Yayınlanma Tarihi= 25 Şubat 2024
Yaşar-Kumralım🎶
Gözlerimi açamıyordum, sanki biri göz kapakları mı bir birine yapıştırmışdı. Zorda olsa gözlerimi yavaş yavaş açtım. Bir süre görüşüm bulanık olsa da sonradan düzelmişti.
Bir süre gözlerimi tavana dikip hayatı sorguladım. Sonra bilmediğim bir yerde olduğumu anlamamla uzandığım yatakta oturur konuma geldim.
Oda da Alparslan vardı ve koltukta uzanıyordu.
Muhtemelen uyumuştu.
Yüzünü incelemeye başladım.
Keskin yüz hatları vardı.
Kumral biriydi. Gözleri kahverengiydi. Gözleri insanı girdap gibi çekiyordu, uğruna şiir yazılabilecek bir türden di. Kaşları her zaman çatık olurdu. Gelen sesle irkildim."Bakıyorumda yüzümü çok beğendin ha üsteğmen? İzlemeye doyamıyorsun?"
Şuan utançtan yerin dibine girmek istiyordum. Bu dünyada en utandığım olay şuanda başıma geliyordu.
Yanaklarımın kızardığına emindim. Ben ki bastığı toprağı titreten, ben ki düşmanı adıyla bile korkutan Leyal, şuanda komutanımdan duyduğum şeyler yüzünden kızarıyordum. Şuan yaramazlık yapmış bir çocuk gibi göründüğüme emindim.
Alparslan da gülmemek için kendini zor tutarken bunu kanıtlıyordu.Konun dağılmasını istediğim için ortaya bir soru attım.
"Ne oldu bana?" O da konuyu değiştirmek istediğimi anlamış olacak ki beni bozmadı.
"Kan kaybından bayıldın."
Sesi az önceki haline nazaran soğuk ve samimiyetsiz çıkıyordu. Ne olacak, gıcık adam!"Gitmek istiyorum." Kaşları çatıldı.
"Doktor en az 1 hafta burada olman gerektiğini söyledi." Bu seferde benim kaşlarım çatıldı.
"Ee yuh ama! Daha fazla burada durmayacağım!" Diyip yataktan kalktım. Alparslan ise rahatlığından ödün vermiyordu.
"Otur." Onu takmayıp eşyalarımı aramaya başladım.
"Emrediyorum üsteğmen!
Yoksa lâl içtima istiyorsan bana hava hoş." İşte bu yüzden hala üsteğmen olmaktan nefret ediyordum.Emre itiat sizlikten ceza alacağımı bildiğim için yatağa geri oturdum. Alparslan komutan ise bana işte böyle yola getirirler der gibi bakıyordu. İçimden bir kez daha Alparslan'a bildiğim tüm küfürleri saydırdım. İlerideki karısına sabır diliyordum, şahsen böyle bir adamla ömür geçmezdi.
Bir süre boyunca ben duvarı, o beni izliyordu. Artık beni izlemesinden bıktığım için ona döndüm.
"İzlemeyin beni!" onu ise dudağı iki kenarından da kıvrılmıştı.
"Sanane üsteğmen?" Şuan sinir krizi geçirebilecek bir durumdaydım, onun ise içinden kahkahalarla güldüğüne emindim.
Kafamı tavana kaldırdım ve hayatı sorgulamaya başladı.
Allahım yani neden ben? Başka cehennem azabı çektirecek kul mu yoktu.
Tamam her şeyin en hayırlısını Allah bilirdi ama neden ben?"Boşuna hayatı sorgulama üsteğmen, bende sana bayılmıyorum." Bunları keyifli bir sesle söylüyordu.
Bugün bildiğim tüm bedduaları ve küfürleri Alparslan komutana etmiştim.Son kez ona öldürücü bir bakış attıktan sonra yatağa uzandım. Malesef ki çakıyla olan yaram sağ omzumdaydı ve bende sağ omzunun üzerine yatamıyordum, sırt üstüde yatmayı sevmediğim için sol omzunun üzerine uzandım. Şuanda Alparslan komutan ile resmen bir bakışma gerçekleştiriyorduk.
Daha fazla direnemedim ve uyku beni tamamen esir aldı...
_________Saçlarımda bir el geziniyordu. İncitmekten korkar gibi dokunuyordu. Gezinen eller duraksadı ve tüy kadar yumuşak bir öpücüğü hissettim.
Her ne kadar kendimi uyanmak için zorlasamda uyanamıyordum. En son hatırladığım uykunun beni tekrar esir aldığıydı...
_________Şu an da hemşirenin getirdiği yemeği yiyordum, daha doğrusu yemeye çalışıyordum. Çünkü sağ omzum yaralıydı ve hareket ettirince ağrıyordu. E haliyle bende yemek yerken sağ elimi kullanınca sol el ile yemek yiyemiyordum.
Çatalı köfteye geçiremediğim için resmen sinir krizi geçiriyordum, Alparslan komutan ise bu halimden keyif alıyordu. En sonunda dayanamayıp çatalı bıraktım.
"Yemiyorum yemek falan!"
Alparslan ise güldü."Öfkeli civciv yemek yiyemediği için dehşet saçıyor."
"Gülmeyin komutanım!" Bir anda suratı ciddileşti.
"Eğer lütfen dersen sana yemeğini yediririm." Bu benim mizacım da önümde diz çök gibi birşeydi.
"Asla!" O ise hiç umursamayıp koltuğa yayıldı ve kendi yemeğini yemeye devam etti.
Ya resmen şuan karşımda keyifle kendi yemeğini yiyordu. İnşallah sıraat köprüsünü geçemezdi! Anlamıyorum ya! Neden benim refakatçim oydu?!İnsafsız, egolu, pislik adam!
Ama bende Leyal isem ona asla lütfen demeyecektim.
Bendeki de inat! Hadi hodri meydan!Biraz zaman sonra o yemeğini bitirmiş, bende boş duvarı izliyordum. Benim inat ettiğimi anlamış olacak ki
yatağın ucuna oturdu ve çatalımı eline aldı. Çatalı bir köfteye batırdı ve ağzıma doğru uzattı ama benim kılım kıpırdamıyor du."Aç ağzını."
"Ye-" daha lafımı bitirmeden köfteyi ağzına tıkmıştı. Az kalsın boğuluyordum. Oda benim sırtıma vuruyordu.
"Allahım benim bu adamın yanında can güvenliğim yok!"
Sesim sesiz bir fısıltı gibi çıkmıştı."Bir şey mi dedin, üsteğmen?"
Ona bakıp sahte bir gülümsemeyi dudağıma kondurdum."Ne kadar kibar olduğunuzu söylüyordum, komutanım."
Alaycı bir tavır ile söylediklerim kaşlarını çatmasını sağlamıştı.Bu şekilde ben serzenişlerde bulunurken oda bana yemeğimi yedirmişti. Yemin ediyorum bir gün bu adam yüzünden ölecektim...
Bitti!!!!
Nasıldı?
Bugün bir bölüm daha atacağım.
Bu bölüm Alparslan?
Leyal?
Leyal'in bedduaları ve küfürleri?
Bu arada kitap kapağını bu aşkom yapmıştır: Sensensenbenkimimbe
Hadi bayss oy verip yorum yapmayı unutmayın gencolarr🌞

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYAL
Novela Juvenil!İLK 9 BÖLÜM ÇOK ACEMİCE YAZILMIŞTIR ANCAK 9. BÖLÜMDEN SONRASI DAHA İYİ BİR ANLATIM İLE YAZILMIŞTIR. İLK BÖLÜMLER DAHA SONRA DÜZENLENECEKTİR! "İsminin anlamı gibisin, gece gibisin. Sana yaklaşanları karanlığında boğuyorsun." Gözleri siyahın en koyu...