Yemek

441 20 7
                                    

Rojda'nın kapıyı açmasıyla gülümseyen Raziye ve Muhammet bağırıp çağırarak dışarı çıkıp kovalamaca oynamaya başladılar. Onlara gülümserken birden Azad'la göz göze geldim. Onun da yüzündeki tebessüm birden değişip gözlerini kaçırdı. O mavi gözleri farklı bakıyordu. Salona geçerken kolu koluma sürtmüştü. Azad'ın uyarma anlamındaki öksürüğü ile kolumu çektim. İçeri geçip hep beraber yer sofrasına oturduk. Yemeklerimizi yiyip sohbet ettikten sonra Azad elini yıkamak için banyoya gitti. Fırsattan istifade ben de arkasından gitmek için kalktım. Annemin nereye gittiğimi sormasıyla

"Su içeceğim tulumbaya gidiyorum."

Bunu dememle birlikte dışardaki tuvalete gidip kapının arasından Azad'a baktım. Azad ellerini yıkayıp dışarı çıkacağı esnada onu hızlıca içeri itip kapıyı kapattım. Ne olduğunu anlayamayan Azad'ın kaşları çatılmıştı.

"Konuşmalıyız Azad!"

"Ne konuşacağız Berzan? Ben diyeceğimi dedim."

"Ben demedim ama."

"De hadi de gidelim artık şuradan."

"Sabah iyiydik de ne diye öğlen afra tafra yaptın? Sanki bunca şeye ben zorladım seni."

"Bilmiyorum Berzan bitti giti işte, uzatma. Mazide kald-

Kapıyı açmaya yeltendiği esnada bileğini sıkıca kavrayıp çıkmasına engel oldum.

"Hayır Azad, btti gitti diye bir şey yok. Konuşacağız."

"Tamam Berzan tamam. Ulu orta konuşmayalım bari. "

Beni kolumdan tutup sürükleyerek samanlığa götürdü. Elini alnına götürüp kaşıdıktan sonra bana döndü.

"De hayde Berzan ne diyeceksen de."

Bunu demesinin ardından kısa bir sessizlik oldu, ama gözlerini gözlerimden çekmiyordu.

"Niye sağın solunu tutmuyor Azad? Baban öldüğünde de böyle olmuştu. Bir anda mesafe koyuverdin aramıza, ben ne olduğunu bile bilmezken. Bana bir açıklama dahi yapmadan..."

Gür olan sesim sonlara doğru kısılmıştı.

"Öyle olması gerekiyordu Berzan ve şimdi de böyle olması gerekiyor."

"Neden Azad ya neden?"

"Anlasana Berzan çok ileri gittik! Bu kadar yakın olmamalıydık ama biz bir hata yaptık tamam mı?"

"Niye anlık bir hevesmişim gibi davranıp duruyorsun?"

"Öyle davranmadım Berzan!"

"Öyle davrandın ve yine öyle davranıyorsun. Sen sadece korkaklık yapıp duruyorsun yeter artık!"

Bakışları yumuşamıştı, siniri gitmiş yerini şefkate bırakmıştı.

"Ben senin için korkuyorum Berzan, senin için..."

Önüme düşen saçlarımı okşayarak geriye taradı. Yüzü yüzüme yavaş yavaş yaklaşıyordu. Kalbim attıkça sanki göğsümü delip dışarı fırlayacakmış gibiydi. Dudaklarını dudaklarıma kapadığında hafifçe ağzımı aralayıp onun dudaklarını kendime çektim. Onun da eli belimi buldu, usulca kavrayıp kendine doğru yaklaştırdı. Sıcak tenini kıyafetlerinden bile hissediyordum. İkimiz de heyecanlıydık. Bunun şehvetli bir öpüşten ziyade sevgi dolu olduğunun ikimiz de farkındaydık. Ağzımdan kaçan ufak bir iniltiyle takırtı duymam bir oldu. Aniden birbirimizden ayrılıp kapıya döndüğümüzde koşarak kaçan Ahmet'i her zamanki kırmızı kazağından tanımıştım.

"Ahmet bu!"

Korkuyla birbirimize baktık.

"Ne olacak şimdi?"

Azad bir şey diyemeden sadece bana baktı, ben de ona...

BERZAD +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin