!İLK 9 BÖLÜM ÇOK ACEMİCE YAZILMIŞTIR ANCAK 9. BÖLÜMDEN SONRASI DAHA İYİ BİR ANLATIM İLE YAZILMIŞTIR. İLK BÖLÜMLER DAHA SONRA DÜZENLENECEKTİR!
"İsminin anlamı gibisin, gece gibisin. Sana yaklaşanları karanlığında boğuyorsun." Gözleri siyahın en koyu...
Kanlar alınmıştı ve şuan oda da bir ölüm sesizliği hakimdi. Şuan neler hissetmem gerek bilmiyordum. Solum da o pislik adam sağım da askeriye ye yeni gelmiş albayım ve ailesi vardı.
Şuan garip hissediyordum, arafta kalmış gibiydim. Bir yandan o pisliğin babam olmama ihtimaline seviniyor bir yandan da tüm geçmişimin bir hata üstüne kurulu olduğunu düşününce sinirleniyordum.
Birde Zümra adındaki kız gelmişti. Resmen ben geldikten 35 dakika sonra gelmişti. Full estetik olan bir vücudu, platin sarısı saçları ve botokslu dudakları vardı. Haa egolu ve ergen tavırlarını da unutmamak lazımdı. Geldiği gibi beni küçümsemeye çalışmıştı ama Teoman binbaşı onu susturmuştu.
(Bir karargahta kaç albay olur diye araştırdım ama bir sonuca varamadım, Murathan albay karargahın ikinci albayı)
Murathan albay ise yaklaşık 1 ay önce bizim karargaha 2. bir albay olarak gönderilmişti. Sertti, yıkılmaz tabuları vardı ama özünde yufka yürekli bir adamdı. Kumral kahverengi gözlü bir adamdı.
Bu kargaşa da adını öğrendiğim Murathan albayın eşi Elfida hanım ise tam tersi, sarı şaçlı ve mavi gözlü bir kadındı.
Doktorun içeri girmesiyle daldığım hayaller âleminden uyandım. O an herkes susmuş, doktorun elinde ki zarfa bakıyordu. Buna o pislik adamda dahildi. Doktor sandalyesinde dik konuma geldi ve elinde ki zarfı yavaş yavaş açmaya başladı. Gördüğü sonuç üzerine yutkundu ve gözlerini bir panik dalgası esir aldı. Ben şimdiden sonucu anlamıştım...
Doktor boğazını temizledi ve söze girdi.
"Leyal Yalın 99.9 Murathan Şafak'ın, Zümra Şafak ise 99.9 ihtimalle Burhan Yalın'ın kızıdır." İşte bu sözler benim dönüm noktam oldu. Ben güzel bir çocukluk yaşayabilecekken benim çocukluğumu katletmişler di.
Doktor daha sonra bir şeyler daha zırvaladı ama onu dinlemiyordum. Zümra denen kız ve o adi katil sarılıyordu, Şafak ailesi ise özlemle bana bakıyordu. Bir insan nasıl doğru düzgün tanımadığı birine karşı özlem çeker ki? Onların yalancı özlemine kanmıyacaktım.
Hemen ayağa kalktım ve odadan çıktım. Ben tecavüze uğrarken, her gün ölesiye dayak yerken ve okul çıkışı zorla eroin satarken yanımda olmayan aileye şuanda ihtiyacım yoktu. Onlara zayıf yanlarımı gösteremezdim, ben kolay büyümedim ve beni incitmelerine izin vermezdim, vermem.
Peşimden geldiklerini biliyordum. Daha da hızlandım ve seri adımlarla merdivenlerin oraya geldim derken biri kolumdan tutup beni kendine çekti, bu kişi Murathan albaydı.
"Leyal, dur bir dinle. Bir yere gidip konuşalım." Gözlerimi arkamdan gelen Şafak ailesinde gezdirdim. Daha sonra gözlerim Murathan albayın gözlerinde durdu.
"İhtiyacım varken yanımda olmayan kişilere şuanda ihtiyacım yok. Lütfen günlük hayatınıza geri dönün ve beni hiç tanımamış gibi yapın." Bu nasıl mümkün olacak bilmiyordum çünkü aynı karargâhtaydık. Kolumu ondan kurtardım ve tam adım atacakken gür sesi koridorda yankılandı.
"Dur, emrediyorum Üsteğmen!"
"Karargah sınırları ve mesai saatleri dışında sizden emir almıyorum." Tempolu adımlar ile merdivenlerden indim. En son duydugum Elfida hanımın hıçkırık sesleriydi. Hastanenin otorparkına gelince motoruma bindim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(R1)
Her şey üstüme üstüme geliyordu, sanki boğuluyordum. Ben bunları hak edecek ne yapmıştım? Herkes parkta oynarken ben o küçük boyumla yemek yapıyordum. Herkes ailesi ile güzel vakitler geçirirken ben babamdan ölesiye dayak yiyordum. Herkesin annesi yanındayken benim ki beni terk etmişti. Herkes yeni, güzel kıyafetleri ile bayramda dolaşıp şeker toplarken ben eski, yırtık pırtık kıyafetlerim ile gizlice camdan onları izliyordum.
Neydi bu benim çektiklerim? Bir sınavmıydı? Ben bu sınavın doğduğum günden beri, tam 26 yıldır içindeydim. Hayat toplasan sayısı bir karışı bile geçemeyecek sevdiklerimi almıştı. Önce babaannemi, daha sonra kardeşim dediğim Ravza ve son olarak da kardeşim, abim, arkadaşım dediğim Yavuz...