14.BÖLÜM

37 10 1
                                    

" Ne yapıyorsunuz lan siz!" diye bağırdı Alparslan, " Abi..." diye mırıldandı Asena,

" Kaynanam." dedim ve göz devirdim, " Bana bakın lan, kararımdan dönmeme bir tırnak kadar kaldı. Bora mezun olup da seninle evlenene kadar yakın temas yok!" diye bağırdı Alparslan,

" Aşkım!" diye bağırarak geldi Zeynep, " Aşkım mı?" dedim kaşları çatılmış bir şekilde, Zeynep hemen Alparslan'ın eline yapıştı. Alparslan yutkunmaya çalıştığında pekte başarılı olamadı,

" Siz sevgili misiniz?" dedim, " E-vet." dedi Alparslan kekeleyerek, komutanım olması bacım ile çıkacağı anlamına gelmiyordu. " Alparslan, 3 saniyen var. Kaç." dedim dişlerimi sıkarak, 

Daha bir demeden Alparslan koşmaya başladı, " Gel lan buraya!" diye bağırıp peşinden koşmaya başlayacaktım ki Zeynep koluma yapıştı. " Abiciğim, Alparslan bana evlenme teklif etti. Ne olur canını yakma." dedi Zeynep, " NE YAPTI NE YAPTI!" diye bağırdım, 

" Evlenme t..." 

" Lan mal değilim anlıyorum! Şaşkınlıktan!" diye bağırdım ve bacımın eline yapıştım ve yüzüğüne baktım. Kafam kadar taş vardı yüzükte, " Zeynep, daha yirmi bir yaşındasın ne evliliği!" diye bağırdım, gözlerini kaçırdı. " Bana bak, benden önce evlenemezsiniz! O it benden önce evlenemez!" diye bağırdım, bu dediğimi duymuş olacak ki hızla dibimizde bitti 

" Asker! Rütbedeyiz!" diye bağırdı Alparslan, duruşumu dikleştirdim ve mırıldandım.

" İlk operasyonda o rütbeyi almazsam adam değilim." diye, 

                                                                                                 *

Okula geri döndüğümde bizimkiler yatakhanedeydi, her biri ayrı telden çalıyordu. 

Efe telefondaki biri ile kavga ediyordu büyük ihtimal, 

" Kızım sen Fenerbahçe misin ben niye seni her halinle seveyim!" diye bağırdı, bu kavga bir kaç saniye daha sürünce hızla telefonu kapatıp yatağa fırlattı. " Ne oldu lan?" dedim,

" Komutanım tutturmuş Galatasaraylı olacaksın diye, o yüzden." dedi, sırıttım. " Galatasaraylı olursan ben terk ederim seni Efe. Ona göre ayağını denk al." dedim ve ranzaya çıktım.

" Eşek sıçsın çenenize uyuyun lan!" diye bağırdı Mert en sonunda, herkes sustuğunda konuştum.

" Ulan ben bunlara böyle sözümü geçiremiyorum." dedim, " Komutanım, sabah görev var haberiniz olsun." dedi Mert, örtüyü üstüme çektim ve onaylar bir biçimde mırıldandım. 

Gözlerimi kapattığımda yorgunluk ile hemen dalmıştım,

"Bora..." dedi babam, " Baba!" diye bağırdım hızlıca, sesin nereden geldiğini bilmiyordum. Ama tam önüme baktığımda kanlar içinde yerde yatan babamı gördüm. " Babam!" diye bağırıp hızla yanına koştum. Üstümde pijamalarım vardı, utanmıştım. Babamın karşısına pijama ile hasta olmadığım zamanlarda çıkmazdım. 

Kurşun yaraları vardı bedeninde, sayısızdı. Saymaya çalışsam ciğerim yanacaktı, " Baba?" dedim, " Oğlum..." dedi tekrar, inliyordu. Bir yaranın üstüne elimi koyduğumda iyileşmişti...

Ne oluyordu lan? Bir tanesinde daha denediğimde tekrar aynı şey olmuştu. Tek tek yaralarına aynı şeyi yaptığımda en sonunda doğruldu babam. Hızla bende kalktım ayağa, elini omzuma attı ve sarıldı bana. " Aslanım benim..." dedi, kollarımı sessizce bedenine doladım. Babamla çok konuşmazdık zaten.

Ayrıldığımızda bir kaç saniye bal rengi gözlerine baktım, babama benzetirdi annem beni. Aynısısın derdi, belki de bu yüzden her gece bana sarılıp ağlardı. 

ASENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin