukla gökyüzündeki kuşları seyretmeye başlamıştım...Ben lalisa, köyün ileri gelenlerinden olan kim ailesinin konağında çalışan bir hizmetçiydim, fakat pek hizmetçilik yapmaz çobancılık ile ilgilenirdim. Çünkü şu dünyada en sevdiğim şey hayvanlardır. Onlar ile ilgilenmek ve vakit geçirmek dünyadaki her şeyden daha güzel diyebilirdim. Sağ olsun ki dede Kim beni az çok tanıdığı için bana bu görevi vermişti. Bu yüzden hayatım boyunca dede Kim'e minnettar kalacaktım. Fakat sadece bunun için değildi en önemlisi bana kol kanat gerdiği içindi. Beni büyütüp yetiştirdiği içindi, bana ailemin vermediği koruyuculuğu verdiği içindi. Aksi takdirde ailem olan o korkaklar ve duygusuzlar için diyecek lafım dahi yoktu. Çünkü beni doğar doğmaz sokağa atan merhametsiz insanlar için asla bir minnet beslemezdim ,fakat kin de beslenememiştim bu yüzden en iyisi düşünmemekti ben böyle de hayatımı sürdürebiliyordum ve aynı zamanda en sevdiğim şeyler olan hayvanlar ve doğa ile...
Yanındaki köpeğin hareketlenmesi ve bazı koyun ve keçilerin ses çıkarması ile elimi yüzümden çekerek gözlerimi açmıştım."LALİSAAAAA!LALİSAAAAA!!!" Uzaktan gelen ses ile yerimde doğrulmuş ve sesin geldiği tarafa doğru bakmaya başlamıştım. Gelen Hoseok oppaydı. Elimi kaldırıp yerimi göstermiştim. O ise hem koşuyor hem de Heyecanlı bir tonda ismimi sesleniyordu. "Burdayıım da!?. Ne oldu böyle?. Neden heyecanlısın?. Ve nefes nefesesin?!" Yanıma yetişmesiyle Hoseok oppayı soru yağmuruna tutarak Yüzünü düşürmüştüm bile.. Elini bana doğru kaldırarak beni susturmuş ve nefesini kontrol altına almaya çalışmıştı. Eline bir tane vurarak önümden çekmiştim ve daha sonra yüzüne sinirle bakmaya başlamıştım. "Ne yani her şey bumuu?!. Bana nasıl nefes düzeltme şeklini göstermeye mi geldin?!. Tanrı aşkına Hoseok oppa! Benim de işim gücüm var da!." Nefesini düzene sokmuş ve yüzüme anlamsızca bakıp kafama bir tane geçirmişti. "Boş yapma Lisa! Sanki benim hiç işim gücüm yok! Neyse bunu sonra konuşuruz. Şu an daha önemli şey var!!.Dede Kim'in oğlu Bay Kim ve ailesi Akşama buraya geliyorlar!! VE!daha da önemlisi AİLESİ!! Yıllar sonra Lisa! Yıllar sonra Bay Kim ailesi ile geliyor!! Tanrım ne de Dede kimi görsen ne kadar da mutlu! onun adına çok seviniyorum!." Gözlerimi şaşkınlık ile açarak Hoseok'un dediklerini dinlemiştim. "G-gerçekten mi? Y-yani şu kötü ikizler de mi geliyor!?." Bütün neşem gitmişti. Korku bedenimi ele geçirmişti. Hoseok'un elini önünde sallanmasıyla kendime gelmiş ve dikkatimi tekrardan ona vermiştim. "Lisa! Neden bir anda daldın gittin?! Tanrı aşkına şu an dalıp gitmenin zamanı mı?! Hadi sürüyü Konağa götürüp hazırlıklara yardım etmemiz lazım! konakta büyük bir hazırlık var!." Daha da laf etmeyerek kafa sallamış ve love'a seslenerek sürüyü toplamaya başlamıştım..
Sonunda sürümü Konağın ahırına koyduktan sonra Köpeğim love'u da kulübesine bağlayıp Konağa geçmiştim. İlk başta elimi yüzümü yıkayıp üstümü temizlemiş ve Mutfağa Jisoo ve Jennie unnienin yanına inmiştim. Onlar mutfaktan sorunlu ablalarımdı. Benden 5 yaş büyük oldukları için bana sanki Öz abla gibi davranırlardı. Ve bu benim içinde geçerliydi..
"Kolay gelsin güzellikler!!" Bir anda konuşmam ile onları korkutmuş olabilirdim Fakat ne yapabilirdim ki yani..hehehe..
Jisoo unnie arkasını dönüp bana bir tane çarpmıştı "Lisaaa! Sana böyle yapmayı kesmeni söylemiştim.. Ahhh! Yüreğim iniyordu!" Omzumu tutarak gülümsemiştim. Jennie unnie elindeki unu yüzüme serpmesi ile yüzümdeki gülümseme solmuştu."Seni küçük bücür! Al bakalım! Öyleyse Bu da böyle.." İkisi de bana bakarak gülmeye başlayınca elim ile yüzümü temizlemiştim." Yaaa! Bana bücür demeyi kesin artık! Yakında 18'i dolduracağım!" Jennie unnie gülmeyi kesip yanağımı sıkmıştı "Hiçbir şey değişmedi maalesef bücür Hanım. Sen hala bizim küçük bebeğimizsin." Jisoo unnie ona katılarak kafasını sallamıştı.Fakat ben Göz devirip mutfak taşının yanına ilerlemiştim. Yemekler harika gözüküyordu. Ağzımın suyu akmıştı doğrusu,fakat karışmam mümkün dahi değildi. Jisoo unnie yanıma gelerek elime birkaç bir şey vermişti "Bunları al en yukarıdaki odalarının yataklarına düzenlice aç. Bak sakın kırışıklık dahi olmasın yoksa Taehyung ve Jungkook ikizlerinin tonca lafına maruz kalırız." söylediği isimler ile içime daha da korku yerleşmişti. Kafamı sallayarak itiraz etmeden elimdeki çarşaflar ile yukarı doğru çıkmaya başlamıştım..
Bazen hayat gerçekten de acımasız oluyordu. Çünkü hayatta asla sevmediğim ve korktuğum kişiler olan ikizleri tekrardan karşıma çıkaracaktı. Zaten onları Kim severdi ki ..Çünkü tam bir kibirli pisliğin tekiydiler! En son onları gördüğümde 10 yaşında iki Şımarık çocuklardı ve o zaman da ben de 8 yaşında küçük bir kimsesizdim.. Tabii şu anda da aynıyım ama orası farklıydı ben doğduğumdan beri burada kimsesiz bir kız çocuğu olduğum için az dalga geçmemişlerdi.. Ve aynı zamanda sürekli döver ve aşağılarlardı. Fakat ben asla bir şey yapamazdım. Çünkü onlar koskoca dede Kim'in torunlarıydılar. Ben ise sokağa bırakılmış küçük bir kız çocuğuydum, artı olarak onlar için iri gözlü, sarı saçlı Maviş ve kuru bamya olarak bilinirdim. Saçlarımın sarı olmasını ben istememiştim. Gözlerimin iri ve mavi olmasını da ben istememiştim ve zayıf olmayı- Hadi canım o eskidendi! artık o kadar zayıf değildim. Daha doğrusu bacaklarım artık zayıf değildi. Bacaklarım hem uzun hem de bedenimin ölçüsüne göre kalındı, ama hala korkuyordum onlardan. Kim bilir şimdi nasıl bir insan olmuşlardı?!.. En iyisi pek göze gözükmemekti. Çünkü onların o acımasız yüzlerini görmek asla ama asla isteyeceğim bir şey olamazdı. Ben insanlara ve hayvanlara zulmedenleri görmeyi asla istemezdim çünkü...
♡♡♡♡♡♡☆☆☆☆☆
.....

Kitabıbızın kapağı olur kendisi..😄🥹🫶🫣🙈😗❤️🔥😂🤨
(Kendi tasarımım🫥🙃🫠)
🤍🤍🤍🤍🤍
...
Yeni bir hikaye ile geri dönmek çok güzel..😳🥰💝
Umarım her şey güzel olur...🫶🫶
Umarım beğenirsiniiz..🙏🙏
Düşünceleriniz benim için önemlidir....🙊💋
1000 kelimee....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORLORN
FanfictionAnnesi ve babası tarafından halen bebek iken sokağa bırakılan Lalisa ,Köyün en büyük ve zengin ağası Dede Kim tarafından sahiplenilir. Bebekliği Kim malikanesinin müşterlamatında geçen Lalisa on beş yaşından sonra malikanenin hizmetçiliğini yapmaya...