Eveeeet yeni bir bölümlee daha karşınızdayımmm iyi okumalarrr
--------------------------------------------------------------
Ebruyu gördüğümde şok geçirmemle birlikte uzunca bir süredir dökmekte olduğum kahveyi fincana değil de yerlere döktüğümü fark ettiğimde cezvede bir damla kahve kalmıştı. Ebru ve annem beni şok içinde izliyorlardı. Şoklarını atmaları uzun sürmemiş olmalı ki hemen dalga geçmeye başlamışlardı. Annem "oğlum kahve nasıl olmuş sordun mu tezgaha" diyip kahkahalara boğulmuştu bile. Ardından Ebru da "Bulut bana aşık olduğunu ve beni her gördüğünde elinin ayağına dolaştığını biliyorum fakat bu birazcık fazla oldu sanırım" diyerek daha büyük bir kahkaha atmalarına sebep olmuştu bile. Bende onlara karşılık olarak "Aman ne komik tencere kapak birbirini bulmuş tangur tungur ediyor!" Dedim ve kahve döktüğüm tezgahı sildikten sonra tekrardan kahve yapmaya hazırlanıyordum ki Ebru kahveyi elimden almak için elini uzattığında kahveyi değil de elimi almaya çalıştığını fark etmiştim buna karşılık "Sizde bana dokunmak ya da elimi tutmak için yer arıyor gibisiniz Ebru Hanım elimi bırakırsanız kahve yapacağım" dedim yüzümdeki imalı gülümsemeyle. Ebru bu lafın altında kalmayarak "Ah Bulut beni yakaladın! Artık saklamama gerek kalmayacak. Tekrardan kahveyi tezgah içmesin diye çabalıyorum" diyerek dalga geçmeye devam etmişti. Her türlü ben zararlı çıktığımdan dolayı daha fazla devam ettirmemeye karar vermiştim ve kahveyi Ebru'nun eline tutuşturup kendime bir sandalye çekmiş onu izliyordum. Annem hava almak için gittiği mutfak balkonundan çıkıp geldiğinde "Bulut hani sen yapıyordun kahveleri Ebruya kitlemişsin yine kız misafir ayıp oluyor değil mi?" Dedigi sırada oflayarak yerimden kalkmıştım ki Ebru atladı "Meltem teyzeciğim ne misafiri artık aşk olsun ayrıca Bulut kahveleri bize değil tezgaha yapıyor benim yapmam en doğrusuydu." Dedi ve kahveyi fincanlara doldurup masaya getirdiği kekle birlikte servis etti. Herkes kahveden birer yudum almıştı annem ilk yudumundan "Mmh çok güzel olmuş eline sağlık Ebrucuğum" demişti bile. Her seferinde Ebruyu övmekten başka bir şey yapmıyordu resmen. Abarttığını düşünerek tepki verdim "Alt tarafı kahve anne bence sen Ebruyu övmek için yer arıyor gibisin" diyerek kahveden ilk yudumumu almak için fincanı elime aldığım sırada Ebru gülmeye başlamıştı. Zaten bu kız her zaman söylediğim gibi hep gülüyordu ciddiye almadım. Kahveden bir yudum almamla birlikte püskürtmem bir olmuştu. Şok içinde Ebruya bakarken onlar tekrardan kahkahalara bozulmuştu bile resmen bana oyun oynamışlardı. Kahvede şeker yerine tuz doluydu hayatımda bu kadar iğrenç bir şey daha önce hiç tatmamıştım. Tek kelimeyle berbattı o kadar tuzluydu ki dilimi hissetmiyordum. Sadece bir yudum almamla bu derece bir etki etmesinden tuz oranını tahmin ediyor olabilirsiniz. Bir tuz beni bu denli mahvetmiş olabilir miydi gerçekten? Biraz kendine gelip konuşmayı akıl ettiğimde "Bunun içine zehir mi koydun acaba 1 saattir dilim uyuştu resmen konuşamıyorum neden böyle bir şey yaptın gerçekten çocuk gibisin Ebru!" Diye bağırdığım sırada biraz fazla sesimin çıktığını fark etmiştim ki Ebru ve annem artık gülmüyordu. Ebru'nun üzüldüğünü hatta gözlerinin dolduğunu fark etmiştim bu kadar alınacağını hiç düşünmemiştim. Klasik aptal Bulut'un babasından bulaşan aptal tepkileri ne gerek vardı diye kendimi sorgulamaya başlamıştım ki Ebru'nun gözünden düşen bir damla yaşı görmemle birlikte ne diyeceğimi nasıl özür dileyeceğimi şaşırmıştım. Annem bana sinirli bir şekilde ne gerek vardı tarzında bir kaş göz işareti yaptığı sırada Ebruya sarılıyordu. Çekinerek yanlarına gittiğimde "Ebru ben özür dilerim fazla tepki verdim gerçekten üzgünüm" diyebilmiştim sadece. Annem yerinden kalkarak "Gel güzel kızım elini yüzünü yıkayalım" dediği sırada Ebru kendi gitmek istediğini söyleyerek yerinden kalktı. Ona çok yakın olmama rağmen yüzüme bile bakmadan lavaboya doğru yönelip mutfaktan çıkmıştı. Ebru çıkar çıkmaz anneme "Anne gerçekten bilerek yapmadım çok üzgünüm ne yapmam gerekiyor tam bir aptal Ekrem gibi davrandım kıza nefret ediyorum bu durumdan!" Diye isyan ettiğim sırada annem bana sarılıp sırtımı sıvazlıyordu. Bu durumu bildiği için beni sakinleştirmenin daha iyi olduğunun da farkındaydı. Sarılmamız bittiğinde "Ben Ebruyla konuşurum ama sende kendini affettirmek için bir şeyler yapmalısın oğlum daha dikkatli olmaya çalışalım" demişti. Kafamı sallayıp üzgün bir şekilde Ebrunun gelmesini bekliyordum. Ebru gideli uzun süre olmuştu bu durumu annemde fark etmiş olacak ki gidip bakmak için kalktığında benim bakacağımı söyledim. Ben bakmak istiyordum çünkü Ebru'nun kalbini kırmak benim kalbimi mahvetmişti ve ondan özür dileyip kendimi açıklamak istiyordum. Lavaboya yöneldiğimde kapının kapalı olduğunu fark ettim belli ki hala lavabodaydı kapıyı nazik bir şekilde tıklattığım sırada hiçbir ses gelmemişti. Bir süre bekledim fakat hiçbir ses seda yoktu. Bu sefer kapıyı tekrar tıklatıp Ebruya seslendim yine hiçbir cevap ya da ses vermemesi beni korkutmaya başlamıştı. "İçeriye geliyorum Ebru" dememle birlikte bir süre bekleyip kapıyı açmak için denediğimde kilitli olduğunu fark ettim. Bu durum beni daha çok korkutuyordu annemin gelmesiyle durumu anneme anlattım aynı şekilde annemde sesleniyordu fakat cevap yoktu. Kapının küçücuk deliğinden içeriye bakmaya çalıştığım sırada yerde siyahlık görmemle birlikte kapıya omuz atmam bir olmuştu. Kapı tek seferde kırılmadığı için anneme Ebru'nun yerde yatıyor olduğu söyleyip ikinci kez omuzlamamla birlikte kapının kırılması ve içeriye düşmem bir olmuştu. Kendime geldiğim sırada Ebruyu görmemle birlikte şok olmuştum...
_________________________________________
Eveeet bir bölümün daha sonuna geldikk bölümleri beğeniyorsanız yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfenn sizleri seviyorummm ♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-BU SEN DEĞİLSİN-《İmkansız Aşklar》
Ficção AdolescenteYaşanmış olan bir hayatın aslında hiç var olmamış bir hayat olduğunu anlatan bir karakter. Bu hikayesinde kendi dünyasında yaşadıklarını bizlere anlatıyor fakat olanlar aslında hiç yaşanmamış.