-3-

3K 181 41
                                    

...................................

Mükemmel yorumlarınız için çok teşekkürler. Sağlıkla ve mutlulukla kalın.

.....

Kahveyi sade. Çayı üç şekerli içerim. Ben böyle işe sokarım. Ben neden bu adamla kahve içiyorum? Neden? Ne zaman geldim? Niye geldim? Kim getirdi lan beni buraya?

"Buyurun kahveniz Komutanım." Sağ ol koçum ama araya girme düşünüyorum. Buradan hemen kaçmam lazım.

Bir yanımda Nihal denen cadı kadın.

Bir yanımda ağa bozuntusu.

Hatırlıyorum. Her şeyi hatırlıyorum.

İhtiyaçlarım için köyün merkezine gelmiştim. Yani kadınım sonuçta. Dağın başında gereksiz olan her şey ihtiyaç olmaya başlamıştı. Bu yüzden markete uğramıştım. Ve bu cadalozla karşılaşmıştım. Tabi ki onu gördüğüm için ne kadar mutlu olduğumu söyledim. O da aynı şekilde karşılık verdi. Buraya geldiğim için çok mutluymuş. Kendine yaşıt bir kadınla arkadaşlık yapmak onun için bir şansmış. Sikeyim dedim yalanlarını, tabi içimden. Neyse alışverişimi yapıp kaçayım dedim. Yok... Kahve içelim dedi. O yapmayacağı için kabul ettim tabi ki. Kahveye ihtiyacım vardı. Daha karakola almamıştık.

Tahmin edin bu cadaloz kahve içilecek çok güzel bir yer var deyip. Beni nereye getirdi? Evet bilemediniz... Ağa bozuntusunun evine... Bayılıyorum bu salaklığıma.

"Komutan nasılsınız?" bak seninle geldiğimden beri göz göze bile gelmedim. Neden bana şimdi soru soruyorsun? Bilerek yapıyorsun dimi hayvan herif... Hem sanane ya. Nasılsak nasılız. Ne yapacaksın? Kötüysek? Ne?

"İyiyiz ağa. Alıştık köye." Küçücük köy, bizimkilerde sıcakkanlı zaten. Bir haftada köylülerle içli dışlı olmuşlardı. Bu kadar dışa dönük olmalarına rağmen nasıl hala bekarlar anlamış değilim. Arada birileriyle konuşuyorlar, ama asker olmanın verdiği bir dezavantajdan dolayı o konuşmalar asla bir aydan fazla sürmüyor. Gerçi onlarda kafaya takmıyorlardı.

"Evet haberim var köylülerle çok iyi anlaşmışsınız." Bunu bende biliyorum. Neden bana bildiğim şeyleri tekrar ediyorsun acaba?

"Evet evet..." en iyisi geçiştirmek. Daha da uzatırsa kalkar giderim. Bıktım ya... Cidden bu adam beni katil edecek potansiyele sahipti. Sürekli o pis sırıtışı suratındaydı. Bir insan neden sürekli sırıtır. Bir neden lazım yani. Kırık bu herhalde ondan.

"Ağam, okul için su deposunu yedeklememiz lazım." Aferin cadı sen konuş. Benden uzak olun... Onlar konuşmaya dalarken evi inceledim. İkinci katta bir kadın kısık gözlerle bizi izliyordu. Bak bu bakışları bilirim... Düşmancaydı... Oturduğumuz yere her an bir roketle saldıracak kadar nefret doluydu bakışları...

"Şu balkonda ki bizi öldürecek gibi bakan, cadaloz kim?" ikisi bakışlarını önce bana. Sonra benim baktığım yöne çevirdiler. Birkaç saniye sonra ağa bozuntusunun kahkahasını duymuştum. Nihal denen cadı yine o gülüşü ardına sakladığı nefretiyle bana baktı.

"Yengem o benim." Dedi. Bunu ağa bozuntusu dedi. Yani olabilir. Neden olmasın, pot kırmak herkese mahsus bir şey. Sonuçta insanız. Ben yapmasam, sen yapmasan kim yapacak hata.

"Ablam kendisi." Umurumda değil cadaloz. Sen demesen bile sana benziyor derdim. Enerjiniz aynı. Neyse ki bu roket saldırısını engelliyor.

"Öyle mi, bakışlarınız aynı." Allah için alın. Konuşma benimle. Küs, hatta defol git. Hatta ben seve seve giderim buradan. İkinizin suratına katlanmak yerine, herculesim aşkımla oynarım. Canım ya özlemiştir beni.

HİLAL (Güçlü Kadınlar S. 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin