Münzevi

88 18 122
                                    

Topuklarının üzerinden arkasına, sesin geldiği yöne döndü. Karşındaki simayı birkaç saniyelik düşünce silsilesi arasından buldu ve yakaladı.
Ancak karşındaki adam kendini tanıtmaktan geri durmadı.
"Yüzbaşı Tuğra Gökalp."
Ardından ekledi cümlesine.
"Baybars komutanın timinden."

"Hatırladım, hatırladım dava günü karşılaşmıştık değil mi?" Diyerek cevabını bildiği soruyu yöneltti karşındaki adama.

"Evet evet. Biz size o gün teşekkür edememiştik malum olaylardan dolayı."

"Malesef biraz olaylı bir andı. Ayrıca teşekürlük bir durum yoktu görevim," dedi İzge. Konuşmanın bitmesini bekliyordu aceleci bir tavırla.  Karşındaki adam kadının acelesinin farkında olmadan davette bulundu.

"Zamanınız varsa biraz misafirim olun."

Ancak kadının çatılan kaşları ile açıklama yapma gereği duydu. "Teşekür etmek için tim ile oturuyoruz bize katılırsanız mutlu oluruz."

"Çok isterdim ancak pek vaktim yok başka zaman artık," diyerek reddetti karşındaki adamın teklifini. Ama Tuğra'nın kadını bırakmaya pek niyeti yoktu, mesleklerine onları kavuşturan bu kadına en azından doğru düzgün bir teşekkür borçlulardı, böyle ayaküstü olmayanından.

"Bunu onlara kendiniz iletseniz beni büyük kargaşadan kurtarmış olursunuz. Hepsi size karşı fazlası ile müteşekkir bir haldeler ve tek başıma oraya dönersem benim için pek iyi şeyler olmayacak malesef,"dedi Tuğra kadını ikna etme çabasıyla. Timini tanıyordu kadın masanın yanına yaklaştığı an binbir türlü ısrar ile onu o masaya oturturlardı.

Adamın ısrarcı ve mahcup haline daha fazla kayıtsız kalamadı İzge. "Peki, öyle olsun."

"O zaman buyrun," diyerek eli ile arka bahçeye doğru yol gösterdi Tuğra.

Yanındaki adama ayak uydurarak kalabalık masaya doğru ilerledi İzge. Davada savunduğu ancak yüzlerine ilk defa düzgünce baktığı müvekkileri girdikleri koyu sohbet ile kendilerini farketmemişlerdi. Arkadaşlarının dikkatini hafif ve yalandan bir öksürük ile kendilerine topladı Tuğra.

Ard arda merhaba ve hoşgeldiniz sesleri arasında hızlıca tüm yüzleri tek tek inceledi ve istemsizce ufak birer analiz yaptı gördüğü her suret için İzge.

"Hoşgeldiniz. Kusura bakmayın o gün malum teşekkür edememiştik size," diye konuşan timin yaşça en büyüğü olan Bahadır'ın konuşmasını timin en genç üyelerinden olan Efe böldü." Lan öküz herif kalkıp yer versene sevgili avukatımıza,"

Aklına gelen şey ile kendi cümlesini de bölmekten geri durmadı ve bakışlarını söylendiği arkadaşı Yunus'tan çekip İzge'ye yöneltti. "Sevgili avukat dedim ama saygılı da diyebilirdim bir kararsız kaldım yani rahatsız olmayacaksınız böyle devam etmeyi düşünüyorum ama olmayı düşünürseniz saygıdeğer diye düzelteceğim. Sizin için hangisi daha uygun acaba ona göre cümle kurayım da ben."

Efe'nin hızlı hızlı konuşması karşında şaşkınca birkaç saniye bekledi. Ancak tim onun bu hallerine alışık olduğundan oldukça normal karşıladı ve sahneyi izlemeye devam etti.

"İstediğini diyebilirsin benim için sorun değil,"diyen İzge'nin ardından Efe aldığı onay ile hızlı konuşmasını devam ettirdi.
"Ulan öküz kalkta yer ver sevgili avukatımıza kadın senin mabadını kurtardı sen hâlâ mabadını tahtaya yaslamak ile meşgulsün,"tekrardan yarım bıraktı cümlesini ve yeniden İzge'ye dönüp devam ettirdi konuşmasını. "Kendisi timin çaylağı olduğu için," diyerek eklemesini yapmayı ihmal etmedi.

Kendisine sataşmaktan geri durmayan arkadaşına karşılık vermeden duramadı Yunus'ta. "Üç saat sadece üç saat önce mezun oldun lan benden. Neyin artistliği la bu."

DİLHUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin