Bölüm 2

258 20 39
                                    

Aralık 1981

Snape evi karanlık yüzünü saklamaktan çekinmeyen bir yapıya sahipti. İki yatak odası, evin sahibinin kitaplarıyla kuşatılmış bir oturma alanı, küçük eve nazaran sevimli duran bir mutfak...

Genç kadının geldiği, büyüdüğü evden oldukça farklıydı. Kaldığı otel odaları bile bundan büyüktü. Yine de kendini uzun zamandır hissettiği yalnızlıktan uzaklaşmış hissediyordu. Kendi ideallerinden, gelecek hayallerinden vazgeçmişti. Yıkık dökük bu ev sadece somut kanıtıydı.

Çalıların uzadığı, yaprakların toprağı örttüğü bahçeye gökyüzü kadar koyu görünen kahvelerini çevirmiş sessizce zamanın akıp gitmesini bekliyordu.

Arkasında dikildiğini bildiği adamın boğazını temizleyerek onu uyarmasına kadar hareket etmedi. Kocası... Birbirlerini ne kadar da iyi tanıyorlardı(!)

Evlerine gelip gittiği doğruydu ama onunla hiç karşı karşıya gelmemişti. Hatırladığı tek şey cılız bir vücut, sevimsiz bir surat, bakımsız saçlar, kemerli kitaplardan hiç çıkarmadığı bir burun. Evlendiği adama hem benziyor hem de uzaktı. Yıllar ona yaramıştı anlaşılan.

''Büyünün tamamlanması için...'' Adamın yarım bıraktığı cümleye göz devirerek sırtını pencereye yasladı. ''Biliyorum. Yirmi bir yıllık yaşantımda yeterince safkan düğünü gördüm.''

Adamın sertleşen duruşu, önemli bir detayı hatırlamış gibi yavaşça kapanıp açılan bakışları kadına loş ışık altında hiçbir şey anlatmıyordu. Adamınsa iç sesi:

''Onun bizden bir yaş büyük olduğunu nasıl unuttuk? Hangi ay doğumluydu?''

''Lucius'un büyük kadim partileri hep ekimle kasım arasında olur.''

''1959 Ekim? Kasım?''

''Büyük ihtimalle.'' Kendi içindeki münakaşa sonucu genel bir sonuca varmıştı. Ellerini arkasında, bel hizasında birleştirerek duruşunu yapabilirmiş gibi daha da dikleştirdi. ''Dumbledore'un verdiği talimatlar doğrultusunda aceleniz olduğunu anlıyorum Bayan Malfoy.''

''Sizin benden daha çok aceleniz var gibi Bay Snape!'' dedi tek kaşını kaldırarak.

Adam ona özgü olan bu hareketin gözüne sokulmasına sinirlense de duruşundan ödün vermedi. O bir Malfoy'du, elbette ikinci kez mahkemeye çağrıldığını biliyordu. Bakanlığın ikinci kolu Malfoy malikanesinin koridorlarıydı. Yine de son olanlar için onun gibi bir melezden yardım istemişlerdi. Alayla dudakları kıvrılırken sağ eli merdiveni gösterdi.

Neler olup biteceği konusunda ikisi de emin değildi. Birbirlerinden beklenti içinde olmaları gerekiyor muydu? Albus'un dediğine göre yaşanan an içinde zamanla oynamasını istemişti. Bakanlığın bunu birkaç gün önce yaşanmış olduğunu düşünmesi gerekiyordu.

O an ürperdi. Elleri savaş sırasında kana bulanmıştı ama hiçbirini tanımıyordu. Lord onu babasının cansız bedeniyle karşı karşıya getirdiğinde midesi alt üst olanda bizzat kendisiydi. Kim olduğunu bilmediği mugglelara işkence edilmesi istenmişti ya da onları zehirleyecek iksirleri yapması ama kadının içinde bulunduğu durum nefret ettiği babasının cesedi karşısında hissettiği duygularla benzerdi.

Sevdiği kadın ölmüştü, hiç tanımadığı bir kadınla evlenmişti, kadın bir katildi, ört bas etmek için evliliği kullanıyorlardı, Albus Dumbledore da işin içindeydi. Nasıl bir oyunun içine sürüklenmişti bir gece de böyle? Şimdi de onunla aynı yatağa girmesi bekleniyordu.

Arkasından gelen yavaş adımlar eski döşemeleri inletirken ana yatak odasının kapısını açtı. Asasının tek bir hareketiyle odadaki mumlar yanarken şöminede çıtırdamaya başladı. Boyun bağını çözüp tekli koltuğa attı.

SAHTE EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin