♠️ 24. Bölüm (Final) ♠️

181 8 7
                                    

 Maça Kızı'nın birinci kitap finaline hoş geldiniz.

 Son zamanlarda yaptığım gibi söyleyeceklerimi bölüm sonuna bırakıyorum ve yıldızı parlattıysanız iyi okumalar ❤️❤️❤️

 ♠️♠️♠️

Hâlâ ikna olmadıklarını görünce ekledim. "Kaçırmayın derim." Çapkınlığını daha fazla tutamayan Yiğit, belli etmediğini sanarak bizi dinleyen Rüzgar'a seslendi. "Yengeye göz kulak ol," böyle derken 'kaçmasına izin verme' demek istediğinin farkındaydım elbet.

Onların masadan uzaklaşmasını fırsat bilerek Rüzgar'a döndüm. "Sakın bana engel olmaya çalışma!" diye tehdit edip "enter" tuşuna bastım. Herkes ya telefonunda ya da bilgisayarında olduğu için durum düşündüğümden de çabuk fark edilecekti. Kalabalığın arasından Ateş'i bulmaya çalıştım.

Barmenin orada, elinde viski bardağıyla, kaşlarını çatmış telefonuna bakıyordu. Bunu fırsat bilip ayağa kalktım. Tabii ki her işe burnunu sokmaktan çekinmeyen Rüzgar, bu işe de karışmadan edememişti. "Çekil önümden."

Sabır dilercesine fısıldayarak konuştu. "Bak, ben de senin işlerine karışmaya meraklı değilim ama liderle aramın kötü olmasını istemiyorum." Karın ağrısı ortaya çıkmıştı demek. "Bak, eğer Ateş sana kızarsa ki bunun yaşanacağını sanmıyorum, suçu şu iki ahmağa at," derken başımla Yiğit ve Gökhan'ı gösterdim. "Sonuçta onların sorumluluğundaydım, anladın?"

Sonunda önümden çekilmesiyle hızlı adımlarla bardan çıktım. Bugün yeterince gereksiz insanlarla zamanımı harcamıştım. Tam bardan çıkmış, evime doğru yürümeye başlayacakken ensemde hissettiğim sızıyla karanlığa hapsoldum.

 (23. Bölüm Sonu...)

 ♠️♠️♠️

 Gözlerimi açtığımda bulunduğum odanın karanlığından dolayı bir şey görebildiğim söylenemezdi. Diğer kaçırılma vakalarının aksine bu sefer ne ellerim ne de ayaklarım bağlıydı. Mal mal sandalyede oturmak yerine ayağa kalktım, bulunduğum yerden çıkmam için ilk önce bir şekilde ışığı açmam lazımdı.

 Ben kısık gözlerle etrafımdakileri görmeye çalışırken aniden ışıklar açıldı. Işıklarla eş zamanlı olarak, karşımda olduğunu yeni gördüğüm, büyük televizyon da açılmıştı. Televizyondaki mavi ekranla birkaç saniye bakışmamızın ardından kalktığım sandalyeye oturdum. 

 Beni kaçıranların BSH olma ihtimali ağır basarken içimden bir ses yine de onların olmadığını söylüyordu. Sıkılmış bakışlarla ekranı incelerken odanın kapısının kilitli olduğunun bilincindeydim. Tabii ki olmama ihtimali de vardı ama kilitli olma ihtimaline karşın bu anlamsız çabamla beni izleyenlerin eğlencesi olmak istemiyordum.

 Üşeniyorum demiyor da.

 İç sesime inat ayağa kalkacaktım ki ekrandaki değişiklikle geri yerime sindim. Neyse ki ekranda gördüğüm kişilerin yüzünde maske yoktu da maskeli sapıklarımın olduğunu düşünmeyecektim. Ekrandakilerin kim olduğuna gelirsem, çok sevgili sözde abilerim ve ikizimden başkası değildi gördüğüm.

 Onlardan bıkmış olduğumu gösteren bir nefes verdim. "Ne istiyorsunuz?" Boş konuşmalara girmeyin demenin bir başka hâliydi bu. 

 Adını hatırlamadığım bir sözde abi konuştu ilk. "Sakin ol küçük kardeşim, acele etme bu kadar. Zamanımız bol sonuçta," deyip göz kırptı.

 Tamam, çok bile dayanmıştım. "Abi olsanız bile benim abilerim olmadığınızı hepimiz biliyoruz, kısacası uzatmayın. Bitsin artık bu saçma oyun" Sinir krizi geçirmeme tek bir  sinir bozucu cümle kalmıştı.

Kod Adı: Maça KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin