25 dakika daha bekledik. Ne Rabia'nın teklifi yanıt buldu, ne benim mesajım.
"Görmedi hâlâ" dedim. Görse "Görüldü" yazardı altında.
"Yok Abla" dedi Mahir. Bir güvenlik ayarından bahsetti; tanımadığın bir hesap mesaj atınca "Görüldü" yazmıyormuş sen izin vermedikçe.
Linkedin'de farklıymış ama ayarlar. Aynı resmi oradan da gönderdim emin olmak için.
O da olmazsa arayacaktık sokak sokak. Elbet çıkardı bir tanıyan. En kötü haber uçururdu biri. Biz de peşine takılırdık.
Böyle kaç kişi buldum daha önce. Hep tanımıyorum, bilmiyorum diyenler ele verdi gizlenenleri.
"Abla" dedi Mahir, yine duymadığımı duyurmak isteyen bir tonla; "Bir mesaj geldi!"
Bilmediğim bir hesap adı yazıyordu ekranda; IK_755. Okuyamadan sildi ama.
Böyle de bir seçenek varmış.
Daha fazla uzasın istemedim. "Bu sensen ikimizin bildiği bir şey söyle" yazdım.
"Kişniş sevmezsin hatta dokunur" dedi anında.
İsmail'di kesin. Ama neden farklı bir hesaptan yazdığını bilemedim.
"Kendini hack'letmeyecek kadar zeki olmalı" dedi Mahir. "Tedbiri elden bırakmayacak kadar korkmuş ya da!"
Yanıt ne ise çözülmeliydi artık.
16.00'da buluşmak için sözleştik. Cadde içinden geçilen bir sokak tarif etti. "Çıkıp biraz hava alalım" dedim. "Bir de şu adrese bakarız önden."
YOU ARE READING
ZAMANSIZ
General FictionIşıklarda durmuş yeşilin yanmasını beklerken bir anda ilham geldi. "59 dakika" severlerin gözbebeği Neriman Ateş muhteşem bir macerayla geri dönmeliydi. İlk cümle, ilk paragraf derken eve geçip heyecanla yazdım eskizlerini. Sonrası hikayemi tamamla...