~B-11~ Dâvêtîyê

3.3K 189 40
                                    

08/03/2024

SENİN SİYAHIN DA KAYBOLMAYA RAZIYIM
BENRZAN ARSLANBEY...


Kokusu hala burnumda bir çiçek,
Koparmadım onu solmasın diye,
Dağları, ovaları dolaştım.
Çiçeği bulmadım sen ara bu sefer.
Onu bulamadan dönme,
Ama koparma onu solmasın,
Kokusu burnumda kalsın, kökleri toprakta.

Avlunun ortasında bir o taraf bir bu tarafa dolanırken aklıma takılan bu şiir kulaklarım da yankılanıyordu. Onu daha çok hatırlamak için tekrar ediyordum içimden yerde duran bir kağıtı elime alarak çantamdan çıkardığım kalemle kağıta dökmüştüm bu şiiri tüm dikkatimi şiire vermiştim.

Avluya yaklaşan ağbeyime baktığımda.“Yine aklına ne geldi de yazıyorsun.”dedi beni sözleri ile yakalamaya çalışarak.

Ben umursamadan şiirime devam edecektim ki karşımda dik bir şekilde durarak.“Hem kokusu burnunda kalan bir çiçek hem de kökleri toprakta mı?”dedi bana biraz daha yaklaşmış bir vaziyette.

“Evet,”dedim.“Tıpkı şiirde ki gibi olsun.”

“Olmaz o koku burnununda kalmaz, hem kaç koku burnuna dolar o koku geçip gider.” dedi ama şiirde ki gibi o koku burnumda kalsın isterdim.

“Biliyorum,”dedim.“Kalmasını isterim ama o koku geçip gider.”

Bu sefer hemen sedire oturup gözlerini yine hiç ayırmadan bana doğru bakıyordu. Ben ise yazdığım şiiri çantama atarak bekliyordum. Ağbeyim o benim babam, kahraman'ım, koruyucum, huzurum onun için binlerce güzel şeyler dönüyordu içimde.

“Gözlerin,”dedi.“Gözlerin doldu niye ağlıyorsun.”

“Ya ben..Kırılırsam, üzülürsem kime gidicem.”dedim sedirde bana doğru yaklaşarak kolunu omzuma sarmıştı.

“Kırılırsan bana geliceksin, üzülürsen bende üzücem onları ama ağlamanı istemiyorum.” dedi başımı eli ile göğsüne yatırıp saçlarımın arasına öpücük kondurarak.

Gözümde ki yaşları elimin tersi ile silerek başımı göğsünden kaldırdım. Saçlarım ellerim'in arasında geriye doğru savurarak bakmıştım.

“Neyse,ağbey beni Berzan'ın şirketine bırakır mısın?”dedim ayağı'ya kalkarak üzerini düzenleyerek tek kelime etmeden eli ile kapıyı göstermişti.

Bende ayağı'ya kalkarak üzerimi düzenleyerek kapıya doğru ilerlemiştim. Arkama hiç bakmadan araba'ya binmiştim araba'nın etrafında dönerek sürücü koltuğuna geçip oturmuştu bile, ehliyet kemerini etrafında döndererek bağlamış arabayı sürmüştü.

O kadar sesiz geçiyordu ki yolculuk ben başımı cama yaslanmıştım. Ağbeyim ise hiç gözlerini yoldan ayırmadan arabayı sürüyordu. Arada gözlerim ağbeyimi buluyor,sonradan ise tebbesüm ederek geri dönüyordum.

🗝️

Şirketin önünde durmuştu araba kendimi düzenleyerek ağbeyim yanağına uzun bir öpücük bırakarak ona bakıp gülümsemiştim.

“Sağol, ağbeyim ben artık gideyim.”dedim oda gülerek sadece başını sallamak ile yetindiğinde arabadan inmiştim.

Ağbeyim benim indiğim kapının camını açarak elini havaya kaldırmıştı. Bende ona elimi kaldırıp şirkete doğru ilerliyordum. Ağbeyim ise arabayı sürerek yoluna gitmişti şirketin sürgülü kapıları açılmıştı. İçeriye girdiğimde herkesin gözü üzerindeydi. Herkes artık Berzan Arslanbey'in nişanlısı olduğumu biliyordu. Herkes bana bakıp yanında ki kişinin kulağına eğilerek birşeyler söylüyordu. Asansörün önüne geldiğimde düğmeye basmıştım. Asansörün sürgülü kapısı yavaş yavaş açılmış içinden bir kaç insan inmişti bende onların ardından asansöre binerek düğmeye basmıştım.

Zamansız Sevgi (Töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin