Yakut ⋆
Kucağımda uyuyan güzel kadına baktım, nöbetin 3. Halini geçirmişdi. Saçlarını okşuyor, onu uyutmaya çalışıyordum. Ne yaşadığını çok merak ettiğim tek kişi sensin Shoto, tabirlerin hiç normal değil ama sende anormal değilsin.
Sende olan etkimi halledeceğim ve öyle araştırmalarıma devam edeceğim. Gözlem yeteneğimi kullanmazdım ama o gün belliydi sende bir şey olduğunu. Normal kız gibi gözüküyordun ama için?
Senin içini o kadar mı önemsemediler Shoto?Yavaşça kalktım. Çok hafiftin. Kollarımın arasında bir küçük kız çocuğu taşıdığımı hissettim. Küçük ama o kadar hayran kaldığım evin üst katına adımladım. Diyorum ya,
Zengindim ama bu lanet hayat beni beyaza döndürdü. Çareyi parayla değil kendimde aradım. Paramla bağışlar, daha da yeni gelecekler serdim. Ama, öyle sanıyordum.
Çünkü kollarımda taşıdığım kadına hiçbir faydam dokunmamış.
Annem, annem bana öğretti böyle olmayı. Kendisi öyle değildi, o parayı seviyordu. İlk başta babamı kullanıyor sanıyordum ama o öylemiş bunu babam öldükten sonra çok iyi anladım.
Annem parayı değil, onu bizlere kullanmayı seviyor ve hayatına imza atan adamı çok sevdiğini, öldüğü günü delirdiğini çok hatırlıyordum.İnsanların mutlu olma hakkı yok muydu? Yoktu sanırım. Yukarı hafif Aralık olan kapıyı itikledim , çilek vanilya kokusu burnumu huzurlaştırırken, bedeni yatağa uzandırdım. Bu kadının, çileğe ama daha çok vanilya hassasiyeti vardı.
Bu kokudan kurtulmalıydı.Geri odadan çıktım. Sonuçta bir şey ifade etmiyordum. Onun tek özel yeri odasıydı. Mutfağa doğru adımladım, kirlenen yerleri temizleyip doğranmış çiçeklere baktım. İçemediği milkshake mi yapıyordu? Aklıma gelenle çilekleri çöpe attım. Sana kim olduğunu göstereceğim unutulmuş kadın,
¸¸♬·¯·♩¸¸♪·¯·♫¸¸
.
..
...
..
.Yukarıdan ses geldiğini işittiğimde oturuş şeklimi hafifçe düzelttim. Sızlanarak aşağı iniyordu. Çift renkli gözleri beni bulduğunda olduğu yerde durdu.
"S-sen yine beni kurtardın! Neden buraya gelmiştin ki.."
"İyi misin?"
"İyiyim.."
Dedi ama gözlerini kaçırmıştı.
Sana kimse mi nasıl olduğunu söylemedi Shoto?
Shoto, aklımı çeliyorsun...Çift renkli gözlerini görmek için ısrarla ona bakıyordum. Kendinden emin şekilde ilerledi ve masadaki milkshakelere baktı. Tek fark çilekli olmamalarıydı. Karameldi.
"Sen mi yaptın?"
"Ben yaptım, beğenmedin mi?"
"Ahaha. O manada sormamıştım."
Elimle koltuğa patpat yaptım. İçmesini çok istiyordum. Onu çilek ve vanilya dışında bir tatlarında olduğunu göstermek istiyordum. Tereddüt etsede yanıma gelip oturdu. Masaya uzanıp ona milkshake'(i) uzattım. İnce uzun parmakları bardağı kavrayıp pipeti dolgun dudaklarına doğru götürdü ve yudumladı.
Gözlerindeki parıltıyı gördüğümde histerik bir his oluşmuştu içimde, dudaklarından ayırıp bana baktı.
"Bu çok güzel!"
"Tabiki ben yaptım,"
"Bencil herif."
Sırıttım. Masadaki içeceği alıp bende ona eşlik ettim.
Sessiz biriydi, konuşmaktansa o içinde dalıp gittiğim gözleri konuşuyordu. Kendisini tanımıyordu ama bahse girerim, kendini güçsüz sanıyordu.
Up uzun kırpikleri saçlarıyla yarışıyordu. Bilmiyorum ama onu izlemek, sessiz bir odayla aynıydı tek fark, sessiz oda sessizliği ile o en doğal güzelliği ile doğaldı."Beni neden izliyorsun?"
"Sessizliğine sanat katmak istedim."
"Sanat?"
"Sanat sessizlik, manzaranın güzelliği sen, bende ressam."
Durdu ve bana doğru döndü. Bende ne dediğimi fark etmemiştim ama farklı edayla olaya girmişdim.
"Her neyse..."
"Hiç annenin günlüğünü okudun mu?"
"Annemin günlüğü olmazdı ki."
"Hm benim vardı,"
"Bahsetsene, annelik ne demekti?"
Gülümsemedim, içimde burkulma hissettim. Ama onu kırmak istemedim.
" Sayfa 23. Tarih, Ocak 11 2020. Ad: Babamın göz yaşları..."
Durgun gözleri merakla doldu.
"Bugün buluşacak, oğlum için yeni kararlar verecektik. Biliyorsun, sen oğlun için her şeyi yapmak istiyordun. Bende sana yardım etmek istiyordum.
Para artık önemli değil, artık değildi.
Güneşli günler açsın senin göz yaşlarını, ağlama sevgilim, eşim, babam...
Bembeyaz ışıklar göreceksin, korkacaksın belki. Korkma ben buradayım. Kalbindeyim. Beni unutma sakın tamam mı? Oğlun burada, ben burada değilim..."Yutkundu, konuşmak istedi ama buna kendiside müsade etmedi. Derin nefes alıp elini tuttum. Garip şekilde baktı ama geri çekmedi.
"Annemin günlüğü, anneliği öğretemez ki sana, yarım."
"Ya..merak ettim yinede.."
Gülümsedim. Yerimden kalktım. Arkamdan kalkıp,
"N-nereye?"
"Gidiyorum, sende kendine iyi bak."
...
Askılığa ilerledim. Ceketimi alıp evden çıktım. Rüzgarlı hava saçlarımın arasından geçip terk ederken, sıcak göğsüm sıkıca sarıldı kalbime. Babamın vefat ettiği günü söylemiştim.
Seni babanda mı sevmedi Shoto? Ağlayamadın ama sustun.
![](https://img.wattpad.com/cover/318750366-288-k919151.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗙𝗼𝗿𝗴𝗼𝘁𝘁𝗲𝗻 𝗗𝗶𝗮𝗿𝘆 // 忘れられた日記
Paranormal𝓜𝓮𝓵𝓸ş.. Ben bir siyahtım. Sigaramı içer küllerini üfler, yok ederdim. Kırardım ama toplamasını planlardım. Ben, ben iyiyim. Herşey bir kadehti ve sadece onu içmek gerekirdi. Ama neden, neden siyahima beyazını damlatıyorsun? Neden bunu yapıyors...