-14-

670 55 29
                                    

İlk kez Levent ile bölüm geldi. Çok istemiştiniz. iyi okumlar dilerim. Bu hafta geç geldi bunun için de özür dilerim. Ufak bir rahatsızlandım. anaca yetiştirdim. saygı ve sevgiyle. ..

............

..................................

..............................................

O gün ki gördüm seni

Yaktın ah

Yaktın beni...

Ben Levent, ağa olan o adam. Levent Şahinkoru.

Ben Hasan'dan olma. Meryem'den doğma Levent. Bir hiçim aslında. Bir değerim de yok. Allah'ın bir kuluyum. Soyadımız, namımız, paramız var. Ama kalbimiz, o şüpheliydi işte.

Aşk bir kenara şimdi.

Karşım da sigara içen kadın beni delirtiyordu. Kokusunun, kendinin farkın da değildi bu kadın. Ve ben ona baktıkça beline sarılmamak için zor duruyordum.

Titreyen telefonu masadan alıp açtım.

"Alo kado?" ben sesimi çıkarınca komutan da bana döndü. Ne de güzel gözleri var.

"Ağam odanız da biri var." Siktir.

"Kapının önünden ayrılma." Hızla kalkarken, karşım da oturan kadın da benimle beraber ayağa kalkmıştı.

"Ne oldu?" öfkeyle bana çıkışınca, şaşırdığım kadar da etkilenmiştim. Ses tonu ne öyle. Öfkeli halinin nasıl olduğundan bihaber.

"Kado aradı. Evde ne olursa bana bildirmesini söylemiştim. Odamda biri varmış."

"Yani?"

"Dedim ya komutan. O odanın sadece bende var." Gözleri kocaman açılırken, onu izlemek yerine hızla hareket edip arabaya bindim.

"Ulan her kimsin bittin." Komutan, komutan. Ah komutan. Bir doğru düzgün bulaşamadık.

&&&

Arabayı park edip hızla yukarı çıktım.

"Ee kado. Ne yaptın?" kapının önünde duran adama yaklaştım. Olumsuzca başını salladı.

"Size haber verdikten 2 dakika kadar sonra sesler kesildi." O konuşurken anahtarı ceketin iç cebinden çıkarıp kapıyı açtım. Elim belimde ki silahı bulurken ilk adımı attım içeriye.

"Ağam önden ben gideyim." Ona ters ters bakınca başını çevirdi. Kendini demirden sanıyor her halde.

"Çok konuşuyorsunuz kado." Etrafı kolaçan edip içeriye girdim. Hiç kimse yoktu. Nasıl yoktu. Buranın sadece iki girişi vardı ki. Biri giriş bile sayılmazdı. Biri kapıydı. Diğeri parmaklık olan ve direk avluya bakan pencereydi. Ve benim bildiğim bu iki giriş ve iki çıkıştan başka bir yer yoktu.

"Ağam yemin ederim sesleri duydum."

"Tamam Kado sen çık." Başını eğip çıktı odadan. Onun ardından kapıyı kapatıp kilitledim.

Bakalım bu odada neler dönüyor?

Etrafı dolaşırken masada ki siyah zarf gözüme ilişti.

Yine mi?

Zarfı alıp hızla açtım. İçinden çıkan koca kağıt da sadece iki kelime yazıyordu.

'Binbaşı Metin.' Yeni gelen komutan. Ondan ne istiyorlar. Onu geçtim benimle ne alakası vardı.

"Bulmacaları hiç sevmem." Zarfı cebime yerleştirip, sandalyeye oturdum. Bu odanın her santimi aranmalıydı. Her santimi. Bu odada benim bilmediğim bir kapı falan olmalıydı. Yoksa nasıl ellerini kollarını sallayarak gelip bu zarfları koyabilirlerdi. Delireceğim. Çalan telefonu çıkarıp ekrana baktım.

HİLAL (Güçlü Kadınlar S. 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin