(Asena'nın Anlatımı)
Yusuf amcanın serumunu değiştirirken adama acıyan gözler ile baktım, kim bilir ne kadar acı çekmişti? " Çok acıdı mı Yusuf amca?" dedim ve serumu koluna taktım, tabi ki mantıken cevap gelmedi ama ben yine de konuşmaya devam ettim.
" Biliyorsun musun, biz Bora ile sevgili olduk." dedim ve derin bir nefes aldım, " Uyansan mı artık Yusuf amca? Çok özledik seni." dedim, elini kavradığımda gözlerim tekrar doldu.
" Bak şimdi, seninle bir oyun oynayalım. Beni duyuyorsan elimi sık tamam mı?" dedim, biraz beklediğimde parmaklarının kıpırdadığını fark ettim. " Yusuf amca! Gerçekten beni duyuyorsun sen!" diye bağırdım coşku ile, içeri hızla Yekta daldı. " Bir şey mi oldu?" dediğinde sırıttım,
" Hasta tepki veriyor, durumunda iyileşme var." dediğimde otuz iki diş sırıttı. " Maşallah, bu arada Bora abiye bir şey söyle. Kalkmaya çalışıyor, engel olayım dedim kafa attı şuna bak." dedi ve kızarmış elmacık kemiğini gösterdi.
" Delidir, ne yapsa yeridir Yekta. Kusura bakma, ben ilgileniyorum." dedim ve Yusuf amcanın eline bir öpücük kondurup koşarak Bora'nın odasına gittim. İçeri girdiğim anda Aliş, Selim, Yıldırım ve Efe'nin Bora'yı ayağa kaldırdığını gördüm.
" Ne yapıyorsunuz!" diye bağırdım, " Bacım bu adam iyi, boşuna tutuyorsunuz burada." dedi Selim,
" Çok biliyorsun." dedim ve Bora'ya baktım "Bora! Çabuk yat dikişlerine bir şey olacak." dedim,
" Bir şey olmaz yenge hanım, bu neler atlattı. İşke..." Aliş tam cümleyi tamamlayacakken Bora'nın öksürük krizi tuttu. " İşkence mi dedin sen?" dedim Aliş'e dönüp. " Yok yenge hanım, çaylak saçmalıyor." dedi Yıldırım, o anda Efe'nin telefonu çalmaya başladı.
" 100 yıl önce doğdu şanlı efsane
100 yaşında mutlu ol FenerBahçe!"
" Çok pardon, sevgilim arıyor." dedi ve telefonu açtı, " Efendim balım, forma... Kız o senin miydi? Ne bileyim gülüm ben biri benimle dalga geçiyordur diye yaktım... Ne! Kızım bir formaya o kadar verilir mi?! Gülüm komutan çağırıyor ben sana alırım." dedi ve telefonu kapatınca konuştu.
" Ölsem yine Galatasaray'ın formasını almam." dediğinde hepsi güldü, ben dışında.
" Ya bırakın şu adamı! Dinlenmesi lazım!" diye bağırdım, " Güzel gözlüm, ben iyiyim." dedi Bora,
" İyi falan değilsin paşam! Ben ne dersem o!" diye bağırdım hışımla, Aliş korkudan Bora'nın kolunu bıraktığında Bora kaşlarını çattı. " BIRAKIN ULAN ŞU ADAMI!" diye bağırdığım anda hepsi aynı anda bıraktıklarında Bora düşecek gibi oldu. Hızla ileri atıldım ve beline sarıldım,
" Yenge hanım, bu yaptığınız fizik kurallarına karşı. Komutanım 2.10, siz 1.60." dedi Efe,
" Bana kısa mı diyorsun sen?" dedim, " Yok yenge hanım, tövbe. Komutanım çok uzun." dediğinde sırıttım. " Ulan şu hanımcılığı sevgiline gösterseydin şuan çocuğunuz vardı." dedi Bora, belini yavaşça bırakıp kolunun altına girdim ve önce yatağa oturtturup sonra yatırdım.
" Komutanım, yenge hanımın kıymetini bilin." diye mırıldandı Selim, telefon tekrar çaldığında bu sefer durum ciddiydi sanırım. " Efendim komutanım, birazdan yola çıkacağız komutanım. Bora komutanıma uğradık komutanım." dedi Aliş,
" Ne oldu lan?" dedi Bora, " Mert komutanımın kız kardeşi vefat etti de, cenazesine Rize'ye gidiyoruz komutanım." dedi Aliş, Bora'nın kaşları çatıldı.
" Ne oldu da?" dedi Bora, " Hakkari'ye giderken saldırı olmuş komutanım. Kendal denilen adam öldürmüş." dedi Aliş, " Oğlum, bu kadar detay verme." dedi Selim, gözleri ile beni işaret ettiğinde ayaklandım. " Ben çıkayım, bakın son defa söylüyorum. Bu adam ben çıkabilir diyene kadar burada kalacak. Bir daha böyle bir şey olursa çirkef yönümü göstermiş olurum, görüşürüz." dedim ve odadan çıktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASENA
HumorAskeri lise de deprem nedeniyle askeri lise öğrencileri normal lisede eğitim görmeye başlarlar ve Yüzbaşı Bora Sipahi unutmak zorunda kaldığı geçmişiyle yüzleşir.