bölüm 24

31.8K 854 412
                                    

İyi okumalar
...

Dondum kaldım. Gözlerim gözlerine kitlenmiş. Gittikçe koyulaşan hareleri vücudumdaki sıcaklığı harlıyordu. Bir anda ortam aşırı sıcak olmuş üzerimdekiler ağır gelmişti.

"Ne?" Bugün benimle ilgilenmesi hoşuma gitmişti. Düştüğümde her zaman ayağa kaldırmıştı beni. Sırf bu yüzden bile ona aşık olabilirdim. Fakat-

11 yaş. Ah kimi kandırıyordum. Benden büyük olan ona ilgi duymamı sağlayan tek şey baba sorunlarımdı. Babam ben düşünce kaldırmamış, yanlış yapınca bağırıp kızmıştı. İşin ilginç yanı bunun farkındaydım. Ama engel olmak istemiyordum. Sevgiyi babam bana vermemişti. Ama belki Kıraç hocam verebilirdi.

Her sevgi verenin arkasınan mı koşacaksın

Sarsak adımlarla bir adım geri gittim. Hareketlerinden emin bir şekilde bana doğru bir adım attı.

"Benim ol Siles. Benim ol. Sana bütün sevgimi vereyim. Başka vadedebileceğim bir şeyim yok. Öğretmen olup paramın olmasıyla ilgilenmiyorsan tabi ama bununla ilgilenmediğini düşünüyorum." Zengin olduğunu biliyordum. Bu rahatlatıcıydı. Bizim aile de zengin sayılabilirdi ama ben okula ve dershaneye otobüsle gidiyordum. Some mazot problem.

Hocam duraksadı. "Senin ilgini istiyorum. Benimle ilgilen ada. Buna çok ihtiyacım var." Şok üstüne şok yaşayan bedenimin hakimiyetini gitgide kaybediyordum.

Sırtım duvara dayandı. Üzerime gelmedi ama aramızda bir adımdan bile az bir mesafe vardı. Ne diyecektim.

Endişelerini söyle

"Ben-"  1-senin üzerinden iddaya girdim.  2-Limit, türev, integral çok gereksiz çünkü anlamıyorum. 3-büyük ihtimal benden nefret edeceksin. 4-umarım yanıma diş macunumu ve fırçamı almışımdır. 5-seni seversem sana bağlanırım. 6-eğlenceli birisin yani öyle hissediyorum. 7- dur bu şimdi aklıma gelmedi.

Aklıma bir saniyede ne kadar çok şey gelmişti. Bir adım daha yaklaştı ve aramızdaki mesafe nefesini hissedebileceğim kadar daraldı.

Kahve gözlerinin derinlerinde sözlerinin doğruluğu berrak bir şekilde görülüyordu. Arzusunu gizliyordu. Arzusunu öyle bir gizliyordu ki o puslu camı bulup da ardına bakmak cesaret isterdi.

En romantik anlarda akla gelen saçma sapan gereksiz ayrıntılar hep aklına gelirdi. En azından benim sağ beyin lobum öyle çalışıyor. Konuyu dağıtmak için söylemek ve söylememek arasında kaldım.

Başımı ellerime indirdim. Loş ışık bazı yerleri görmemi engelliyordu.

"Kalemin bende kalacak demek mi bu?" Başımı kaldırmadım. Kısık sesimi zaten duymuştu. Hemde çok iyi duymuştu ki boğazından gelen bir kıkırtı odağımı değiştirdi.

Bir adım daha ve aramızda mesafe namına sayılabilecek bir şey kalmadı. Kalbim maratonuna devam ediyordu. Sakin ol koç. Beynimi ikna edersem kalbim yavaşlar diye düşünüyorum.

Kıraç retrosunda mı? Mümkün değil

"Bir kalemi ne kadar da kafana takıyorsun. Ve hayır o kalemi alacağım." Hani gülmüştün sen. Başımı yanlış anlaşılacağı için ellerimden kaldırdım. Var mısın meydan okumaya.

"Hayır alamayacaksın." Gözleri kısıldı. Ona belirli bir cevap vermememe karşın o arzusunu puslu camdan görmüyordum. Puslu camın arkasından bakmayı mı yeğlerdim. Evet kesinlikle onu yeğlerdim.

Biraz daha böyle bakmaya devam ederse şurada inim inim inleyecektim. Yüzünü yüzüme hizaladı. Kambur durmak zorunda kalmıştı ama bunu çok taktığı söylenemezdi.

AH BE HOCAM!?+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin