Ayşe Hatun Önal-Olay🎶
SINIR: 80 oy 80 yorum
Derin derin nefes alıyordum.
Çok yorulmuştum. Yıkılmadım ama ayakta da değilim. Kafamı tekrar o yöne çevirdiğimde hâlâ beni izlediklerini gördüm. Acaba yüzümde bir şey mi vardı? Çünkü bu kadar çok bakmalarını ancak bu açıklardı. Parkurun başına doğru koşmaya başladım.
Alparslan komutanda bio'ların yanındaydı.Parkurun başına gelince hemen tekmil verdim.
"Üsteğmen Leyal Yalın-Mersin emret komutanım!" Yalın kısmını özellikle vurgulamıştım.
Albay beni inceliyordu. Hala rahat emri vermemişti.
"Nasılsın asker?"
"İyiyim komutanım!"
"Akşam müsait misin asker?"
Bu adam şimdi neden bunu soruyordu? Neyse yakında çıkardı kokusu."Müsaitim komutanım!" Albay'ın yüzünde keyifli bir sırıtma oluştu.
"İyi asker, bu akşam bize yemeğe geleceksin. Sakın red etmiyorsun, bir seferlik gel bundan sonra seni zorlamayız." Tam ağzımı açıp bir şey söyliyecekken konuşmamı böldü.
"Deden Tuğgeneral Orhan Şafak'ı kızdırmak istemeyiz değil mi Üsteğmen?" Bu alenen tehtitdi! Orhan Tuğgenerali tanıyordum ve dediğim dedik bir insandı.
Bu hayatta korktuğum sayılı insanlardan dı.İstemeye istemeye başımı salladım.
"Sana mesaj atarım asker." Diyip gitmişti. Abi tayfası ise bir süre beni süzüp gitmişti.
Hava çok sıcaktı ve bende çok terlemiştim. Alparslan komutana döndüm."Komutanım bugünlük bu kadar yetmez mi?" Beni kısa bir süzdü.
"Tamam gidip yıkanabilirsin pasaklı Üsteğmen." Kaşlarım çatıldı, benim nerem pasaklıydı? Söylediklerimi duyması için hafif sesli mırıldandım.
"Yazık, saçlarının yağlandığını hiç fark etmemiş." Bunu dediğim an eli saçlarına gitti, bu sayede beni duyduğunu anladım.
Ardından hiçbir şey söylemeden oradan ayrıldım.
Şimdi duş alma vaktiydi. Hızlıca odama gittim. Askeriye de benden başka kadın olmadığı için benim odam ayrıydı. Odama girince aynanın karşısına geçtim ve yansımama baktım. Terlen saçlarım alnıma yapışmıştı ama hâlâ güzelliğimden bir şey kaybetmemiştim.Banyoya girdim ve üstümde ki kıyafetlerden kurtuldum.
Vicudumun belirli yerlerlerinde mermi izleri ve esir alındığım zaman diğerlerine eklenen bıçak yaralarım vardı. Bu izleri sildirebilirdim ama sildirmek istemememiştim sonuçta bu yaraları vatanımı korurken almıştım.Sıcak suyu açıp, suyun vücuduma temas etmesine izin verdim.
______Mesai bitiminde arabama binmek için otoparka gidiyordum ki otoparkın girişinde Şafak ailesinin tüm erkeklerini gördüm. Bu sefer tanımadığım 1 kişi daha vardı. Bir dakika lan şurada ki Zühra denen paçoz değil mi? Bu paçoz beni görürse laf atacaktı ve bende hiç havamda değildim, yani onunla uğraşamam. Önüme döndüm ve otoparkta ilerlemeye başladım. Otoparka girince beni fark ettiklerini biliyordum ama o yöne hiç bakmadım. Bugün benim için üzgün bir gündü, çünkü Behzat albay tayinini istemişti ve şuanda karargâhta sadece albay olarak Murathan albay vardı.
Arabama gelince anahtara bastım ve araba otomatik olarak açıldı.
Beyaz bir BMW'm vardı. Arabamı çok seviyordum. Küçükken hep beyaz ve çok hızlı bir arabam olsun isterdim. Ve ben bu hayalimi de başarmıştım.
______Aynadan son kez kendime baktım.
Beyaz hafif bol bor pantolon ve siyah bir crop giymiştim, kombinimi siyah bir Converse ile tamamlamıştım.
Malatya çok sıcak olduğu için beni anca bunlar keserdi.Makyaj masamın karşısına geçtim ve hafif bir şekilde makyaj yapmaya başladım.
Makyajı yüzüme hafif de olsa renk gelmesi için yapıyordum. Gloss da sürünce hazırdım.Küçük çantama telefonumu, araba ve ev anahtarını koyunca hazırdım. Silahımı da belime taktığım da hazırdım. Zaten askerlerden oluşan bir eve gideceğim için silahımın görünmesini umursamadım.
Evin kapısını kilitledikten sonra asansörü beklemeden merdivenlerden aşağı inmeye başladım. 10 katlı bir apartmanın 4. katında yaşıyordum. Evim sakin bir semtdeydi ayrıca askeriyeye de yakındı.
Apartmanın önünde olan arabama bindim ve yola çıktım. Saat yaklaşık 7.30'du ve albayların evine yaklaşık 25 dakikalık bir mesafe vardı.
______Elimde ki çiçek ve tatlılarla zar zor kapıyı çalabildim. Yolda giderken eli boş gitmenin ayıp olacağını düşünmüştüm ve tatlı ile çiçek almıştı.
Elfida hanıma pembe lalelerden almıştım. Sevmezsini umuyordum.
Kapı açılınca karşımda tüm Şafak sülalesini beklemiyordum. Bir dakika lan bunlar kaç kişiydi? Elfida hanımın gözleri beni görünce ışıldamıştı.
"Hoş geldin kızım." Kızım ha? İyiymiş.
"Hoşbuldum Elfida hanım." Diyip elimde ki laleleri ona uzattım.
"Bunlar sizin için." Gözlerinin dolduğuna yemin edebilirdim. Murathan albay bana bakıp konuştu.
"Hoş geldin, geç içeri kapı da kaldın." Dedi ve beni içer doğru çekti. Elimde ki tatlıları Murathan albaya uzattım.
"Gerek yoktu, teşekkür ederiz kızım." Kızım kelimesi, söylemek çok kolaydı değil mi? Kapı da ki kalabalık ile yavaşça salon olduğunu tahmin ettiğim yere girdik. İçeri girmemle salonun baş köşesinde ki koltukta oturmuş beni izleyen Tuğgeneral Orhan komutanımı görmeyi beklemiyordum. Esas duruşa geçecekken beni eli ile durdurdu.
"Gel yanıma otur asker." Oturduğu koltuk iki kişilikti ve yanı boştu. Gidip yanına oturdum.
"Nasılsın Leyal?"
"İyiyim komutanım siz?" Kaşlarını yapay bir sinirle çattı.
"Bende iyiyim ve bana bir daha komutanım deme, dedenim ben sesin." Şuana kadar hiç bir zaman bir dedem olmadığı için dede kelimesinin ne demek olduğunu bilmiyordum.
"Peki ko-dede." Yüzü keyifli bir hâl aldı.
"Ha şöyle." Artık herkes koltuklara oturmuştu ve Murathan bey bana herkesi teker teker tanıtmaya başladı, buna abi tayfası da dahil...
Bitti!!!! Off bölümü yetiştireceğim diye öldüm.
Nasıldı?
Diğer bölümde bomba olaylar var.
Oy verip yorum atmayı unutmayın🌷
SINIR: 80 oy 80 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYAL
Roman pour Adolescents"İsminin anlamı gibisin, gece gibisin. Sana yaklaşanları karanlığında boğuyorsun." Gözleri siyahın en koyu tonuna bürünmüştü. "Dikkat et ki, sende benim karanlığım da boğulma." Yutkunuşu kulaklarımı doldurdu. "Karanlığında boğulmayı merak ediyorum...