♠️ 18. Bölüm ♠️

184 14 8
                                    

 Bölümün geç geldiğinin farkındayım bu sebeple hafta bitmeden bir bölüm daha atmaya çalışacağım. Yoğun bir haftaydı, tam yazacağım sırada başka işlerim çıktı derken bölüm baya bir gecikti, tekrardan kusuruma bakmayın ❤️

 Keyifli okumalar...

 18. Bölüm: Eski aşklar ve beklenmeyen itiraflar...

 ♠️♠️♠️

 Ege ile birbirimizden ayrılmayı başarabildiğimizde nefes nefes kalmıştık. Dudaklarının tadını uzun zaman sonra tekrar almıştım. Buna rağmen özlemimi tam olarak giderebilmiş değildim, hiçbir zaman da giderebileceğimi düşünmüyorum.

 Nefesimi düzene soktuğumda koltuğun üzerine attığım telefonumu almak üzere hareketlindim. Belli etmeden gözlerimi Ege'ye çevirdiğimde kaşları çatık bir hâlde telefonuma baktığını gördüm. Böyle bakması normaldi, öpüşmemizi bu pis varlık bölmüştü sonuçta.

 Ağzımdan kaçırdığım cümleyle Ateş'in telefonu kapatmasının eş zamanda olması da ayrı bir muammaydı. Tamam, söylememin gereksiz olduğu bir cümle söylemiş olabilirdim ama onun direkt telefonu kapatması... saçmaydı. İğrenmiş miydi?

 Telefonu koltuktan alıp Ateş'in numarasına tıkladım. Numarasını kaydetmeye gerek duymadığım için numarasını bir şekilde ezberlemiştim. Normalde numarasını kaydederdim zamanım vardı, hatta işsizliğin vücut bulmuş hâliydim ama dört ay sonra onu bir daha görmeyecektim sonuçta. Hayatımda geçici olarak yer edinen birini kaydetmemiştim.

 Üçüncü çalıştan sonra nezaketen telefonu kapatacakken çağrıma cevap verdi. Güçlü reflekslerim sayesinde parmağımı durdurmak yerine telefonu kapattım. Tam telefonu kapatacakken aniden değişen o ekran görüntüsü parmağımın daha hızlı hareket etmesini sağlamıştı.

 Telefon kapandıktan sonra geri onu aramadım, o arayacaktı sonuçta. Bir kaç saniye bile geçmeden telefonumdan yükselmeye başlayan ses  âdeta bu düşüncelerimi kanıtlar nitelikteydi.

 Telefonu yavaşça kulağıma götürdüm. "Efendim Sedef?" Ateş'in sesi neden u kadar yumuşak çıkmışı. "Birkaç dakika önce neden aramıştın beni, bir sorun mu var?"

 "Evet Sedef bir sorun var, merkeze saldırı yapıldı ama ortada bir üye eksik! Ay unutmuşum, senin öpüşmen gereken bazı konular vardı." Ateş'in sesindeki bu ani değişiklik beni ürkütmüştü. Sakinleşmek adına derin bir nefes aldım. Derdi neydi bu adamın?

 Ateş'in dediklerini duymamla Ege'ye el hareketleriyle gitmem gerektiğini söylemeye çalıştım. Aptal değildi, yüz ifademden anlamıştı zaten gitmem gerektiğini. Neyse ki Ege'nin evi merkeze yakındı, hatta fazla yakındı.

 Telefonu kapatmayı unutmuştum, Ateş bu hareketimden söyleyecek bir şeyimin olmadığını çıkarmış olmalı ki devam etti. "Sedef," dedi F harfini uzatarak. "Saldırıya uğradık diyorum, gelmeyecek misin?"

 O bunları derken ben çoktan evden çıkmıştım. Arabayla değil de yürüyerek gidecektim, iki dakikamı almazdı zaten oraya varmak. Ateş'i daha fazla sinirlendirmemek için ona cevap verdim.

 "Hâlâ halledemediniz mi o işi? Ne oldu eleman eksiği mi var?"

 "SEDEF! Savaştaki çetelerden biri değil bu çete, öpüşmek gibi önemli işlerin yoksa gel artık!" Tamam, söylediklerim onu daha da sinirlendirmişti.

 Telefonu kapatmadan cebime tıkıştırdım ve ne hızlı ne de yavaş adımlarla yürümeye devam ettim. Şanslıydım ki etrafta kimse yoktu. Ege'yle öpüştüğüm sırada üstüm başım baya bi' dağılmıştı. 

Kod Adı: Maça KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin