♠️ 21. Bölüm ♠️

170 10 8
                                    

 Yine bir yeni bölüm ve yine ben! 

 Nasılsınız? 

 Bölümün başından sizi uzun sorularımla sıkmak istemediğim için yine bölüm sonundaki yazıları okumanızı rica etmek durumundayım çünkü cevaplarınız benim için gerçekten çokkkkk önemli. ❤️❤️❤️❤️

 ♠️♠️♠️


 Gerektiğinden daha sessiz olan araba yolculuğumuzu sorumla böldüm. "Ege'yle sevgili olduğumuzu hangi şerefsiz Charles'a söyledi?" Tehditkâr ses tonuyla sorduğum soru âdeta ortaya bomba gibi düşmüş ve gerilmelerini sağlamıştı. Elimdeki Charles'a ait olan silahı tutan elimi sıkılaştırdım. Birazdan çeteden bir üyenin eksileceğinin hepimiz farkındaydık.

 Gözlerimi hepsinin yüzünde gezdirdim. Ateş tek kaşını kaldırmış söylediğim sözlere anlam vermeye çalışıyormuş gibi bakıyordu yüzüme. Oysa takıntılı bir şerefsiz olduğunu göz önünde bulundurursam baş şüpheli oydu gözümde.

 Aslı'nın korktuğu her hâlinden belli oluyordu, Yiğit yeni uyandığı için hiçbir şey anlamamıştı, Gökhan piçimsi sırıtmasıyla telefonuyla ilgileniyordu ve bizi pek de umursuyormuş gibi durmuyordu. Sinan ise endişeli gözlerle kapıya ve camlara bakıyordu, aradığım pisliği bulmuştum.

 Hiçbir şey demeden gözlerimi Sinan'a diktim. Ona baktığımın o da farkındaydı ama farkında değilmiş gibi yapıyordu. Hâlâ gözlerimi ondan çekmediğimi anlayınca sonunu kabullenip itiraf etti.

 "Ben söyledim," bunu demesiyle Ateş ve Gökhan dışındaki herkesin şaşırdığını net bir biçimde görmüştüm de diğer ikisi neden şaşırmamıştı? Açıkçası Sinan'ın o korkmuş bakışlarını gördüğümde ben de pek şaşırmamıştım, abilerimden (!) yediğim kazıktan sonra hiçbir şey beni şaşırtamazdı artık.

 Ne söylerse söylesin onu öldüreceğimi kendime hatırlatarak sordum, "Neden?"

 Sonunu kabullendiği için az öncesine kıyasla daha rahat bir ses tonuyla cevap verdi. "Abilerin istedi."

 Ne? Onlar Ege'yle aramdakileri bilmiyorlardı ki! Böyle düşünmem bile saçmaydı aslında, tabii ki onlara Sinan söylemişti. Sinirle cevap verdim, "Onlar benim abilerim değil!"

 Artık dayanamamış olacak ki o da öfkeyle konuştu, "Lanet olsun ki biliyorum! Ben de biliyorum onların senin abilerin olmadığını ama yapmak zorundayım! Tehdit ettiler beni, sevdiğim kızı öldüreceklerdi!"

 Arabayı süren şoför sesimizden rahatsız olmuş olmalı ki aradaki ses geçirmez şeyi yukarı kaldırdı. Alayla güldüm, "Sen kendi sevdiğin kız için benim sevdiğim adamın ölmesine sebep oldun!" Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım ve bağırmadan ağzımdan firar etmek isteyen sözcüklere izin verdim. "Ben de senin ölmene sebep olacağım."

 Hayır, Sinan'ı öldürmeyecektim. Onun yaptığı gibi ölmesine sebep olacaktım. Aniden rol değiştirerek ağlamaya başladım ve Sinan'a bağırdım. "Yalancı! Sen hani beni seviyordun? Ben Ege'den ayrıldığımda evlenecektik!" Herkesin gözü Sinan'a döndüğünde sırıttım. Bu arabadaki herkes bana karşı oynuyordu. Onlar yanımda değil tam karşımdaydı. Ama bilmiyorlardı, oyun öyle değil böyle oynanırdı.

 Rolü biraz fazla abartmış olabilirdim ama bana inandıklarını biliyordum. Hepsinin değişen bakışlarından belliydi bu. Hiç birimizin beklemediği bir anda Ateş aniden silahının emniyetini açtı ve Sinan'ın kalbinin yakınlarına ateş etti. Her şey saniyeler içinde gerçekleştirdiği için kimse şaşırmaya fırsat bulamamıştı yine. Dudaklarımın kenarını hafifçe kıvırdım.

Kod Adı: Maça KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin