4.Bölüm

1.7K 135 105
                                        

Belki🎶

Sınır:30 oy 40 yorum

Evde oturmuş film izliyordum. Hastaneden yaklaşık 5 saat önce gelmiştim. Yarın iş başı yapacaktım, zaten otur otur nereye kadar. Ben genellikle tek tabanca takılan bir askerdim. Her ne kadar üsteğmen olsam bile İstihbarat görevlerinde başarılı bir askerdim. Dağa çıkmayı, savaşmayı severdim çünkü hem kaybedecek bir şeyim yoktu hemde vatanına sevdalı bir kızdım.

Kapı çalınca hemen ayaklandım ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açar açmaz arkadaşım Ceren'in üstüme atlaması bir oldu. Az kalsın beraber yeri boyluyorduk.

"Lan koala in üstümden!" Ceren'de üstümden inip işaret parmağını ayıplar gibi bana salladı.

"Biz buraya arkadaşımız tek başına sıkılmasın diye gelelim o ise bize koala muamelesi yapsın! Olacak iş değil seni kınıyorum Leyal Yalın."

Bizim ki kollarını göğsünün altında sarmış, burun kıvırıyor du. Anlaşılan trip modundaydı. Ben ona kıyamam ki!

Hemen onu kollarımın arasına aldım ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Özür dilerim" oda daha fazla dayanamamış olacak ki kollarını belime sardı.

"Kırılmadım ki." ondan ayrılınca beraber salona gitmeye başladık. Salona girer girmez kendini koltuğa attı ve kendim için içine cips doldurduğum kaseyi hemen kucakladı.

"Hop hop hop, o benimdi!" Bacaklarını sehpaya uzattı.

"Ben misafirim, sen ise ev sahibi. Git kendine al."söylene söylene mutfağa gitmeye başladım.

"Te Allah'ım yaa! Kendi evimizde düştügümüz duruma bak." Hemen kendime yeni bir cips tabağı hazırladım ve Ceren içinde bir adet bardak çıkardım ardından da salona gittim.

Ceren'e soğuk çay doldurdum ve kendi yerime kuruldum.

"Eee anlat bakalım hastanede ki refakatçin kim di?" Ceren ile her şeyin dedikodusunu yapardık.

"Alparslan komutan'dı." Ceren gözlerini pörtleterek açtı.

"Hani sana sürekli ceza veren ve içtima yaptıran komutan mı?" Onu başımla onayladım.

"Ta kendisi." Ceren bana doğru eğildi.

"Bir şey soracağım bu adamın soy adı ne? Abim de o karargahta asker, belki tanıyordur."

"Alparslan, Alparslan Turan."

Ceren ağzı açık bir şekilde dondu kaldı. Elimi yüzüne doğru salladım. Yazık yavrucağaz donmuştu.
En sonunda kendine geldi.

"Siktir lan, o benim abim." Bu sefer şoka giren ben olmuştum. Ceren'in babasının Albay olduğunu biliyordum ama abisinin de asker olduğunu bilmiyordum.
Bu sefer Ceren beni omuzumdan tutup sarsmaya başladı.

"Lan şimdi seninle dedikodusunu yaptığımız komutan abin mi?" Ceren malesef der gibi başını salladı.

"Koca bir siktir, şimdi o pislik komutan senin abin mi?"

"Evet malesef o engelli şahıs benim abim oluyor, ama merak etme kendisini sevdiğim söylenemez." O sırada telefonum çalmaya başladı. Ceren'e bir dakika işareti yaptım ve telefonu elime aldım.

"Alo"

"Merhaba. Ben *** Hastanesinden Sevim Atalar, Leyal Yalın ile mi görüşüyorum?"

"Buyrun benim?"

"Leyal hanım yarın önemli bir konu için hastanemize gelmeniz lazım." Neden hastaneye gitmem lazımdı ki?

"Konu nedir?"

"Leyal hanım sizin doğduğunuz gün hastanede sizde dahil tam 4 bebek doğdu. Bu bebeklerden birinin ailesi bize 2 hafta önce kızlarının kendi öz kızları olmadığını ve o gün doğan diğer bebekler ile DNA testi yaptırmak istediklerini söylediler." Bir dakika bir dakika, bu ne boktan işti lan.

"Yarın saat kaçta geleceğim?"

"Saat 12'de hanım efendi."

"Tamam, iyi akşamlar."

"Size de iyi akşamlar Leyal hanım." Telefonu kapattım ve koltuğa fırlattım. Şuanda başımı avuçlarımın arasına almış ovuyordum. Bu ne boktan şeydi böyle.

"Ne oldu, arayan kimdi de bu hale geldin?"

Ceren'e tüm telefon konuşmasını özet geçtim. Ceren hemen başımı dizlerinin üstüne yatırdı.

"Üzülme kuzum belki karışmamışsın dır."

"Ya ben hiç hak etmediğim bir çocukluğu yaşadıysam, Ceren? O zaman ne yapacağım? Ben tecavüze uğrarken yanımda olmayan insanlara anne baba mı diyeceğim?"

Daha dün gibi hatırlıyordum o ayyaşın bana nasıl tecavüz ettiğini.

FlashBack(Leyal 13 yaşındayken)

Babam ona akşam yemeği hazırlamayı unuttuğum için beni dövüyordu.

"Orospu! Anca evde otur başka bir halta yaradığın yok zaten!" Diyip karnıma bir tekmeyi daha indirdi. Beni yakalarımdan tutup kaldırdı.

"Bugün dışarıda uyu da gör gününü!" Dedikten sonra beni yaka paça kapının önüne koydu.

"Baba lütfen aç kapıyı, dışarısı çok soğuk." Soğuktan tir tir titriyordum. Bağırıyordum çağırıyordum ama kimse beni duymuyordu. Bazı komşular sesten dolayı pencereye çıkmıştı ama beni görünce geri içeri girdiler. Artık alışmışlardı beni görmeye. Onlar insan olmayı hak etmiyorlardı. Ben burda soğuktan tir tir titrerken her geçen gün ölü bir çocuğa dönüşürken onlar sesiz kalıyorlardı. Bir çocuğun ruhunun ölmesine vesile oluyorlardı.

Sesiz ve karanlık sokaklarda yalın ayak yürüyordum. Bir Allah' ın kulu da gelip neden bu halde olduğumu sormuyordu.

Kaldırımda yürürken yolun bitmesi ile çıkmaz sokakta olduğumu anladım. Arkamı dönüp sokaktan çıkacakken bı ayyaş yolumu kesti. Buradan hemen gitmeliydim. Yanından koşarak geçerken beni kolumdan tuttu ve yere savurdu. Ben kafamın yere çarpması ile daha ne olduğunu algılayamadan onun üsteme çıkıp eski kıyafetlerimi yırtması bir oldu.

"Bırak! Bırak beni pislik adam!" Bağırıyordum, çığlık atıyordum ama insanlar benim çıklıklarıma sığar olmuştu.

Çığlık atmamla yüzüme tokat atması bir oldu.

"Rahat dur yerinde!" Güçsüz sıska kollarımla onu itmeye çalışıyordum ama olmuyordu.

Dudağıma yapışması ile ondan kurtulmaya çalıştım ama olmadı. Her iki kolumuda tek eli ile asfalta sabitlemişti.
Pantolonumun düğmelerini açması son şey olmuştu.

O gün benim ruhum ile birlikte hayallerimde ölmüştü. O gün bir çocuğun 'anne' diyen yakarışları duyulmuştu ama onlar o kızın feryatlarına sığar kalmayı tercih etmişlerdi. O kız o gün ilk defa annesini istedi. O kız ilk defa kadere lanetler etti...

Bitti;/

Leyal'in yaşadıkları? Bu bölümü yazarken çok zorlandım, o sahneyi yazmak benim içinde kolay değildi.

İlerleyen bölümlerde Leyal'in geçmişini teker teker okuyacağız.

Artık sınır koymaya karar verdim çünkü bölümler yaklaşık 100 okunma alıyor ama max 13 oy alıyor.

Güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle...

LEYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin