"A-abi ben şey... özür dilerim yani sizi öyle beklemiyordum. Çok özür dilerim, çok da utandım zaten. Kapıyı da çalmadım çok özür dilerim abi. "
"Ö-önemli değil Ahmet. Neden gelmiştin sen?"
"Babam camiye çağırmıştı da. Haber vereyim dedim. Sizi soruyor geç kalmayın. "
"Tamam abicim sen git, geliyoruz biz."
Ahmet'in başını sallayıp yola koyulmasıyla arkama dönüp derin bir nefes aldım. İçeri girdiğimde Azad bana hala gülerek bakıyordu.
"Kardeşinin seni götünün parmaklanırken basması nasıl bir his aşkım."
Azad'ın hiç utanması yok muydu acaba? Ettiği laflara bak. Ben burada utançtan kızarıp bozarıyordum beyefendi benimle dalga geçiyordu.
"Ya Azad dalga geçme. Çok utanıyorum zaten."
Gelip kafamı göğsüne bastırarak sarılmıştı. Sırtımı ve belimi saran kollarını sıkıp gevşetmiş ve sırtımı sevecen bir tavırla sıvazlıyordu.
"Bir şey olmaz. Biliyordu zaten sevgili olduğumuzu. İlk basılışımız değil sonuçta. "
Son cümlesini hafif bir kıkırtıyla söylemişti, bu da beni gülümsetmişti. Göğsüne hafifçe bir yumruk geçirip söze girdim.
"Ama seviştiğimizi ve senin üstte olduğunu bilmiyordu sonuçta. Artık bunu da biliyor. Off rezil olduk çocuğa. "
Kollarını çekmeden hafifçe ayrılıp tekrar gülmeye başlamıştı.
"Memnun değil misin bu durumdan? İstersen sen de dene birgün. "
Utanmaz arlanmaz laflarının ardı arkası kesilmezken bir de göz kırpıp yanağımdan makas almıştı. Gülerek ona döndüm.
"Memnun olmasam devam etmezdim zaten. Yine de denerim belki birgün. "
Göz kırparak söylememe gülmüştü.
"Ooo Berzan, bakıyorum bu aralar pek bir heyecanlısın. "
"Öyleyimdir, bilirsin. "
Dediklerimle şen bir kahkaha atmış ve saatine bakarak bana tekrar döndü.
"Berzan, hadi ezan okunacak."
Onu başımla onaylayıp son kez birbirimize bakmış ve muhtarlıktan dışarı çıkmıştık. Toprak yoldaki adım seslerimiz kulağıma dolarken ikimizin elleri birbirine çarpıp duruyordu. Ufak bir gülümseme belirdi yüzümde serçe parmağımı onunkine dolarken. Kısa bir anlığına da olsa dümdüz duran parmağı beni üzmüştü. Tenha bir yolda olduğumuz için sorun olmazdı üstelik. Sanki istemiyormuş gibi hissettiğim için olsa gerek bir inat bir hırs duyup elini avucumun içine aldım. Parmakalrımı onunkilerden geçirirken uçları alev alev yanıyor gibiydi. Azad ise hiçbir şey yapmıyordu.
"Tutsana elimi Azad. "
Sesim biraz kırgın çıkmıştı. Başbaşayken hep yakın olan adam nedense beklemediğim bir anda çok soğuk oluyordu. Çöl misali sabahları yakıp geçerken akşamaları da soğuğuyla yıkıp geçiyordu.
"Yoldayız Berzan. Bir gören falan olacak yapma Allah aşkına. "
"Beni yolun ortasında duran arabada öpen kimdi acaba? "
"O zaman kimse yoktu. "
"Yine yok. "
"Tamam Berzan. "
Dengesiz tavrı sinirlerimi bozarken daha fazla uzamasını istemiyordum. Konuşmadım ya da ona bakmadım, yalnızca tuttuğum elini yavaşça serbest bıraktım. Azad'ın gitgelli halleri beni yıpratıyor gibiydi. Ama beni yoran ve üzen aslında ne o ne de onun tavırlarıydı. Üst üste gelen olaylardan dolayıydı yalnızca.
"Azad, sen önden git. Ben babamlara geç geleceğim demiştim çıkmadan önce. "
"Tamamdır yavrum görüşürüz."
Ona zoraki bir şekilde gülümseyip bir araya döndüm yolumun uzaması için. Sonra da tekrar düşünmeye başladım. Azad haklıydı, yolda yürürken böyle yapmamalıydım. Bir gören olsa hiçbir mantıklı açıklama yapamazdık onlara. Ne diye ona kızıyorsam zaten. Gayet de seviyordu beni, beni düşündüğü içindi tüm bu yaptıkları. Kendimi üzmeme gerek yoktu. Peki ya Ayşe'yle olan düğünümüz ne zaman olacak? Karnı burnunda gelin olacak hali yok ya. Onu da hızlıca ayarlamamız gerekiyordu ki bir an önce yapalım düğünü. Gerçi evlenmek istemediğim biriyle düğün yapacak olmak biraz tuhaftı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERZAD +18
RomanceKüs iki çocukluk arkadaşı barışıp yalnızca arkadaş mı olacak yoksa bundan daha fazlası mı? Peki ya verilen kararlar bizi nereye taşır? Azad ve Berzan'ın verdiği kararlar onları nelere sürükleyecek? . . . . . . . . . . . . . . . . . Eşcinsel bir kurg...