Merdümgiriz

108 14 91
                                        

Postallarını yere vurarak onların sesini dinliyordu masada ki onlarca konuşmanın arasında. Kafasındaki sesleri dinlemeye anca yetiyordu gücü o yüzden kendini soyutlamayı seçmişti bulunduğu ortamdan.

Koluna değen elle kendini hapsettiği düşünce kuyusundan çıktı. Kendisine dokunan elin sahibi olan Alin'in kucağındaki bebeğe çevirdi bakışlarını. Küçük elin sahibi gülümseyerek ona bakıyordu. Bebeğin yüzündeki gülümsemenin aynısı kendi yüzüne de yerleşti. Kucağına gelmek isteyerek kollarını kendisine uzatan bebek ile Alin'e döndü. Alin'de ikili gibi yüzüne koca bir gülümseme yerleştirmiş bir şekilde bebeği İzge'nin kollarına bıraktı.

Üzerindeki bakışları umursamadan kucağındaki bebeğin saçlarını koklayıp bebek kokusunu ciğerlerine doldurdu.
Elleri yüzünde kendisine bakan bebeğin bakışları onun üzerinden çekilmiş başının üst tarafında bir yere odaklanmıştı. Kendisi de bebeğe uyarak başını yukarıya kaldırdı.
Gözlerinde gülümseme ile kendilerine bakan Tuğra beklemediği bir görüntüydü.

"Birtanem hemen doldurmuşsun yerimi iki dakika gelmeyince," dedi bebeğin parmağına sardığı elini öpmeden hemen önce.

Kardeşine laf sokma fırsatı yakalayan Baybars böldü ikili arasındaki bakışmayı.
"Hiç Cemre'ye söylenme kardeşim sen, ne bilsin ufacık bebek sonuçta kucağında olduğu arkadaşta malum birilerinden sevdiklerini çalmaya alışkın."

Tuğra aralarında ne olduğunu anlayamadığı ikiliye karışmak istemiyordu ne de olsa kardeşlerdi, İzge ise Baybars'ın bu hallerini doğal karşılıyordu, alışmıştı. Ancak o ne kadar susarsa sussun onu yerine konuşmaktan ve asla yeğenini yedirmeyen Erkut konuşmaktan geri durmadı bu sefer de.
"Baybars alttan alttan ima yapmayı bırak kocaman adamsın yaşına göre davran zahmet olmazsa."

Baybars, Erkut'un dedikleri ile her zaman ki gibi bir kaç dakika sürecek sessizliğe büründü ne de olsa birazdan bir daha laf sokma fırsatı gelicekti ayağına ve o sanki Erkut ona kızmamış gibi tekrar aynılarını yaşanacaktı.

"Tamam dayı savundun sende kızını anladık tamam laf söyletmiyorsun kızına," dedi alttan vurduğu alay ile.
Erkut karşındaki Baybars'a bıkmışçasına kafasını iki yana salladı ve kendi haline bırakma kararı aldı. Tabii tekrar İzge'ye saldırana kadardı bu süre.

Baybars'ın kucağındaki Ezgi ise çok farklı alemlerde gezmekteydi. Bakışları ise bu durumu ortaya apaçık vurarcasına halasına kitlenmişti. Çok sürmeden İzge'de farketmişti üzerindeki mavilikleri. Tek farkeden o olmamıştı arkasında duran Tuğra'da yakalamıştı Ezgi'nin bakışlarını.

"Siz Cemre'yi bana verin isterseniz?" Kollarını bebeği almak için genç kadına uzatırken fısıldamıştı. İzge yüzündeki tebessüm ile başını hafifçe yana eğerek etti teşekkürünü Tuğra'ya ardından da Cemre'yi onun kollarına bıraktı.

Boşalan kollarını kucağında boşluk oluşacak şekilde ufak bir aralık ile tekrar açtıktan sonra ellerini öne uzatarak gel bakalım dercesine Ezgi'ye gösterdi. Kollarını göğsünde bağlayıp küskünce kafasını çeviren yeğeni ile kalktı oturduğu sandalyeden. Sandalyesinin yanına bıraktığı poşet çantayı alıp kendisine her zamanki nefret bakışlarını atan Baybars'a ilerledi. Tuğra ve Bahadır ile olan koyu sohbetinden yeğenin ayaklanışı ile sıyrılmış olan Erkut, İzge'nin Baybars'a ilerleyişi ile her an kalkıp müdahale etmek için hazırladı kendini. Kendi aralarında muhabbette olan Nilüfer, Meva ve Sevgi Hanımda dikkatlerini oraya çevirdi. Meva ise her an kalkıp Ezgi'yi almak için sandalyesinde yan dönmüştü.

"Ezgi"

Ezgi kendisine seslenen halasına bakmamakta oldukça ısrarlıydı. Daha yeni gelmişken o kendisi ile vakit geçirmesini istiyordu halası ise başka bir bebekle oynuyordu. Ufak kalbini kırmıştı bu durum hiç tanımadan yıllarca özlem duymuştu ne de olsa. Ancak İzge'nin elindeki poşet iradesini etkilemekteydi çünkü oldukça meraklı olan kişiliği içinde ne olduğunu öğrenmek istiyordu.

DİLHUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin