Yazardan
"Hyunjin!"
Changbin'in ismini seslenmesiyle salonda stresle oturduğu koltuktan kalkıp merdivenleri çıkmaya başladı Hyunjin. Changbin'in odasının önüne geldiğinde kapıyı tıklatarak içeri girip arkasından kapıyı kapatıktan sonra olduğu yerde beklemeye başladı.
"Git Felix'i hazırla ve buraya getir." Hyunjin bir süre kaşları çatılı bir şekilde gözlerini ikilide gezdirince Minho onun anlamadığı anlayarak araya girdi.
"Felix'i götüreceğim Hyunjin anlaşma yaptık."
"Ne anlaşması bu?"
Hyunjin'in merakla sorduğu soruya karşılık bekletmeden yanıtladı Minho. Yüzünde rahatlamışlığa dair bir ifade vardı.
"Onu almam karşılığında onun yerine ben çalışacağım." Hyunjin kafasını anladığına dair sallamasının ardından odadan çıkarak depoya indi. Felix'in sandalyeye bağlı iplerini tek eli kırık olduğu için çözerken zorlanırken göz göze gelmemek için büyük bir savaş veriyordu.
"Kalk hadi." İplerini çözmesinin ardından birkaç adım geri çekildiğinde Felix'in kalkmadığı fark etti. Tekrar gittiği mesafeyi gelerek oturduğu sandalyenin önünde dizleri üstüne çöktü.
"Başım dönüyor, kalkamam." Felix'in başını tutarak kısık sesle kurduğu cümleyle yine içini o pişmanlık hissi bürürken dikkatlice kollarını bacaklarının altından ve sırtından dolayarak kucağına alıp yaralı bedeni çıkardı depodan. Abisine götürmeden önce kendi odasına götürüp nazikçe yatağına yatırarak banyoya geçti. İlk yardım setiyle tekrar gelip yanına oturduktan sonra pamuğa alkol dökerek yüzündeki kurumuş kanları silmeye başladı
"Acıyor yapma." Felix'in güçsüzce elini ittirme girişimlerini umursamayarak yüzünü temizledikten sonra ayağa kalkıp dolabına yöneldi. Temiz bir tişört alarak geri döndükten sonra Felix'in tişörtünü zorla çıkarıp elindeki temiz tişörtü giydirdi. Felix rahatlamanın etkisiyle iyice mayışırken gözlerini kapatmış ve Hyunjin'in yastığına kollarını sarmıştı.
Uyumaya hazırlanırken Hyunjin'in konuşmasıyla gözlerini aralayarak ona baktı tekrardan. "Kalk hadi abin seni almaya geldi." Sevinci gülümsemesine yansırken koşarak abisinin yanına gitmesi gerekirken yerinden kıpırdamadı. Gözlerini tekrar yumduğu sırada derin bir nefes alarak konuştu.
"Abime söylesen, yanıma gelsin." Hyunjin kısa bir anlığına duraksasa da kendine gelip kapalı gözlerinden göremese de Felix'i başıyla onaylayarak odasından çıktı. Changbin'in odasının kapısını tıklattıktan sonra kapıyı aralayarak kafasını içeri uzattı ve gözlerini direkt Minho'ya çevirdi.
"Hyung bir gelsene... Felix gelmeni istiyor." Minho kardeşinin ismini duymasıyla aceleyle ayaklanarak Hyunjin'i peşinden takip etti. İkili Hyunjin'in odasına geldiklerinde Hyunjin bir kenara çekilmiş, Minho yatakta halsizce yatan kardeşini görmesiyle koşarak yanına oturmuştu. Kardeşinin küçük eline yanağını yaslayarak avuç içini öptü. Çok endişelenmişti onun için.
"İyi misin Felix? Ne bu halin?" Felix burnunu çekerek koluyla dolmaya başlayan gözlerini kapattı. Hyunjin'in yanında kendini güçlü göstermeye çalışsada abisinin yanında bu imkansızdı. Hyunjin olmasa salya sümük ağlardı şimdi.
"Gidelim hyung ama başım dönüyor." Minho kardeşini onaylayarak yataktan kalktıktan sonra arkalarında duvara yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirerek sessizce bekleyen Hyunjin'e bakmıştı.
"Kim kardeşimi bu hale getirdi?" Hyunjin gelen soruyla alt dudağını ısırırken Minho başını usulca sallayarak ona doğru ilerledi. Sessiz kalmasından sorusunun cevabını almıştı Minho. Hyunjin'in başını çenesinden tutarak kaldırdıktan sonra uzun süredir sıktığı yumruğunu yüzüne geçirdi. Hyunjin sendelerek yere düşerken onu takmayarak tekrar Felix'in yanına gitti ve küçük bedeni kucağına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri / Hyunlix
Fanfiction"Eğer o çeneni kapatmazsan vururum seni." Elime aldığım abimin susturuculu silahını ona doğrultmamla birlikte alayla salladı başını Hyunjin. Sanırım yapamayacağımı düşünüyordu. "Sıkıyosa vursana." Beni kışkırtmak için söylediği şeye karşılık hiç düş...