"Birini öldürmem lazım."
"Ne?"
__________"Duydun işte." Felix elindeki tabakları masaya bırakırken Hyunjin'in onu kolundan tutup yanındaki sandalyeye oturtmasıyla iç çekti Felix. Ne diyeceğini biliyordu.
"Kimi öldürecekmişsin?" Felix inanamazca kaşlarını kaldırdı Hyunjin'in sorusuyla. Cidden bir de soruyor muydu?
"Sence Hyunjin? Sana bu zamana kadar acı çektiren, ailenin ölümünü bildiği halde senden saklayıp yıllarca sana işkence eden kişiyi öldüreceğim. Sakın bana yapma gitme deme. Sana onca yaptıklarından sonra yaşamaya devam ederse kendimden nefret ederim."
Hyunjin başını önüne eğerek Felix'in minik elini iki eli arasına aldı. Evet haklıydı ama bunu kendisi yapmalıydı. Kendi intikamını kendisi almalıydı. Bunu Felix'ten isteyemezdi.
"Felix... Ben intikamımı kendim almak istiyorum."
"Hyunjin biliyorum, anlıyorum seni ama lütfen... Bak eğer bu işkence olayları falan olmasaydı inan elimi bile sürmezdim. Senin canını yaktı o. Benim canımı yaktı. Lütfen Hyunjin. İzin ver kurtulayım o pislikten. Ölümü benim elimden olmazsa kendimi kötü hissederim lütfen."
Dakikalar sessizlikle geçerken Hyunjin en sonunda önüne eğdiği başını kaldırıp kafasını ağır hareketlerle sallayarak onayladı onu. Elleri arasındaki eli öptükten sonra anlını yasladı ve bekledi bir süre.
"En azıdan birkaç saat sonra git. Şimdi korumalar sabah olduğu için normalden daha fazladır. Birlikte film izleyelim ne dersin?"
Felix gülümseyerek başıyla onayladı sarı saçlıyı. Şimdilik Changbin'i öldürme işini erteleyebilirdi. Kahvaltılarını bitirmelerinin ardından salona geçerek geniş koltuğa yayılıp korku filmi açarak izlemeye başladılar.
Felix, Hyunjin'in kolları arasında, sırtını onun göğsüne yaslamış dikkatle filmi izlerken Hyunjin'in filmle pek alakası olduğu söylenemezdi. Kolları arasındaki bedenin kokusunu derince içine çekiyor, saçlarını öpüyor, karnını okşuyordu. Çok mutluydu. Bir balon gibi biri ipini bıraksa uçardı gökyüzüne. Felix ona iyi geliyordu.
"Hyunjin elin yanlış yerlere gidiyor." Felix kasıklarına doğru ilerleyen eli tutarak kafasını arkasına çevirip Hyunjin'in parlak gözlerinin içine baktı. Onun gülümsediğini görmesiyle uzanıp dolgun dudaklarını sesli bir şekilde öpüp kafasını göğsüne sürttü.
"Bence doğru yere gidiyordu." Elini tekrar hareketlendirip Felix'in bacak arasına bastırmasıyla küçük bir inleme kazandı Hyunjin.
"Ah tamam yeter bu kadar benim gitmem gerek." Felix aniden ayaklandığında Hyunjin somurtarak Felix'in kucağına koyduğu yastığı yere fırlattı. Sevmek istiyordu işte bebeğini. Neden hep kaçmak zorundaydı ki?
"Hyunjin hadi ama çok sürmez geri dönerim hemen."
"Gelince sevişirsek gitmene izin veririm." Felix sarı saçlının söylediğiyle gülerek yanına oturdu ve yanağından sertçe öperek kafasını iki yana salladı.
"Sana akşam yemeğinde sevdiğin bir yemeği yaparım ne dersin?" Hyunjin omuz silkerek başını iki yana salladı.
"Off Felix 3 tur ya çok bir şey değil."
"Peki peki 2 turda anlaşalım o zaman." Felix anlaşmak için elini uzattığında Hyunjin gözlerini kısarak elini tuttu. "2 buçuk tur daha da düşmem."
Felix kahkahalara boğulurken Hyunjin'in de ona katılmasıyla evde onların kahkaha sesleri yankılanmıştı bir süre. En sonunda kendilerine geldiklerinde Felix ayağa kalktı ve televizyon ünitesindeki silahını beline takıp Hyunjin'in arabasının anahtarını cebine koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri / Hyunlix
Fanfiction"Eğer o çeneni kapatmazsan vururum seni." Elime aldığım abimin susturuculu silahını ona doğrultmamla birlikte alayla salladı başını Hyunjin. Sanırım yapamayacağımı düşünüyordu. "Sıkıyosa vursana." Beni kışkırtmak için söylediği şeye karşılık hiç düş...