"Flaşı veririm ama..." Keskin bakışlarını zorla mavi saçlının gözlerine çıkardı ve devam etti.
"İstediğimi yaparsan."
"Saçmalama Hwang ver şunu!" Felix'in sinirle kendine doğru yürümesiyle istifini bozmadan ona bakmaya devam etti sarı saçlı.
"Sana ver dedim." Elinin tekini uzatarak gözleriyle flaşı vermesi için işaret ettiğinde kafasını iki yana salladı Hyunjin. Vermeye niyeti olduğu söylenemezdi.
"İstediğimi yapamayacaksan flaşın içindekilere bakmayı düşünüyorum. Changbin benden bir şey saklamaz ne de olsa."
Hyunjin'in kendinden emin tavrıyla iyice tedirgin oldu Felix. Changbin onu uyarmıştı. Flaşın içindekileri görmemesi gerekiyordu.
"Ne istiyorsun?" Hyunjin kazandığı zaferle sırıtarak gözleriyle kucağını işaret etti. Daha sonra Felix'in kendinden intikam alacağını biliyordu ancak şu an umrunda değildi.
Felix uzattığı elini indirip iç çekti ve nefesini bıkkınca geri verdi. Aralarındaki kısa olan mesafeyi kapatarak yüz yüze olacak şekilde sarı saçlının kucağına oturdu ve ellerini omzuna koydu.
"Ver şimdi flaşı." Felix'in sabırsız haline karşılık kafasını iki yana sallarken dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı Hyunjin'in. Ellerini kucağındaki bedenin beline getirerek tişörtünün altından tenini okşadı yavaş hareketlerle.
"Sürtün."
"Ne?"
Hyunjin'in ağzından dökülen kelimeyle Felix'in gözleri büyürken şaşkınlığını gizleyememiş ve küçük bir soru nidası çıkmıştı dudaklarından. Omuzlarındaki ellerini sıkarak üstüne doğru eğildi ve kaşlarını çatarak bir süre ciddi mi diye yüz ifadesine baktı Hyunjin'in.
"Neden sana sürtüneyim? Oradan bakınca sürtük gibi mi görünüyorum?" Dişlerini sıkarak konuşmasının ardından Hyunjin gülümseyerek başıyla onayladı onu.
"Benim sürtüğümsün."
"Siktir git Hwang!" Kucağından kalkacakken belindeki eller izin vermemiş ve Hyunjin'in kendine çekip kasıklarına bastırmasıyla altındaki sertliği hissetmiş ve bir süre hareket etmeden durmuştu.
"Felix... Neden kaçıyorsun benden anlayamıyorum. Sana fazla ilgi gösterdiğim için mi böylesin yoksa bilmediğim bir şey mi var?" Hyunjin'in sesindeki hafif kırgınlık ve merak içeren sorusuyla bir cevap vermedi Felix. Gerek görmedi. Cevap verecek kadar değeri yoktu gözünde.
Hyunjin, cevap alamadığı her saniye içini biraz daha hüzün kaplıyordu. Nerede yanlış yaptığını da bir türlü çözemiyordu. Felix'e olan tutum ve davranışlarını değiştirmek istiyordu ancak başaramıyordu. Sorun kendinde mi yoksa Felix'te miydi?
Kucağındaki bedenin yavaştan kasıklarına sürtünmesiyle düşüncelerinden sıyrılarak şaşkınlıkla gözlerini Felix'e çevirdi. Bunu beklemiyordu.
Şaşkınlığını bir kenara atarak ellerini belinden kalçalarına getirip okşarken daha rahat hareket edebilmesi için destek veriyordu.
'Keşke' dedi Hyunjin içinden. 'Keşke aramızdaki bu bez parçaları olmasaydı'
Felix sertliğine sürtündükçe kendini kaybediyor, bu anın bitmemesi için herhangi bir harekette bulunmamaya çalışıyordu. Çünkü biliyordu ki eğer Felix'in istemeyeceği bir şey yaparsa bu an bozulacak ve eski tavırlarına geri dönecekti.
"Hyunjin..." İsminin seslenilmesiyle koyulaşan arzu dolu gözlerini mavi saçlıya çevirdi. Yüzleri oldukça yakın olduğu için ılık nefesleri birbirine karışıyor, Hyunjin'in gözleri ister istemez Felix'in dudaklarına kayıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri / Hyunlix
Fanfiction"Eğer o çeneni kapatmazsan vururum seni." Elime aldığım abimin susturuculu silahını ona doğrultmamla birlikte alayla salladı başını Hyunjin. Sanırım yapamayacağımı düşünüyordu. "Sıkıyosa vursana." Beni kışkırtmak için söylediği şeye karşılık hiç düş...