Yeşil sprey boyayla grafiti çizdiği duvarı renklendirken boştaki eliyle mavi saçlarını arkaya doğru tarayarak mırıldandığı şarkının ritmine göre sallanıyordu. Üstüne sokak lambalarının vurduğu duvarın önünde boyadan etkilenmemek için bağladığı burnuna kadar kapatan kırmızı kumaşın kaymasıyla saçındaki elini kumaşa götürüp yukarı çekti.
Altında kalçasını saran siyah dar kot pantolonu ve üstündeki siyah sıfır kollu tişörtle kolunu her yukarı kaldırdığında ince beli açılıyor ve beyaz teni sokak lambasının ışığında parlıyordu.
Arkasından gelen ve gittikçe kendine yaklaşan adım sesleriyle o tarafa dönme gereksinimi duymadan yaptığı grafitiye devam etti. Gelen adım sesleri tam arkasında durduğunda açılan belinde hissettiği elle irkilerek derin bir nefes aldı ve omzunun üstünden arkasındaki bedene bakarak gözlerini kıstı.
"Geldi sapık." Elin sahibi belini baş parmağıyla okşarken elindeki yeşil sprey boyayı mor olanla değiştirip çizimine devam etti onu umursamayarak. Artık alışmıştı onun bu hareketlerine.
"Sadece senin sapığınım." Arkasındaki sarı saçlı beden kıkırdayarak elini aşağı doğru kaydırıp kotunun sardığı kalçasını okşadı alt dudağını ısırırken.
"Çek elini Hwang. Başka işin yok mu senin?" Felix'in çıkışmasıyla arkasındaki beden kafasını iki yana sallayarak avuçladığı kalçayı sıktı.
"Senden başka işim yok çilli çocuk." Sarı saçlının cevabıyla elindeki sprey boyayı yerde duran ağzı açık çantasına fırlatıp ona doğru döndü göz devirirken.
"Siktir git Hyunjin seninle uğraşamam." Felix'in öfkeyle söylediği cümleye karşılık Hyunjin kıkırdayarak mavi saçlıyı kalçasındaki eliyle kendine doğru çekip boştaki elini de beline yerleştirerek tişörtün altından beyaz tenini okşadı.
"Sana dokunmam hoşuna gidiyor itiraf et." Hyunjin'in söylediğiyle yüzüne alaycıl bir gülümseme yerleştirdi Felix fakat yüzündeki kırmızı kumaştan dolayı görememişti Hyunjin. Yüzündeki kumaşı aşağı indirerek güzel yüzünü gözler önüne sererken kollarını kendinden uzun olan bedenin boynuna dolayarak flörtöz bir şekilde gülümsedi.
"Evet hoşuma gidiyor. Hatta o kadar hoşuma gidiyor ki her dokunduğunda yüzüne yumruğu indirmemek için kendimi zor tutuyorum."
"Öyle mi?" Hyunjin alayla sırıtırken kalçasındaki eliyle okşamaya devam etmişti.
Sokağın başından gelen polis sirenleriyle Felix gözlerini o tarafa çevirmiş ve Hyunjin'in kolları arasından çıkarak yerdeki çantasını almış ve tersi yöne doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı. Hyunjin'de peşine takılarak onun adımlarına yetişmiş ve yaklaşık bir metre gerisinden yürüyordu.
"Hadi ama gidiyor musun? Seni daha doğru düzgün sevemedim bile." Felix yürümeyi bırakarak yolun ortanında durdu ve omzunun üstünden sarı saçlıya dönerek keskin bakışlarını gönderdi. Onu dövmeyi geçiriyordu içinden.
"Hyunjin, gece gece kaşınma." Hyunjin dudağının kenarını kıvırarak başını sağ tarafa yatırdı.
"Off şu güzelliğe bak ya~ Gel beni sik diye bağırıyor resmen." Hyunjin'in kendini süzerken söyledikleriyle gözlerini devirip derin bir nefes alarak yürümeye devam etti. Bu sırada Hyunjin'de arkasından gelmeye devam ediyordu.
"Ee Felix... Sikeyim mi seni?"
"Biraz daha konuşmaya devam edersen ben senin ağzını sikeceğim." Son bir kez sert bir bakış atarak ara sokaklara girdi Felix. Her zamanki gibi oldukça sinirlerini bozmuştu. Ne zaman geceleri sokağa çıksa bir yerlerden çıkıyor ve eve gidene kadar peşini bırakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri / Hyunlix
Fanfiction"Eğer o çeneni kapatmazsan vururum seni." Elime aldığım abimin susturuculu silahını ona doğrultmamla birlikte alayla salladı başını Hyunjin. Sanırım yapamayacağımı düşünüyordu. "Sıkıyosa vursana." Beni kışkırtmak için söylediği şeye karşılık hiç düş...