Sahil iyot kokuyordu.
Küçük bir köprüden geçtik. Tarihi görünümlü ama yeni. Mahir pür dikkat etrafına bakıyordu. Bense Şükran'ı düşünüyordum.
"Bir şeyler yiyelim mi?" dedi dönercileri görünce.
İstemedim. "Önce adresi bulalım." dedi görev bilinci ağır basan bir tonla.
200 metre daha yürüdük. Telefonum çaldı.
İsmail. Uygulama içinden aramış.
"Heykelin orada yoksun" dedi, şaşırmaktan çok hayal kırıklığı vardı sesinde.
"Orada buluşmayacaktık ki" dedim. Dahası 45 dakika vardı sözleştiğimiz saate.
"Plan değişti" dedi, "İstanbul'a dönmeliyiz!"
"Acele!"
Apar topar sahil tarafına geçtik. Tuhaf bir samimiyetsizlik sezdim bu telaşında. Bir tekinsizlik.
Yola çıkmak mı daha iyi, oturup oracıkta bir konuşmak mı bilemedim. "Seni öldü biliyorduk" muhabbetinden çok öte heyecanlar bekliyordu bizi şüphesiz.
Onca kişiyi karşısına almak için de sağlam bir bahane!

YOU ARE READING
ZAMANSIZ
General FictionIşıklarda durmuş yeşilin yanmasını beklerken bir anda ilham geldi. "59 dakika" severlerin gözbebeği Neriman Ateş muhteşem bir macerayla geri dönmeliydi. İlk cümle, ilk paragraf derken eve geçip heyecanla yazdım eskizlerini. Sonrası hikayemi tamamla...