....
"Biliyor musun?! Hiç değişmemişsin. Yani hâlâ tam bir ucubesin!" bir anda kullandığı söz ile yıllar öncesine gitmiştim, yani çocukluğuma..
10 YIL ÖNCE
" Hahaha!! Ucube! Ucube! bakın tam bir Ucube!" iki çocuğun da aynı anda söyledikleri kötü ve aşağılayıcı şeyler ile yerden doğrularak ayağa kalkmıştı küçük kız. Ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerini yavaşça ovalayıp etrafına bakmıştı. "B-be-ben sadece-" tekrardan yere acımasızca itilmesi ile sözü yarıda kesilmiş ve taşa gelen elinin burkulması ile acıyla inlemişti. "Bakın şu ucubeye! Daha ayakta bile duramıyor!.." ikizlerin teki olan Taehyunga acıyla bakmıştı Lalisa. Küçücük ve çelimsiz zayıf bedenini artık acıya güç getiremiyordu. Ağlamaktan göz pınarları kurumaya gelmişti neredeyse.. Ama kimse ona acımıyordu başta şu ikizler olmak üzere. Küçük kız sonunda umudunu keserek çamurun içinde ağlayarak oturmaya başlamıştı. Hıçkırıklarını kimsenin duymayacağını bilsede...
10 YIL SONRA (Günümüz)
Gözümde canlanan anı ile bir yaş firar etmişti gözümden. Gözümü yerdeki ilk yardım çantasından ayırmayarak sessizce ağlamaya başlamıştım. Ta ki elimin tutulup çekilmesiyle. "Kime diyorum ben ya!" sesini bir anda yükseltmesi ile korku ile Gözlerimi açıp gözlerine doğru bakmıştım. Fakat bu sefer gözümdeki korkuyu göremeyecekti. Kolumu sert bir şekilde onun elinden kurtarıp birkaç adım uzaklaşmıştım. "Burada sana tay kimse yok! Bir daha da bana izinsizce dokunursan kötü olur! Bunu da böyle bil!" sesimi yükseltip yüzüne doğru bağırmıştım nefretle. Fakat onun yüzü bir anda alay la sırıtmıştı. "Demek öyle!?" üstüme doğru yürümeye başlayınca içimde tekrardan korku yeşermişti. O geldikçe ben arkaya gidiyordum, O sırıttıkça ben korkuyla gözümden yaş akıtıyordum. "Sanırım bizim- yani benim kim olduğumu unuttun!?" kurduğu cümle daha çok gerilmeme neden olurken bir anda bacağımı masaya çarpmasıyla masaya oturmuştum. Fakat o hala aynı şekilde üstüme doğru geliyordu. "N-ne yapıyorsun!?" korkuyla mırıldanmamı duymamıştı bile.. Aramızdaki mesafe bittikten sonra üstüme doğru eğilmeye başlamıştı. Ama bende aynı zamanda arkaya doğru yaslanıyordum. "T-tae-Taehyung! efendim! lütfen çekilin!." İsmini söylememle bir kaç saniyede olsa durmuş ve ardından kendini toparlayarak bir hışım ile yanımdan ayrılıp kiliti açtıktan sonra kapıyı açmış ve gitmişti. Ben ise arkasından anlamaz bir şekilde korkuyla baka kalmıştım..Çünkü o çok garipti..?
Taehyung gittikten bir zaman sonra toparlanmıştım. Hala elim ayağım titrese de kendimi sakinleştirmeyi başarmıştım. Oturduğum sandalyeden kalkıp Kendime bir bardak aldıktan sonra sürahiden su doldurup içmiştim. Tekrardan bardağı sürahinin yanına ters çevirip mutfaktan çıkmıştım. Ünnielerime yardım etmem gerekti! hızlıca Yemek odasına çıkmış ve unnielerimin yanına gitmiştim. İkisi de acele ile sofrayı topluyorlardı. Ben de hemen aralarına sivişip toplamaya başlamıştım. "Ohh.. Lisa neredeydin bu zamana kadar?" Jennie unnienin meraklı sesiyle kafamı kaldırmış ve gülümsemiştim. "Şeyy.. mutfakta bir işim daha çıkmıştı da, bitti ama merak etmeyin.." Aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim, çünkü onunla karşılaştığımı asla söyleyemezdim! Bu olmazdı! Jennie unnie kafasını sallayıp işine devam ederken bir anda kıkırdayınca anlamsızca ona bakmıştım. "Unnie ne oldu? Neden kıkırdadın?" temkinlice sorduğum soru karşısında kafasını kaldırmış onaylamayacak şekilde sallamıştı "Hiçç.. sadece aklıma bir şey geldi de.." kendi kendine kıkırdayarak mırıldanınca omuz silkip işime devam etmiştim. Hızlı bir şekilde toplayıp işimizi çabucak bitirmek istiyordum. Jisoo unnie ve Jennie unniede benim gibi hızlıca topladıkları için sofrayı toplamayı bitirmiş ve bütün bulaşık ve yemekleri aşağıya taşınmıştık. Son bulaşıkları da mutfağa getirip bırakınca Jisoo unnie elime bir kova ve bez vermişti. "Lisa al bunları ve yemek odasındaki yemek masasını sandalyelerini ve yeri güzelce sil, biz de bulaşıkları halledelim." sözünü tutmak adına kafamı sallamıştım." Tamam unnie." sessizce mırıldadıktan sonra hızlıca mutfaktan çıkmış ve yemek odasına gitmiştim. Hızlı davranıyordum ki o kişilere denk gelmeyeydim.. Odaya gittikten sonra elimdekileri yere bırakmıştım. Yere eğilip bezi güzelce kovadaki suya batırmış ve sıkmıştım. Tekrardan yerimden doğrularak masayı silmeye başlamıştım. Masayı güzelce sildikten sonra sandalyeleri güzelce silmiş ve ters çevirerek tek tek masanın üstüne yerleştirmiştim. Bütün sandalyeleri bitirdikten sonra tekrardan bezi suya batırıp sıkmıştım. Son olarak yerler kalmıştı. Bu yüzden dizlerimin üzerine durmuştum. Fakat şu vardı ki kıyafetim olacak şu hizmetçi kıyafeti tam bir orospuydu! Çünkü yere silmek için uzanınca her yerim açılıyordu!.. Bezi yanıma koyarak kıyafeti biraz daha çekiştirmiştim, fakat hiçbir yerimi hâlâ kapatmıyordu! "Off! off!.. Bu kıyafet tam bir rezillik!! Tanrım ,Lütfen affet!" kendi kendime mırıldanarak kapıya doğru bakmıştım, kimse yoktu. Bence kimse gelmezdide, çünkü şu an herkes salondaydı ve oradanda odalarına geçerlerdi. Yani artık kimse buraya uğramazdı. Bu yüzden rahat olabilirdim. Bezi tekrardan alıp masanın altına doğru eğilmiş ve altı hızlıca silmeye başlamıştım. Arada sırada da kapıya eğilip bakıyordum kimse falan var mı diye ama sanıyorsam tam da düşündüğüm gibiydi. Masanın ortasına yetişebilmek için dizlerimi daha da açıp ortaya doğru uzanıp silmeye başlamıştım. Kendimi temizle öyle bir kaptırmıştım 'ki ben temizlik hastasıyım, baldırlarımın daha da açıldığını fark edememiştim. Bir anda gelen ıslık sesiyle korkmuş ve telaşaya kapılarak kafamı hızlıca masaya vurmuştum. "Ahhh! Tanrım!" acele ile inleyerek masanın altından çıkmış ve korkuyla kapının olduğu tarafa doğru bakmıştım. Fakat kimse yoktu- " Tıch! Tıch!Yanlış tarafa bakıyorsun güzelim.. Ben buradayım." gelen koyu ve alaylı erkek sesi ile korkuyla gözlerimi daha da açıp bakmayı unuttuğum yemek odasının içinde olan oturma yerine bakmıştım. Karşımda ayaklarının üst üste atmış ve koltuğa geniş bir şekilde yayılmış oturan birisini görmeyi asla düşünmemiştim. "Beni sonunda fark edebildiğin için üzülsem mi, sevinsem mi bilemedim şimdi." sırıtarak alayla konuşmaya devam ediyordu. Korku ile gözlerimi açmış ve yüzüm kıp kırmızı olmuş bir şekilde şaşkınca olduğum yerde duruyordum sadece ,Çünkü bu O-oydu! "S-se-sen!?" kekeleyerek mırıldanınca kendime lanet okumuştum. "Şu an beni tanıdığına da üzülsem mi sevinsem bilemedim?" alayla gülmüş ve ayağa kalkmıştı. Ben olduğum yerde korku ile donup kalırken o bana doğru gelmeye başlamıştı. Gözlerimi ondan kaçırarak elim ile sanki uzayacakmışcasına eteğimi çekiştirip düzeltiyordum. "Elbiseye işkence yapmayı kesmelisin artık!. Onun boyutu o!" Alaylıca üstündeki kıyafeti süzmüş ve gözleri bacaklarımda durmuştu. Yerimde huzursuzca kıpırdayıp dediğini bilsemde elbiseyi çekiştirmeye devam etmiştim. "E-evet, efendim!." Taehyungtaki gibi tatsızlık çıkmaması için fazla uzatmamış ve hemen temizlik eşyalarımı alıp hızlıca kapıya doğru ilerlemiştim. "İyi geceler sarışın Ucube!" işittiğim söz ile kapının yanında öylece donmuştum. Gözlerim dolmaya başlamıştı. "T-teşekkürler e-ef-efendim.." sözümü bitirir bitirmez sadece odadan çıkmış ve arkama dahi bakmadan mutfağa doğru koşmuştum..
...
.....
Umarım beğenirsiniz..😪✨️✨️🥰❤️🩶🤍🫶😳
Oy ve yorumlarınız benim için değerlidir..😪😮💨😞🫶😌😌🤧🥹🖤🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORLORN
FanfictionAnnesi ve babası tarafından halen bebek iken sokağa bırakılan Lalisa ,Köyün en büyük ve zengin ağası Dede Kim tarafından sahiplenilir. Bebekliği Kim malikanesinin müşterlamatında geçen Lalisa on beş yaşından sonra malikanenin hizmetçiliğini yapmaya...