"Abla" dedi gevrek gevrek gülerek; "Beni neden öldü bildin?"
"Neden?" dedim anlatması için tüm içtenliğimle.
"Neden yaşadığını bilmemi istedin sonra?"
"Neden bu arabadayız?"
"Neden doğru dürüst konuşmuyorsun?"
"Neden bunca bilinmezliğin?"
Hepsi cevap bekleyen sorulardı aklımda uçan.
"Yok" dedi, "Onu demedim. Ne oldu da beni öldü bilmen gerekti?"
"Bir ben mi öldü bildim?" dedim ses tonundan hareketle.
"Yemişim görevini" dedi aynı anda ve çözüldü;
"Abla severim seni bilirsin. Yıllar yılı da bir hukukumuz vardır. Adnan Abi de öyle. Bak ama anlattıklarımı Allah var bilmiyorsun, sonra benim başım yanar ona göre!"
"Duralım mı?" dedi Mahir; "Müsait bir yerde?"
"Yok" dedi, "Anlatacaklarım iç açacak cinsten!"
"Öyle kabul ettim zaten. Yoksa ben üzer miyim ablamı? Onun iyiliğine olacak dediler!"
"Yoksa her şey dümenden!"
"Adnan Abi'yi de kafaladık. Bir o, bir de sen öldü bildiniz beni!"
"Nasıl yani, kafedekiler biliyor mu yaşadığını?" dedim ilkin.
"Biliyorlar tabii" dedi, "Hepsi Işıl'ın marifeti!"
Işıl, yer gösterici kız, teşrifatçı. Benimle ne alakası olabilirdi ki? Hiçbir bağlantı kuramadım o an.
İsmail devam etti;
"Şu masa var ya sana bahsettiğim"...
"Evet" dedim, "Neyse" dedi, "Devamını onlar anlatsın".
"Yok" dedim. "Girdin söze o kadar, dökül de bilelim!"
YOU ARE READING
ZAMANSIZ
General FictionIşıklarda durmuş yeşilin yanmasını beklerken bir anda ilham geldi. "59 dakika" severlerin gözbebeği Neriman Ateş muhteşem bir macerayla geri dönmeliydi. İlk cümle, ilk paragraf derken eve geçip heyecanla yazdım eskizlerini. Sonrası hikayemi tamamla...