İster istemez ailemi sorguladım bir ara.
Bir adım uzakta ama dağılmış. Yeniden bağlanmayacak kadar kopmuş.
Şükran geldi yanıma. Yatıp yatmayacağımı sordu gözleriyle. "Kapat ışıkları!" dedi daha çok.
Adnan'a bir mesaj yazdım;
"Bir genç bul bana" diye.
Göndermeden sildim sonra.
Kimse karışmasın istedim bu işe.
Sağlam bir plan yaptım.
Kafamda hep aynı 2 soru: Kim bu adamlar?
Ve bu masada neler dönüyor?
Garsonlukta iyi birini bulacaktım önce. Algıları açık ve dikkatli. İsmail'in yerine.
Servis işlerine bakacak, bir taraftan bilgi toplayacaktı.
Fahir geldi aklıma. Kanatçıda çalışan.
Eleman açığını kapatmak isterdi yönetim nasıl olsa.
Sabah bir ona bakacaktım. Bir de şu adamları yoklayacaktım gündüz gözüyle.
Daha fazla uzatmadan yattım.
Aklıma üşüşenler engel oldu ama uykuma. Davet edilmeden gelen eğreti bir misafir gibi.
Bir akraba ya da iş yerinden bir arkadaş...
Kıramayacağım kadar sevecen ama açılamayacağım kadar mesafeli!
"Söz ver" dedim içimden. "Söz ver bu işi çözeceğine!"
Defalarca söz verdim böyle. "Buluruz" dedim ümitsiz de olsa çoğuna. Ve buldum da.
"Uyu" dedim sonra kendime. "Uyu. Mühim bir gün olacak sabah".
YOU ARE READING
ZAMANSIZ
General FictionIşıklarda durmuş yeşilin yanmasını beklerken bir anda ilham geldi. "59 dakika" severlerin gözbebeği Neriman Ateş muhteşem bir macerayla geri dönmeliydi. İlk cümle, ilk paragraf derken eve geçip heyecanla yazdım eskizlerini. Sonrası hikayemi tamamla...