Felix başında hissettiği keskin baş ağrısıyla gözlerini aralayarak etrafına bakındı. Daha önce hiç görmediği beyaz ve mavi tonlarındaki odadayı incelerken ne ara sabah olduğunu düşündü. En son abisiyle birlikte eve gitmek için sokakta yürüdükleri anı hatırlıyordu.
Önce ayaklarını yataktan sarkıtarak bir süre kendine gelmeyi bekledi. Ağır hareketlerle ayağa kalktıktan sonra banyo olduğunu düşündüğü kapıyı açarak elini yüzünü yıkadı ve odaya geri döndü.
Saçlarını karıştırarak kapıyı açmışken karşısında içeri girmek üzere olan Changbin'i görmesiyle kaşları çatıldı. Birkaç adım gerileyerek 'sen ne alaka?' der gibi gözlerinin içine bakarken Changbin yüzündeki hafif sırıtmayla içeri girmiş ve yatağın kenarına oturmuştu.
"Yeni odanı beğendin mi?" Mavi saçlı hâlâ ona anlamaz bakışlarla bakarken Changbin açıklama gereği duyarak konuşmak için dudaklarını araladı.
"Otur da anlatayım." Eliyle yanını patpatladığında Felix ağır adımlarla ilerleyerek yanına oturdu ve sert bakışlarını ona gönderdi. Haz etmediği insanlardan biri olduğu için bir an önce konuşup bitirmesini istiyordu.
"Evet Changbin... Derdin ne?" Changbin yine dudaklarına yerleştirdiği sırıtmayla siyah saçlarını arkaya doğru taradı.
"Dün anlaşmayı kabul ettin. Artık benim sağ kolum olarak yanımda çalışacaksın."
Felix bir süre anlaşmayı kabul edip etmediğini düşündü. Ne yazık ki sarhoş olduğunda bir çok şeyi unutuyordu.
"Sana neden inanayım? Anlaşmayı kabul ettiğimi hatırlamıyorum." Felix'in sorgular bakışlarla ona bakmasıyla cebindeki telefonunu çıkarıp dün akşamki kayıda aldığı telefon konuşmasını açtı. Felix dikkatle konuşmaları dinlerken elini alnına vurup dişlerini sıkmıştı.
"Sarhoştum Changbin."
"Umrumda mı sanıyorsun? Kabul ettin mi? Evet. Artık bana çalışacaksın."
Changbin ısrarla aynı şeyleri söyleyip dururken Felix iç çekerek ayağa kalktı ve ani farkındalıkla tekrar Changbin'e döndü.
"Abim nerede?"
"En son sokağın ortasında baygın yatıyordu. Malesef."
Changbin'in pişkin yüz ifadesine karşılık öfkeyle tam karşısında durarak yakalarından tutup sarsmaya başladı. Abisine zarar verilmesi onun kırmızı çizgisiydi.
"Seni sikerim Changbin!" Yakalarından sertçe ittiğinde Changbin hâlâ aynı yüz ifadesiyle ona bakarken yatağın yanındaki komodinin üstünde duran telefonunu görmesiyle hemen eline alarak abisinin numarasını aradı. Stresten saçlarını çekiştirdiğinin farkında bile değildi.
Aramanın yanıtlanmasının ardından abisinin sesini duymasıyla derin bir nefes alarak yatağa oturdu. Onun sesi içine su serpilmesine neden olmuştu.
"İyisin değil mi hyung?"
"..."
"Elimde değil hyung. Hatırlamıyorum bile."
"..."
"Bilmiyorum. Neyse ben seni sonra ararım."
Aramayı sonlandırdıktan sonra tekrar Changbin'e döndü. Yüzünde zafer kazandığını gösteren ifadesi Felix'in sinirini bozuyordu.
"İlk görevin olarak kahvaltıyı hazırla. Malum çalışanları sen rahatsız olma diye gönderdim." Yataktan kalkarak kapıya doğru ilerlerken duraksayıp omzunun üstünden öfkeyle onu izleyen Felix'e baktı.
"Eğlenceli olacak Felix ya da sağ kolum mu demeliyim?" Nihayet odadan çıktığında sinirle elindeki telefonu yatağa fırlattı Felix. Changbin'den nefret ediyordu ve şimdi yanında çalışacaktı. Üstelik sağ kolu olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri / Hyunlix
Fanfiction"Eğer o çeneni kapatmazsan vururum seni." Elime aldığım abimin susturuculu silahını ona doğrultmamla birlikte alayla salladı başını Hyunjin. Sanırım yapamayacağımı düşünüyordu. "Sıkıyosa vursana." Beni kışkırtmak için söylediği şeye karşılık hiç düş...