Azad'ın yanına gittiğim gibi Azad'ın boynuna atladım. O ise beni hızlıca itip sinirli bir şekilde
"SARILMA, YA BİRİ GÖRÜRSE. S*Kİ TUTARIZ!"
"Küfür etme Azad. Ne diye bağırıyorsun?"
"Haksız mıyım amına koyayım?"
Geldiğime pişman olmuştum resmen. Onca özlem onca merak ve bu bekleyiş boşa mıydı yani? Geçen gün beni üzdü diye o kadar özür dileyen adam bu muydu? Kimle sevgili olduğumu anlayamıyordum artık. Sürekli bir öyle bir böyleydi.
"Niye geldim ki zaten yanına."
Sakince söylemem onu kızdırmış olmalı ki.
"Niye geldin ki gerçekten! Niye beraberiz ki biz! Sürekli kavga edip duruyoruz senin saçma sapan hareketlerinden dolayı!"
"Saçma sapan mı?" diye kendi kendime sessizce mırıldanmıştım. Tüm bu birbirini tutmayan tavırlar ona ait iken niye bana çıkışıyordu?
Sadece yüzüne bakıp oradan ayrılmak için arkamı döndüm. Haklıydı ama sert davranıyordu. Biraz rahatlasa o da ben de sakinleşmeyi başaracaktık aslında. Belki onda da hak vardı. Bilemiyorum. Daha fazla bunu düşünmek istemiyorum en azından.
"Berzan..."
Aldırış etmeden yoluma devam ederken kolumdan tutup beni hızlıca arkadaki odaya sürükledi. Onun peşinde sürüklenmek istemiyordum artık. Ne mental olarak ne de fiziksel alarak.
"Azad n'apıyorsun? Ne bu tavırlar? Kaç gündür neden böylesin? Bir şey varsa söyle bileyim. Beni de arada bırakma! Bir öylesin bir böyle ne zaman son bulacak tavrın?"
Bir çırpıda söylediğim sözlerin ardından cevap bile vermemiş hızlı ve sertçe dudaklarıma yapışıp beni kucağına almıştı. O, alt dudağımı dudakları arasına alıp emerken ona karşılık vermemek için çok çaba sarf ettim ama büyüsüne kapılmamak elde değil. Daha fazla da dayanamadım zaten ve ben de onun üst dudağını kendi dudaklarım arasına aldım. Yarıda kesilen muhtarlık maceramızdan sonra ikimizin de daha fazla beklemeye ne gücü ne de sabrı kalmamıştı. Beni masaya oturtup üzerimdeki gömleği hızla çıkarıp elini pantolonumun üzerinden aletime bastırmıştı. Fakat çok oyalanmadan pantolonumu sıyırmış kalçalarımı elleri arasına hapsetmişti.
Masanın yanındaki çekmeceden vazelin çıkarttığında gözlerim onun pantolonuna kaymıştı. Kemerine yönelip pantolonunu çıkarttığımda o da vazelini yanıma koymuş gömleğinin düğmelerini açıyordu.
Eşyalarımızı yere attıktan sonra yanımdaki vazelini tekrar eline almış deliğime yediriyordu. Her zamankinden daha hızlı davaranıyordu bu sefer. Öylesine bir tutku vardı ki gözlerinde içimiz içimize sığmıyordu. Daha fazla vakit kaybetmemek için tekrardan vazelin almış ve kendine de sürüp deliğime konulanmıştı. İçime aniden girmesiyle hafif tiz bir inleme döküldü dudaklarımdan. Biraz bekleyip hareketlerini hızlandırmaya başlamıştı. İkimiz de hızlı hızlı nefes alıp veriyorduk ve pek de kendimizi tutamayarak inliyorduk. Gözlerimizi gözlerimizden çekmeden devam ediyorduk tüm bunlara.
"A-azad biraz sessiz olmalıyız, burası iş yerin."
O ise bunu umursamayarak inlemelerine devam ediyordu. Tabi ben de.
"Ah... Berzan..."
Sözünü bitiremeden derin derin nefesler almıştı.
"Söyle Azadım, söyle."
Nefes nefese dediklerimle gülümsemişti.
"Seni nasıl özledim ah bir bilsen Berzan..."
Dedikleriyle aşka gelmiştim ve dudaklarına kapanmıştım. Hızlı hızlı içime girerken dudaklarımızın dansı beni bulutlara çıkartıyordu.
"A-azad... geleceğim."
Azad hızla o çok sevdiğim parmaklarını aletime dolamış beni çekmeye başlamıştı. Bu ıslak sesler ikimizi de çıldırtırken aynı anda boşalmış soluk soluğa kalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERZAD +18
RomanceKüs iki çocukluk arkadaşı barışıp yalnızca arkadaş mı olacak yoksa bundan daha fazlası mı? Peki ya verilen kararlar bizi nereye taşır? Azad ve Berzan'ın verdiği kararlar onları nelere sürükleyecek? . . . . . . . . . . . . . . . . . Eşcinsel bir kurg...