Malum masadan da konuştuk. "Her gün geliyorlar" dedi.
"Yine bir tuhaf hatunlar, saatler boyu muhabbet! Adamlar arada kalkıp gidiyor, sonra geri geliyor.
Hele o esmer olan çok fena. O ayartıyor zaten ihtiyarı, kadınları da o getiriyor!"
"Emin misin?" dedim. Bilemedi. Öyle duruyormuş ama. Neler konuştuklarını tam duyamamış. "Bana kalsa boş muhabbet" dedi.
Mahalle delikanlısından ajan bu kadar oluyor tabii. "Yavşak" bulmuş adamları. "Gevşek", "Kalıpsız!"
"Öğlen yoktular" dedim. Akşam geliyorlarmış ekseriyetle. Benim de rast geldiğim gibi.
Fazla atlayarak anlatmadım değil mi?
Öğlen Adnan'la kafeye gittim. Bu arayıp da bana sitem edince. Geç öğlen yani. İkindi gibi.
Elmalı turta yiyip kahve içtik. Fahir'i yeni işinde görüp şaşırmak için. İşe başlamasında bir katkım olmadığına Adnan inansın diye. İnandı mı bilmiyorum ama eskiden takılmazdı böyle şeylere.
Şimdi hem huysuz, hem de fazla kollamacı oldu. Yaşlılığına veriyordum önce ama çalışmamı istemiyor sanırım.
Güvenmediğinden değil ha! Başıma bir iş açılmasın diye. Söylemiyor da doğru doğru.
Oysa ben netim çalışmak konusunda. Tek iyi hissetme sebebim!
Fahir gidince içecek bir şeyler hazırladım kendime. Sert ama hayattan koparmayacak bir martini. Cahit'in sevdiği gibi.
Eski birkaç müzik açtım. Bir de cama çıkıp yanı başımda dönen dünyaya isyancı bir selam çaktım.
Omuzlarım ürperdi soğuktan. Çok abartmadan yattım.
YOU ARE READING
ZAMANSIZ
General FictionIşıklarda durmuş yeşilin yanmasını beklerken bir anda ilham geldi. "59 dakika" severlerin gözbebeği Neriman Ateş muhteşem bir macerayla geri dönmeliydi. İlk cümle, ilk paragraf derken eve geçip heyecanla yazdım eskizlerini. Sonrası hikayemi tamamla...