......Yerimde dururken dudaklarıma değecek dudakları ile panikleyerek bunu yapamayacağımı anlayıp kafamı yana çevirmiştim. Taehyung olduğu yerde kalırken ben derin derin nefesler alarak gözlerimi kapatmıştım. Bunu yapmamalıydım..yapamazdım.."Bilemiyorum Taehyung.." pişmanca yapamıyacağımı söylemeye çalışmıştım. O ise gözlerini sıkıca kapatıp derin bir nefes vermişti. Ardından üstümden çekilerek yerine geri dönmüş ve hızla hiç bir şey demeden tekrardan arabayı çalıştırmıştı. Biraz sinirli gibi duruyordu. Az önceki hali kalmamıştı. Hiç bir şey demeden arabayı sürmeye başlamıştı. Eğer o bir şey demiyorsa benimde diyecek bir şeyim yoktu. Bunu yapabileceğimi sanmıyordum da zaten..
Sessiz geçen uzun bir yolculuk sonunda ikimizdende bir çıt çıkmamıştı. Sesszice arabayı sürüp benim bilmediğim lüks bir bağ evine gelmiştik. Neden buraya geldiğimizi merak etsemde hiç bir şey diyemiyordum. Daha doğrusu o konuşmadıkça benim konuşmaya pek niyetim yoktu. Arabayı durdurup elini kapı koluna attığında bir sefer dönüp bana bakmıştı.."İnmiyecekmisin.?" Eni sonunda konuştuğunda arabanın penceresinden bakarak evi incelemiştim. Ardından kafamı çevirip düm düz öne doğru bakmıştım. Halen onunla göz göze gelmeye cesaret edemiyordum. "Neden geldik buraya?..Hemde unnielerim beni merak eder ve artı olarak ben senin yaşadığın evin hizmetçisiyim..Hanımefendiden sadece bir kaç saat izin almıştım..Eve götür lütfen beni.." çekinerek yüzüne bakmadan konuşunca elini kapının kolundan çekmiş ve tekrardan yerine yerleşmişti. "Merak etme ben hepsini ayarladım..korkacağın veya merak edeceğin bir durum yok ortada.." oda aynı şekilde soğukça konuşmuş ve önüne bakmaya devam etmişti. Bende söylediği şeylere sadece sessiz kalmıştım. Diyeceğim veya söyleyeceğim bir şey kalmamıştı..
"Neden bu kadar soğuksun?Yoksa Mingyu itinemi aşık oldun..bu yüzdenmi reddettin beni?" Bir anda sessizliği bozarak konuştuğunda dedikleri ile kendine dönmüştüm. "Ben mi soğugum?..Ayrıca Mingyu ile doğru konuş!Ortada öyle bir şey yok! Ve ben seni reddetmedim-" bir anda en sonda ağzımdan kaçan cümle ile elimi ağzıma götürüp Taehyunga bakmıştım. Bakışları anında değişince dudağının bir kenarısı kıvrılmıştı. Panikleyerek eşyalarımı elime almıştım. "Ortada hiç bir şey yok..Anladınmı?!" Son cümlemide acele ve panikten söyleyip hemen kapıyı açıp dışarı kaçmıştım. Biraz daha onunla aynı ortamda kalamazdım. Ayağımdaki yüksek topuklu ile çimenlerin üstünde zornan hızlıca yürümeye çalışıyordum fakat ayağım sendeleniyordu. Bir anda fark etmeden ayağımın küçük bir çıkıntıya denk gelmesi ile dengemi kaybetmiştimki bir anda arkamdan kucağa alınmam ile donup kalmış ve düşme tehlikesinden kurtulmuştum. Şaşkınca Taehyunga bakarken o dimdik bir şekilde önüne bakıp eve doğru ilerliyordu. Bu kaçıncı kurtarışıydı beni bilemiyordum artık..Bahçeyi atlatarak eve gelmiştik. Ev diğer ev kadar büyük olmasada baya bir büyük duruyordu. Artık eve geldiğimiz için beni bırakmasını beklemiştim fakat bırakmamıştı. İnmek için bir kaç deneme yapsamda bırakmamıştı.Eni sonunda dayanamayarak konuşmuştum. "Bırak beni istersen..teşekkür ederim..ama yeter sanırım." Ağzımın içinden kısık bir şekilde söylemiştim ve oda eminim duymuştu fakat hiç bir şey yapmadan yürümeye devam ediyordu. Kapıya geldiğimizde durmuştu. Sanırım cebinden bir şey çıkarması gerekiyordu. Ve ben kucağındaykende çıkaramıyacağını iyi biliyordu. Bu yüzden hiç bir şey demeden inmeye çalışmıştım. "Lisa bir uslu dururmusun.." Yüzüme doğru konuşunca yaptığım şeyden vazgeçmiştim. Yani beni ben demeden indirse!.."İndir beni artık..Bebek değilim yürüyebilirim.." söylenmem ile sanki bir boşluğunu yakalamış gibi olduğumda hemen elinden kurtularak yere inmiştim. İnmenin verdiği sevinç ile galibiyet ile ellerimi birbirine çarpmıştım. "Sen ne sandın beni..tamam teşekkür ettim işte..uzatma..sağol" Tam bir sokak serserisi gibi konuştuğumda bir an tipim aklıma gelince bir anda elbisemin rengine dönmüştüm utançla..Taehyung yan bir gülüşle sadece beni izlerken ben kafamı eğip arkamı dönmüştüm...Biraz daha city girl tipiyle kekoluk yaparsam kendi mezarımı kendime kendim kazardım yeminle..
Yaşanan garip anın ardından Taehyung sonunda elini pantolunun cebine atarak bir saattir önünde dikildiğimiz kapının kilidini çıkarıp kapıyı açtıktan sonra ilk başta kendisi girmiş ve kapının yanında bulunan bütün ışıkların düğmesini çevirmişti. Ev anında aydınlanırken Taehyung eliyle içeriye gir işareti yapmıştı. İçeriye yavaş adımlarla girmiş ve etrafa bakmaya başlamıştım. Ev harika dekorasyon edilmişti..ve mis gibide kokuyordu..etrafa merakla baktığım sırada Taehyungun kapıyı örtmesiyle korkarak arkama dönmüştüm. Anında göz göze gelmemiz ile utanarak başımı yere eğmiştim. Acaba bu yaptığımız hatamıydı.. Veya arabada söylediği şeyler..
"Lisa.." Taehyungun ismimi söylemesi ile kafamı kaldırarak yüzüne bakmıştım. O ise aynı o ahırdaki gibi üstümü süzmekteydi. Utanç ile yerimde kıpırdayınca gözleri yüzüme çıkmıştı. Sinirli gibi bakıyordu sanki"O itin yanında bu kıyafet ile mi durdun?" Sinirli çıkan sesi ile şaşkınca üstüme bakıp tekrardan kendine bakmış ve yavaşça kafa sallamıştım. Ne olmuştuki..Yeni mi fark ediyordu?..Hemde bu kıyafeti ben bile seçmemiştim..zornan üstüme geçirilmişti-
Bir anda yavaşça üstüme doğru yürümeye başladığında ne yapacağımı şaşırmış ve arkaya doğru ilerlemeye başlamıştım. "Taehyung?..ne oluyor?" Hiç bir şey demeden bana yaklaşıyordu bende aynı şekilde ondan uzaklaşıyordum tabiki..Korku ile titrerken belimin bir şeye denk gelmesi ile olduğum yerde kalmıştım. O ise dahada yaklaşıp durmuştu. "Bu kıyafeti neden seçtin?.." Sorgularcasına gözleri gözlerime dikilmişti. Dediği şey ile ne diyeceğimi bilmemiştim.."Şey..Taehyung ben seçmedim bu kıyafeti..Jennie unnie giy-..Bir dakika ya!?..Kusura bakma ama neden sordun?..Ben istediğimi giymekte özgür değilmiyim?!" Bir anda yükselerek burnunun ucuna gelmiş ve sorusuna soru ile cevap vermiştim..Bunu sormaya ne hakkı vardıki?..
Ters tepkim yüzüne yüzü seğremeye başlamıştı..fakat bir yandanda yan gülüşü vardı. "Senin arada sırada tutan deli damarına deli oluyorum, biliyormusun?" Bir an kısıkça söylediği şeyler ile beklediğim olmamış ve şaşkınca yüzüne bakmaya başlamıştım. Yani bana bağırıp çağırmasını bekliyordum..ama-
Bir dakika bir dakika?Hızla sıkıştırdığı yerden kurtulmuş ve hemen yanından uzaklaşmıştım. Biraz daha dip dibe olmak istemiyordum. Dediği şeyler çok garipti..yada benim garibime gidiyordu. Dediği şeyler bunca zaman sonra kabullenmesi zor şeylerdi.. eminim yine ikizi Jungkook ile bir iddiaya girmiş olmalılardı..yoksa..Hayır!
Moralim sıfır şeklinde hayatımda olanları düşündüğüm yerde evin içinde Taehyungtan en uzak durabileceğim noktayı arıyordum. Eni sonunda bir koltuk bulup üstüne oturmuş ve sessiz kalmıştım. Zaten Taehyung ta ortada gözükmüyordu. Düşüncelerim en derinden girmeye başlamıştı...
Sanki bu gün hayatımın son günüymüş gibiydi, yaşayacağım en kötü şeyleri bugün yaşamıştım. Başıma gelmeyen kalmamıştı. Hatta yaşadığım hayat boyunca bana zorbalık yapan adam beni öpmüş ve bir çok şey itiraf etmişti..şaka gibi değilmi?!Yada koca bir kabusun içindeydim..yani bu şeyler asla gerçek değildi. Nasıl olabilirdiki?...
ama tek bir gerçek vardı tabiki, oda gözlerimi yorgunluk ile karanlığa kapatmamdı sanırım...
.....
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
Bu fotoya bayılan sadece benim sanırım..🫠😍
Hatalarımı ve kötü yazdığım yerleri affedin..🤕
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🥲
Sizi seviyorumm..🥰☺️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORLORN
FanfictionAnnesi ve babası tarafından halen bebek iken sokağa bırakılan Lalisa ,Köyün en büyük ve zengin ağası Dede Kim tarafından sahiplenilir. Bebekliği Kim malikanesinin müşterlamatında geçen Lalisa on beş yaşından sonra malikanenin hizmetçiliğini yapmaya...